Ergenken popüler kalabalıkların bir parçası olmayı ister insan. Ama sonra, yetişkinlik döneminde evde oturup, her türlü sosyal ortamdan uzaklaşmayı tercih eder genellikle. Üstelik sosyalleşmek isterlerse her zaman Facebook ve Twitter ellerinin altındadır, öyle değil mi?

Ekranlar aracılığıyla hayatı yaşamak, gerçek hayatta popüler olmaktan daha popüler hale gelmiş durumda ve ‘sosyal kaygı’ sahibi ya da ‘içedönük’ olmak, 20’li yaşlardaki gençlerin gururla ilan ettiği bir şey oldu.

Sadece hoş davranmak...

Sürekli paylaştıkları selfieler bunun aksini kanıtlar nitelikte olsa da iyi haber, gerçekten sosyal bozukluklar ile mücadele edenlere yardımcı olabilecek yeni bir araştırma yapılmış olması. Ve çözüm çok da kolay şekilde sunuluyor: Sadece hoş davranmak.

Bir gülümseme ya da birisi için kapıyı tutmak gibi basit bir jest, düşündüğünüzden çok daha fazlasını sağlayabilir. British Columbia ve Simon Fraser Üniversitelerindeki sosyal psikologlar, sosyal kaygı yaşayan insanların nezaket içeren küçük eylemler gerçekleştirmek için teşvik edildiğinde – oda arkadaşının bulaşıklarını yıkamak ya da iş arkadaşı için kahve hazırlamak gibi - bir ay gibi kısa bir süre sonra, daha az gündelik sosyal anksiyete yaşadıklarını rapor ettiklerinin altını çiziyor.

Sosyalleşmekten kaçmayın!

Deneyde, 115 lisans öğrencisini üç gruba ayrıldı. İlk grup nezaket içeren hareketler sergilerken, ikinci grup sosyal yaşamlarında cesur olmaya yönlendirildi (komşuları ile diyaloğa girmek ya da tanıdıklarını yemeğe çağırmak gibi). Üçüncü gruba ise sadece bir ay süreyle günlük tutmaları salık verildi. Sonuçlar, ay boyunca hoş davranışlara odaklanmış olanların sosyal anksiyetelerinde en önemli düşüşü yaşadığını kanıtladı. Yani sosyal durumların artık kendileri için daha az korkutucu olduğunu kanıtladı ve artık sosyalleşmekten kaçmıyorlardı.