Ettiğim, edebildiğim bu sözlerle mucize olduğum doğruydu da, acaba bu adam niye beni sıradanlaştırmıştı?


Hayatıma giren, hatta karşılaştığım insanların bile, bana benimle ilgili bir şeyler gösterdiğine artık eminim. Bundan emin olmasam, adama sinir olur, onun sözlerini defalarca aklımdan geçirir durur, hırslanırdım. Ertan’ı arar derdim ki:

“Salak bana ne dedi biliyor musun?”


Erhan’ın kendini önemserken beni bir yandan diğer kadınlarla kıyaslayan, bir yandan sıradan sayan sözleriyle, benim –tam da bugünlerde– kendimle ilgili aklımdan geçenler arasında bir bağ var. Ben de kendimi diğer kadınlarla kıyaslamıyor muyum? Ben de kendimi sıradan bulmuyor muyum? Adama kızamam, bana kendimle ilgili düşündüklerimi söylüyor. Ayrıca, karşımda kendini cilalarken, bana –kendimi unutup– karşıma çıkan erkekleri nasıl da cilaladığımı hatırlatıyor.


Ben kendimi nasıl görüyorsam, başkaları da beni öyle görüyor. Ben kendimle ilgili ne hissediyorsam, başkaları da benimle ilgili aynı şeyi hissediyor. Ben kendimi nasıl tanımlıyorsam, başkaları da beni öyle tanımlıyor.


Uzun süre sevilmeye layık olduğuma inanmadım, kendimi sevmedim. Kimse de beni sevmedi. Günde üç posta kendimi sevme egzersizlerine başladıktan sonra beni iki erkek sevdi. Bana en azından iyi duygular besleyen bir-iki kadın arkadaş edindim.


Kendimi beceriksiz gördüğüm dönemde –yani, kahve karışımlarımı hazırlayana kadar– müdürlerim, iş arkadaşlarım, annem beni eleştirdi. Kimse yaptığım en iyi işleri bile takdir etmedi.


Şu günlerde de kendimi güzel bulmuyorum, beğenmiyorum. Kendini güzel bulmamak, beğenmemek, kendini olduğun gibi kabul etmemek demek. Ben kendimi olduğum gibi kabul etmezsem, kim beni olduğum gibi kabul eder ki?


Eve dönerken hızla aklımdan bunlar geçiyor.


Erhan’ın sözlerimden etkilendiğini gördüm. “Kahve siparişlerini hazırlayacağım” diyerek ayrıldım yanından, tek kelime bile etmesini beklemedim.


Kendimi olduğum gibi nasıl kabul edeceğim? Aynaya baktığımda görmek istediğim kadın ile gördüğüm kadın arasında fark var. Görmek istediğime doğru evrilmem vakit alacak. Biraz üzerine düşünmem lazım, ama şimdi bu düşünceler içinde kaybolmak istemiyorum. Önce, fikir olarak kabul ediyorum: Kendimi olduğum gibi kabul etmeye niyetliyim. “Nasıl?”ına sonra bakarım.


Kahveleri hazırlarken aklıma Sedat’ın arkadaşının kafesine gittiğim günler geldi. Haftada üç gün, tarçınlı zencefilli kahvelerimi orada hazırlayıp gelenlere anlatırken, ikram ederken nasıl mutlu hissettiğimi hatırladım. Kahveci’ye artık gidemem. Ama başka bir kafe bulabilirim. Eve yakın, haftada üç veya dört gün, birkaç saatliğine gideceğim, kendi kahvelerimi hazırlayıp anlatacağım bir yer.


Bir kere annem konuşurken ne anlattığımı sormuştu. “Nasıl hazırladığımı anlatıyorum?” deyince gülmüştü.

“Eh, tarifini veriyorsun, alır evde kendi yapar, niye sana gelsin ki? Niye kafede içsin ki?”

Ben de anneme gülerek cevap vermiştim. Demiştim ki:

“Annecim, sana iki cevabım var. Bir, insanlar kafelere kahve içmek için gitmiyor ki... ‘Gönül muhabbet ister, kahve bahane’ sözü boşuna değil. Dünyanın en güzel kahvesini paketleyip bedava versen, götürüp evinde bir pişirir, iki pişirir. Yine gelir, o kahveyi hazırlayanın elinden içer. Muhabbete gelir, başkalarıyla bir arada olmaya gelir. Gülen yüz görmeye gelir. İki, tarçınlı zencefilli kahve deyip geçme. Ben herkesin zevkine göre ayrı hazırlıyorum. Kimi Türk kahvesini tercih ediyor, kimi hazır kahveyi, kimi makine kahvesini. Bazısına tarçını bol koyuyorum, bazısına toz zencefili kaşığın ucuyla katıyorum. Bu karışımları damak zevkine göre hazırlamak, sandığın kadar kolay değil. İsteyen evinde de hazırlasın, ne sakıncası var? Ama ben kafeye geleceklerine eminim.”


Anneme o gün kızmamıştım. Hatta ona kızmamama şaşırmıştım. Bugün normal geliyor. Annemin sözlerinin bende bir karşılığı yoktu. O düşünceler ona aitti ve ben kendime, yaptığıma inanıyordum. Yeni bir başlangıçtı, heyecanlıydım.


Aynı heyecanı yine duyuyorum. Başka bir kafe bulacağım ve iş hayatımı yeniden şekillendireceğim.


El âlemin hayatını kıskanmayı bırakıp dikkatimi kendime verince çiçek açıyorum.

Ne güzel.


44. bölüm 28 Ağustos 2018 Salı hthayat.haberturk.com’da...


Diğer bölümler


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.