29 Haziran – 9.35

Şu an yanımdaki masada bir adam oturuyor. Benim geldiğimin farkında değil. Kollarını demire, çenesi kollarına yaslamış balıklara bakıyor. Cuma sabahı bu saatte dere kenarında bir otelde ne işi var? İşi gücü yok mu? Saçmalıyorum. Ya benim ne işim var?


Yakışıklı bir adam ama sönmüş balona benziyor. Terk edilmiş, ağır bir kayıp yaşamış, bahiste bütün parasını kaybetmiş gibi bir hali var, sanki yer çekimine yenik düşmüş gibi.


9.41

Beni fark etti ama ben onun bana baktığını fark etmemişim gibi karşıya bakıyorum. Benimle konuşmak için bir fırsat arıyor.


14.30

Beni bir şeyler içmeye davet etti. “Belki daha sonra” dedim, diyebildim. Bunun için kendimi takdir ediyorum. Garip bir adam. Süklüm püklüm dururken bir anda içinden Don Juan çıkıveriyor. Hoş adam ama onu aşağı çeken bir sıkıntısı var, nedir merak ediyorum.


30 Haziran, 2.22

Kafamda Atila’yı bitirdiğim için şu an kendimi suçlu hissetmiyorum. Ama kendime soruyorum. Biraz kendimi dinlemek için geldiğim yerde, sabah tanıdığım adamın odasında ne işim var? Değişiyorum, farkındayım. Evlilik takıntım, Atila deneyiminden sonra epeyce hafifledi. Peki bundan sonra, böyle hoş bulduğum erkeklerle hemen tensel yakınlaşma içine mi gireceğim? Şu sümsük mü Tarzan mı belli olmayan adamla yakınlaştığım gibi! Herkese benziyor ama sanki dünyada bir eşi daha yokmuş gibi davranıyor. Üzerindeki gömleğin kumaşı çok nadirmiş... Sadece beş çift üretilen ayakkabılarına Milano’da ilk görüşte vurulmuş... Ofisinde maket uçak, tekne ve motosiklet koleksiyonu varmış, yurtdışı seyahatlerinden toplamış getirmiş... Rafine tatları severmiş, bir tür gurmeymiş. En iyi restoranların hepsinde oturmuş yemiş... Beraber olduğu kadınları uçururmuş... Diğerlerinin hepsi doğru olabilir, ama bu son söylediği külliyen yalan!


Gecenin bu vakti yazarken bile beni sinirlendiriyor. O halde beni sinirlendiren ve şu anda gergedan heybetiyle horlayan adamın iki metre ötesinde ne yapıyorum?


Bizi bir araya getiren koşulların tesadüf olduğunu zannetmiyorum. Muhtemelen ikimiz de düşük bir ruh halindeyiz. O da benim gibi hayal kırıklığı içinde ve yalnız. Benim gibi kaybetmiş hissediyor. Benim gibi başka alternatiflerinin olduğunu görmeye, bu alternatifleri denemeye ve beğenildiğini duymaya, bilmeye ihtiyacı var. Benim gibi kendini kendine ispatlamaya çalışıyor.


Birazdan kendi odama geçeceğim ve sabah erkenden buradan gideceğim. Atila’ya onunla ilişkimi sürdüremeyeceğimi söyleyeceğim. Çabam, ruh halimi yukarı çekmek olacak ki güzel tesadüfler beni bulsun. Şunun gibiler değil!


Bahadır kendisiyle ilgili bölümü okumayı bitirdiğinde elleri titriyordu. Yatağının başucundaki suyu almak için kalkmaya yeltendi ama dizlerinde güç bulamadı. Kalp atışlarını duyuyordu. Gazetelerde gözü bantlı fotoğrafıyla karşılaştığı andaki gibi hissediyordu.


Oturduğu yerde katıla katıla ağlamaya başladı. Biraz sakinleşir gibi olunca kalkıp yüzünü yıkadı. Defteri imha etmek üzere çantasının ön gözüne yerleştirdi. Sonra güneş gözlüklerini takıp, hiç başını kaldırmadan hızlıca arabasına yürümeye başladı.


20. bölüm 6 Temmuz 2018 Cuma hthayat.haberturk.com’da...


Diğer bölümler


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Gergedan horrultulu adamla ne isin var-:)
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.