Hayatımızda, endişe duygularımızı istemeden harekete geçiren hamilelik gibi başka bir dönem yoktur. Bu peyniri yiyebilir miyim? Çayım çok mu demli? Cep telefonu kullanmak zorunda mıyım? Evet, hamilelik gerçekten de gergin olduğunuz zamanlar yaratabilir. Özellikle yayın organları, son “yardımsever” araştırmaların şaşırtıcı sonuçlarını sık sık karşımıza çıkarırken güvenden çok herkese korku yükler. Hamilelereyse iki kat…

Elbette, bu keyifli ama merak dolu dönemde açıkça sakınmamız gereken şeyler de var. Öyleyse nasıl oluyor da büyük korkulara kapılıyoruz? Önerilerimizi okuyun ve durduk yere endişeye kapılmayın. Unutmayın! Doktorunuz size yardım etmek için var. Onunla iletişimde kalın ve aklınıza takılanları içiniz rahatlayana kadar sorun. Merak etmeyin, onlar sizin gibi yeni annelere çok alışkın.

İşte en sık duyulan hamilelik hurafeleri ve uzmanlarımızın hamile sağlığıyla ilgili öğütleri...

“Elektrikli aletler düşük riskini artırır”

Amerika’da hamile olan 1000 kadın üzerinde yapılan bilimsel bir çalışmaya göre 159 hamile bebeğini düşürmüş. Bunlardan 20’si her gün saç kurutucu ve benzeri ev içi elektrikli aletlere maruz kalmış.

Uzman görüşü:

Burada genel durumu iyi tahlil etmek gerekir. Çoğu hamile birtakım elektrikli aletler kullanır. Eğer bunu düşükle ilişkilendirirsek, bu tür haberleri daha da fazla duyacağız.

“Hamilelikte saç boyatmak düşüğe neden olur”

Bu düşünce, giysi mağazasında çalışanlarla kuaförler arasındaki hamilelik problemlerini karşılaştıran bir çalışmayı harekete geçirmiş ve çalışma, kuaför işlemlerinin düşük riskini yükselttiği sonucunu ortaya çıkarmış.

Uzman görüşü:

Saç boyamanın doğmamış bebeğinize etki ettiğini gösteren gerçek bir kanıt yok ama tamamen emniyette olduğunu gösteren bir kanıt da bulunmuyor. Eğer saçlarınızı boyattıktan sonra hamile olduğunuzu öğrendiyseniz merak etmeyin. Vücudunuzun emeceği kimyasal miktarı çok azdır. Fakat hamileliğinizin ilk ayları boyunca kimyasallarla kontağınızı en aza indirgemek çok iyi bir fikir olsa gerek. Bu nedenle ilk 12 hafta boyadan kaçının, sonraki aylarda ise doğal, bitkisel boyalarla ilgili kuaförünüzle konuşun.

Dikkat ederseniz ünlü anneler hamile kalmadan önce saçlarını kendi doğal renklerine boyatır. Bu da çok iyi bir fikir. Dip boya yaptırmak zorunda kalmazsınız.

“Obez anneler kilolu bebek doğurur”

1998 ile 2003 yılı arasında doğan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar yüzde 6 oranında yeni doğanların kilosunun normalden biraz daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalar, obez bebekler bekleyen annelerin arttığı yönünde.

Uzman görüşü:

Araştırmalar, doğum öncesi kliniklerine katılan annelerin % 50’sinin kilolu ya da obez olduğunu gösteriyor. Bu tür klinikler, fetüs için çocuk obezitesini içeren uzun vadeli kanıtlar sunuyor. Hamilelik öncesi ağırlığının önemli bir faktör olduğunu söyleyen uzmanlar; bazı kişilerin sağlıklı beslenmelerine rağmen hamilelikte kilo tuzağına düştüğünü belirtiyor. Fakat obeziteye eğilimliyseniz ve faydasız kalorilerle paketlenmiş diyet yiyecekler dahi yiyor olsanız, iri bir bebeğiniz olma olasılığı artar.

“Yüzme havuzundaki klor düşüğe ve doğum anomalilerine neden olur”

Sıkça yüzen hamilelerin kimyasal kullanılan yüzme havuzunun düşüğe, bebeğin doğum kilosunun azlığına ve doğum anomalilerine neden olduğu endişesi taşıması bilim adamlarını bu konuda araştırmaya yöneltti.

Uzman görüşü:

Bu çalışmalarla ilgili olarak endişe duymuyoruz, diyor uzmanlar. Birçok anne adayının yüzdüğünü ve düşük yaptığını aklınıza getirebilirsiniz. Düşüklerin nedeni bahsedilen bu iki sebebe bağlıdır anlamına gelmez. Yüzme, hamileler için en iyi form tutma yöntemlerinden biri.

“Hamileyken cep telefonu kullanmak, bebeğinizde davranış problemleri riskini artırır”

Anne olmak isteyen ve cep telefonunu sık kullanan kadınların çocukları, okul çağına geldiklerinde davranışsal gelişim problemi gösterir.

Uzman görüşü:

Evet, gün boyunca ya da her gün cep telefonu kullanmaya yönelik yapılan araştırmalara göre bazı kanıtlar var. Cep telefonları beyniniz için hiç de iyi değil. Fakat, karnınızdaki bebeği etkilediğiyle ilgili herhangi bir delil bulunmuyor.

“Ultrasona sık girmek bebeği solak yapıyor”

Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan sonuç; ultrasonların doğmamış bebeklerde beyin değişikliklerine neden olabileceği yönünde. Sağlak olanların solak olabileceği sonucunda da gösterebiliyor. Çoğu çocuk için bu çok zordur ve dünyada sağ elini kullanmaya alışmış çoğu insan için de solak olmak ürkütücü gelir.

Uzman görüşü:

Bu çalışmalar, solak olarak doğan çocukların annesini tarayıcı cihazlardan geçmiş olabileceğini gösteriyor. Solak çocukların çoğunun geçmişte sağ eliyle yapmayı zoraki öğrendiklerini hatırlamaları ise çok kötü bir şey olsa gerek. Bunlar uzun süreli durumlar değildir ve sadece reflekstir. Uzmanlar, gerekli olmadıkça ultrasonik dalgalara maruz kalmamak gerektiğini ancak ultrasonun rahimdeki normal olmayan durumları tespit etmek açısından önemli olduğunu söylüyor. Bebeği komplikasyon riski altında olan ya da prematüre doğum yapma olasılığı bulunan kadınlar için ultrason büyük yardım sağlayabilir ve bebeğin sağlıklı doğması için gerekli.

“Meyankökü yemek prematüre doğuma neden oluyor”

Finlandiya'da yapılan bilimsel bir açıklamaya göre büyük oranda düzenli olarak meyankökü tüketen kadınlar (250 gram ya da bir kerede bir iki paket) 38 haftalıkken erken doğum riski ile karşı karşıya kalıyorlar. Bilim adamları meyankökünün, doğuma neden olan prostaglandin hormon üretimini harekete geçirdiğine inanıyorlar.

Uzman görüşü:

Eğer bu doğru olsaydı, meyankökü atıştıran her hamile 38 haftalıkken doğuma giderdi! Bu doğru değil, ama şuna dikkat edin. Nasılsa yararlı diye her bitki çayını içmeyin. Doktorunuza danışın. Çok evhamlanmadan dikkat etmekte yarar var. Bitki çaylarının bazıları tansiyonu etkileyebiliyor. Rahatlayacağım derken sağlığınızdan olmayın.

“Soya, erkek bebeklerin doğmasını etkiliyor”

Bazı araştırmalar, anneleri kimyasal soya parçaları yiyen erkek farelerin, kadınlık hormonu olan östrojene çevirdiklerini ve üreme problemi geliştiğini söylüyor.

Uzman görüşü:

Hayır etkilemiyor. Çünkü bu çalışma fareleri kapsıyor, insanları değil. Bu nedenle transferi mümkün değil! Hamileyken uterusun östrojen oranı çok fazla. Ne kadar soya yediğinizin hiçbir önemi yoktur, herhangi bir etkisi de olmayacaktır. Dilediğiniz kadar soya yiyebilirsiniz. Oğlunuz ya da kızınız da sevecektir.

“Kafein, düşük riskini artırır”

Binden fazla hamile üzerinde yapılan çalışmalar, günde 200 ya da daha fazla miligram kafein alanların (düzenli olarak iki ya da daha fazla kahve ya da beş kutu kafeinli içecek) düşük riskini iki kat artıyor.

Uzman görüşü:

Kafein, düşük riskinizi artırır. Bir çikolatalı gofret için endişe duymayın fakat kafeinsiz kahve, çay ya da daha zararsız içecekleri tercih edin. Niye risk alasınız ki!

Bu tavsiyeleri dikkate alın!

Dengeli hareket:

Otoriteler hamilelerin sağlıklı, dengeli ve demir açısından zengin, haftada iki porsiyon yağlı balık (içerik zenginliği açısından özellikle ton balığı) yemelerini öneriyor.

Menü dışı: Sakıncalı yiyeceklerden biri pate’ler, küflü peynir çeşitleri (Kamamber peyniri gibi bakteri barındıranlar) karaciğer (yüksek oranda A vitamini içerdiğinden) köpekbalığı, kılıçbalığı, Atlantik kılıçbalığı (hepsi yüksek oranda civa içerir) çiğ ya da özellikle pişmiş yumurtalar, et ve kabuklu deniz hayvanları (gıda zehirlenme riskine karşı sakının); pastörize olmayan sütler (bağırsak enfeksiyonuna yol açar salmonella içerebilir) ve yerfıstığı, eğer bebeğinizin aile geçmişinde havale, astım ya da egzema gibi alerjik reaksiyon öyküsü varsa yenmemesi gereken gıdalardır.

Kesilmeli: Sigara içmekten, sigara içilen ortamlarda bulunmaktan uzak durun. Kafein miktarını günlük 200 miligramla sınırlayın ve alkolü kesin ya da hafta da bir ya da iki kez bir üniteyle (kadehle) sınırlayın.