Allah insanları mutlu bir yaşam sürmesi, dünyasal varlıklarla temasa geçerek kendini değiştirmesi, ruhsal gelişim yolunda yürümesi, elde ettiği bilgi, birikim ve deneyimlerle başka insanlara hizmet etmesi görevi ile yaratır. Hiçbir kulunu acılar içinde yaşasın, mutsuz ve kötü bir hayat sürsün diye yaratmaz. Verdiği her şey; acı, keder, sevinç, neşe, mal, mülk bizler için bir nimet, gelişmemiz ve hizmet etmemiz amacıyla verilen bir emanettir.


Aynı zamanda dünya, her birimiz için bir imtihan yeridir. Bu imtihandan ancak kendi yaşamının sorumluluğunu tümüyle üstlenenler başarı ile çıkabilirler. Oysaki başta anne ve babalarımız olmak üzere, çevremiz bize kendi yaşamımızın sorumluluğunu üstlenme hakkını tanımazlar. Kendi korumaları altında, gösterdikleri yolda yürümemizi isterler. Her şeyimizi kendi özlemleri, umutları ve hayallerine göre planlamayı arzu ederler. Kimi gün bizi çocuk, kimi gün kendi başaramadıklarını gerçekleştirecek bir Süpermen, kimi gün geleceklerinin garantisi olarak görürler. En önemlisi de bizi her tehlikeye karşı kendilerinin koruyabilecekleri inancı içinde, neredeyse saçlarını süpürge ederek, ürettikleri kurgularla yaşam yolunda yürütmeye çaba sarf ederler. Bu destek bize de kolay gelir. Hemen sahiplenir, kendi sorumluluğumuzu ve gücümüzü başkalarına teslim etme alışkanlığı ediniriz.


Büyük veya küçük, hangi ölçüde olursa olsun, kendi yaşamınızın sorumluluğunu üstlenmezseniz kendi gücünüzü ortaya koyamaz, başkalarına bağımlı yaşamaktan kurtulamazsınız. Bir gün kendi sorumluluğunuzu üstlenip bağımsızlığınızı kazanmak istediğinizde ise yıllardan beri sizi kendi sözleriyle yönetenler, sizi kullananlar hemen itiraz ederler. En büyük itiraz ise bizzat sizden, kendi egonuzdan gelir. Egonuz değişime karşı direnir. Çünkü egonuz etrafı suçlamaya, kendini kurban görmeye, rahatını, eğlencesini başka insanlardan beklemeye, sizi ve başka insanları kullanmaya alışmıştır.


Kendi sorumluluğunuzu üstlenmek, kendinize olan inancınızı artırır. Yeteneklerinizi geliştirme, yaşama uygulama, içsel değerlerinizi keşfetme ve kendi yeteneklerinizle, kendi değerlerinizle yolunuza devam etmenin onurunu verir. Kendinize olan inancınız sizi gelişme yolunda yüreklendirir. Hayallerinizi genişletir. Yaratıcılığınızı ortaya çıkarır. Bir gün kendinize bakar ve şaşırırsınız. “Bu güzel şeyleri düşünen, yapan, başarının sevincini yaşayan ben miyim?” diye.


Güçlü ve özgür yaşayabilmek için kendi sorumluluğunuzu üstleniniz, kendi duygularınızı yaşayınız. Duygularınızdan korkmayınız, utanmayınız. Onlar sizindir; sizin bir parçanızdır. Olumlu, olumsuz diye yargılamadan tüm duygularınızdan yararlanınız. Eğer en olumsuz görülen korku duygusunu içimizde taşımasaydık, yaşamımızı ne kadar tedbirsiz ve riskli sürdürürdük. Duygularınızı sahipleniniz, onları doyasıya yaşayınız, onların esiri olmadan güvenli ve yapıcı bir biçimde dışa vurunuz.


Dilediğiniz kadar gülünüz, isterseniz doyasıya ağlayınız. Kendi sorumluluğunuzu üstlenmenin verdiği güç, güven ve inanç ile duygularınızın zenginliği içinde, bağımsız ve mutlu yaşayınız.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.