Bu yıl “Nefes” bize bir şeyler anlatıyor. Kontrol edemediğimiz değişimler olurken, en derin korkumuz gün yüzüne çıkıyor. Her şeyi kontrol edemeyeceğimizin idrakine varıyoruz. Nefsimize gözlemci olmaya başlarken, nefes “Ben varım, beni fark et, beni iyi kullan” diyor. Nefesin verdiği mesajlardan ibret alanların yürüttüğü bir kalp devrimi de oluyor, hissediyor musunuz?


Bir yerlerde, insanlık yaratıldığından beri akan göz yaşları akmaya devam ediyor. Büyük bir uğultuyla… Kendine de insanlığa da fayda etmeden bilinçsizce sele kapılmak ne yazık ki çok kolay. Gözyaşlarını akıtmak, sildikten sonra da ayağa kalkmak, zor olsa da kolları sıvamak gerek. Gerekirse acıyı, hüznü tekrar tekrar akıtmak gerek. Gidenleri her gün anmak gerek. Göz yaşını silip devam etmek gerek. Daha çok işimiz var.


Mahrum kalma hissi, ölüm korkusu, yakınlarını kaybetme korkusu günlük hayata yayılıyor. Bir yerlerde de paylaşımlar artıyor, hediyeler sunulmaya başlıyor. Masal anlatıcılar, öğretmenler, barış işçileri, hayvanseverler, doğa koruyucuları, düşkünleri gözetenler hiç olmadığı kadar hızla çoğalıyor, harıl harıl çalışıyorlar, paylaşıyorlar.


Tüm dünyada bir kalp devrimi oluyor!


Bu seferki devrim yumuşak, duyarlı, kollayan türden. Yang ve eril olanın hakimiyetini dengeleyen, Yin bir enerjiyle… Ama sadece yumuşaklıkla da gerçekleştirilmiyor. Herkes göz yaşları nehrinin üzerinden hep birlikte akıyor. Kalp devrimi, sıkı ve disiplinli çalışma gerektiriyor. Tabi ki eskinin ağır, hantal ya da agresif, yayılmacı, yıkıcı, bencil yöntemleriyle değil... Kalp devrimi sadece kendini değil, bütünü de düşünen temiz niyetlerle oluyor.


Devrim bu sefer kalp gücüyle gerçekleşiyor, var mısınız?


“Hangi taraftansınız?” sorusu artık eskiye ait... İki kutup fikrinin geçerliliği kalmadı... Yükselen yeni yaşam potansiyeli merkezde kalbin olduğu, kalbi olan herkesin lider olduğu, kalbini devreye alan herkesin şifacı olduğu, merkezde kalbini gözetenlerin devrimci olduğu türden.


Zaman kalp devrimi zamanı! Katılmak ister misiniz?


Öyleyse, dünyanın geleceği için bir süre daha durmaya, sabretmeye devam. Elbette ki nefes almayı unutmadan. Çünkü kalbimiz, nefes aldığımız müddetçe atıyor.


Nefesimizle ilişkimizi gözden geçirmek için sunulmuş çok özel bir zamandayız. Enerji ne kadar ağır gelse de hep bizimle olan nefesimiz var. Zor olsa da birçok şeyden yoksun kalmış gibi hissetsek de nefes almanın değeri kendini bize hatırlatıyor. Nefes bizi olmamız gereken yere, yaşadığımız ana getiriyor.


“An”da sadece kendimiz yokuz, sadece başkaları da yok. Geçmiş, gelecek yok. Olasılıklar var. Potansiyeller var. Birbirimiz için, gidenlerin yasını tutmak için, bundan sonrasına niyetler koymak için nefesimiz her zaman bizimle…


Dünyanın geleceği için duruyoruz. Dünyaya borcumuzu ödüyoruz.


Her şeyde payımız var. Yapmadıklarımız, el atmadıklarımızdan da sorumluyuz. Neyse ki hala nefes alma lütfu ile ödüllendiriliyoruz. Pek, hala nefes alabilenler olarak bundan sonrası için nasıl bir nefes alanı, yaşam alanı açıyoruz?


Önce kendi bedenimizde nefesle ilişki kurarak, doğal akışını yeniden keşfederek başlayalım. Nasıl başlayacağımızı bilemiyorsak, elimizi kalbimize koyalım. Ona bir soralım. Almaya da vermeye de izin verelim. Dünyada kalmaya izinli olduğumuz süreye kadar... Nefes almanın değerini bilelim ve varoluşa şükranlarımızı, hediyelerimizi, sevgimizi sunalım.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aldığımız her nefesin kıymetini bilmemiz gereken günlerdeyiz... kaleminize sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.