Hamilelikte oluşan kan uyuşmazlığı tespit edilmediği ve tedavi edilmediği takdirde anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokabiliyor.
Gerekli önlemlerin alınabilmesi için hamile kalmadan önce anne ve babanın kan gruplarının ve olası risklerin belirlenmesi gerekiyor.
ART Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Senai Aksoy hamilelikte kan uyuşmazlığı hakkında bilgi veriyor:
Genetik özelliklere göre belirlenmiş, 100’den fazla kan grubu olduğu biliniyor. Ancak genel olarak tespit edilen, evrensel olarak da kabul görmüş, başlıca kan grupları ABO sistemiyle adlandırılıyor. Her bir kişi asıl olan A, B, AB ve 0 gruplarından birine sahip. Kan grupları, kırmızı kan hücrelerinin üzerinde bulunan antijenlere göre belirleniyor ve buna göre adlandırılıyor. Antijenler ise, savunma sistemini harekete geçiren proteinlerdir. A grubu kana sahip kişilerde sadece A antijenleri, B grubunda sadece B antijenleri, AB grubunda her iki (A ve B) antijen bulunurken "0" grubu ise ne A ne de B antijenine sahip.
Bunların dışında kan gruplarını daha da özelleştiren diğer antijenler de mevcut. Bunlardan en belirleyici olanı Rh faktörü. Kanında Rh antijeni bulunmayanlar Rh negatif (-), Rh antijeni bulunanlar Rh pozitif (+) olarak tanımlanıyor.
İnsanların % 85'inden fazlası Rh pozitifdir. Kan uyuşmazlığı özellikle annenin Rh (-), babanın Rh (+) olduğu durumlarda meydana gelir.
Doğum öncesi önlemler
Anne adayının kan grubunun doğumdan önce bilinmesi bir zorunluluktur. Şayet anne adayı kan grubunu doğru ifade etmeme olası bulunan bir belgeye sahipse yeniden kan grubunun tespiti için test yapılmalı.
Kan grubunun bilinmesi doğacak kan uyuşmazlığı durumlarına karşı önlem almak için oldukça önemli. Bunun örneklerinden biri anne Rh (-), baba Rh (+) olduğunda doğacak bebeğin, Mendel Kanunlarına göre, babanın genetik yapısına bağlı olarak (heterozigot veya homozigot) %50 veya %100 Rh (+) olarak dünyaya geliyor olması.
Babanın, kan grubunu belirleyen genleri nasıl düzenlendiği bilimsel araştırmalarda saptanamadığından, annenin Rh (-), babanın Rh (+) olduğu her durumda genel olarak bilinen, klasik "kan uyuşmazlığı" veya "Rh uyuşmazlığı" olduğu var sayılıyor.
Dünyaya gelen bebek gerçekten Rh (+) ise, kanı çok az miktarlarda bile olsa annenin kanına karışırsa tehlikeli bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü annenin bağışıklık sistemi kendi kırmızı kan hücrelerinden farklı olan, bebeğin kırmızı kan hücrelerine karşı antikor denilen maddeler oluşturuyor.
Klasik kan uyuşmazlığı durumlarında annenin antikorları ikinci gebelikte, bebek dolaşımına çocuk eşinden (plasenta) geçerek kan hücrelerini öldürmeye başlıyor. Ne kadar büyük oranda antikor geçerse, bebeğin anne karnında, kansızlığa bağlı kalp yetmezliği ve buna bağlı ölme riski o kadar artar. Hem anneyi hem de bebeği korumak için en uygun çözüm, annenin bağışıklık sistemi bir kez uyarıldıktan sonra geri dönülmez bir şekilde yabancı kırmızı kan hücrelerine karşı antikor ürettiğinden, bu uyarının hiç oluşmaması sağlamak.
Bu uyarılma işlemi ilk doğumda %1 oranında oluşabiliyor. Ancak her uyarının doğumla gelmesi söz konusu değildir. Bu yolun dışında, kan uyuşmazlığı, yanlış kan nakli, kan ile bulaşmış cerrahi aletler ile girişim veya enjeksiyonlara bağlı olarak meydana gelebiliyor.
Bu nedenle Rh (-) olan her anne adayı, hamilelik sürecinin başında anti-Rh antikorlar açısından araştırılmalıdır (İndirekt Coombs Testi.)
Kan uyuşmazlığının en önemli tedavisi korunma:
- Hamilelik döneminin başında eşlerin kan grupları tespit edilmeli.
- Anne ve baba adaylarında Rh uyuşmazlığı varsa indirekt coombs testi uygun aralıklarla tekrarlanmalı.
- Gerekli görüldüğü takdirde ilk gebelikte 28. haftada erken korunma iğnesi (Rh hiper immün globulin) yapılabilir.
- Bebeğin kan grubu Rh pozitif ise; sonraki bebekleri korumak için antikor üretimini engelleyecek Rh hiperimmunglobin enjeksiyonu 72 saat içinde yapılmalı.
- Annenin duyarlı hale gelmiş olması bebeği riske sokar. Bu nedenle hamileliğin ilerleyen aylarında; kandaki antikor düzeyleri kontrol edilir. Antikor düzeyi yüksekse, özel testlerle bebeğin sağlığı mutlaka bir perinatoloji kliniğinde takip edilmeli ve uygun tedavi yapılmalı.
- 3 aydan büyük düşüklerde immunglobulin uygulaması tam doz yapılmalı. İlk 3 ay içinde 6 - 8 haftadan sonra ceninde kırmızı kan hücreleri oluşmaya başladığından düşük doz hiperimmünglobulin (koruyucu iğne) yapılması uygun olur.
- Tıbbi nedenlerle veya isteğe bağlı olarak kürtajlarda Rh hiperimmunglobulin müdahaleden önce uygulanmalı, operasyon mümkünse vakum ile yapılmalı.
YORUMLAR