Merhabalar sizlere bu ay yine engelli bireylerin sorunlarından birisini ele alacağım. Başkent Ankara’da yaşanan bir olay hepimizin vicdanını sızlattı. Down sendromlu bir öğrenciye şiddet uygulayan öğretmenin, ceza alması gerekirken ödüllendirilircesine başka bir kuruma “özel eğitim hizmetleri bölüm başkanı” olarak atanması, engelli bireylerin ve ailelerin güvenini zedeledi.
Bir çocuğun okuldan morluklarla eve dönmesi, her anne-babanın kâbusudur. Ne yazık ki kamera görüntüleri ile de sabitlenen bu şiddet, eğitim sistemimizin en acı tablosunu ortaya koyuyor: En çok korunmaya ihtiyacı olan çocuklarımız, en çok incitilen oluyor.
Bir öğretmenden beklenen, şefkatle yaklaşmak, sabırla destek olmak ve öğrencisine güvenli bir alan sunmaktır. Oysa bu olay, yalnızca bir çocuğun değil, tüm engelli öğrencilerin kalbinde derin bir yara açmıştır. Daha da acısı, verilen cezanın caydırıcı olmaması ve ardından gelen görevlendirme, “şiddet görmezden geliniyor” algısını pekiştirmiştir.
Buradan yetkililere sesleniyorum:
- Engelli çocuklarımıza şiddet uygulayan kişiler kesinlikle eğitim kurumlarında görev almamalıdır.
- Denetim mekanizmaları güçlendirilmeli, ailelerin sesine kulak verilmelidir.
- Çocuklarımızı emanet ettiğimiz okullar, şiddetin değil, güvenin adresi olmalıdır.
Unutmayalım, engelli bireylerimizin eğitimi bir lütuf değil, haktır. Ve o hakkın temeli, sevgi ve güven üzerine kurulmalıdır. Şiddete sessiz kalırsak, yarın çok daha ağır bedeller öderiz.
Çocuklarımızın gözlerindeki ışığı söndürmeye kimsenin hakkı yok!
Bu olay benim canımı çok acıttı. TBMM’de kurulan engelli komisyonunda benim de yazar olarak görüşlerime başvurulacak. Özellikle bu anlattığım konu ve benzeri zorbalıklara bir dur demenin vakti gelmiştir. Kapsamlı bir rapor sunarak sayın vekillere teslim edeceğim. Umarım sunduğum çözüm önerileri dikkate alınır ve daha sistematik bir yol izlemiş oluruz.
YORUMLAR