Hiç kendinizi, sanki görünmez bir senaryonun oyuncusuymuş gibi hissettiğiniz oldu mu? Sabah uyanıyorsunuz, aynaya bakıyorsunuz ve zihninizde o tanıdık ses yankılanıyor: "Ne yapalım, benim şansım bu kadar... Annem de hep endişeliydi, babam da risk almazdı. Bizim ailenin kaderi bu".


Sanki doğduğumuz ev, büyüdüğümüz sokak, hatta soyadımız; ayağımıza bağlanmış görünmez birer pranga gibi. Çoğumuz, hayat ağacımızın köklerini, bizi besleyen damarlar olarak değil de, olduğumuz yere çivileyen zincirler olarak görmeye meyilliyiz. "Kaderim köklerime bağlı" demek, aslında konforlu bir sığınak. Çünkü eğer suç köklerdeyse, bizim yapacak bir şeyimiz kalmıyor, değil mi?


Peki ya size, o köklerin aslında sizi tutsak etmek için değil, daha yükseğe uzanmanız için orada olduğunu söylesem?


Gelin, "Sorumluluk" kelimesiyle barışalım. Çoğumuz bunu omuzlarımızda ağır bir çuval gibi taşıyoruz. "Sorumluluğu al" dendiğinde, "Yine neyi yanlış yaptım?" diye irkiliyoruz. Oysa uyanış, kelimelerin enerjisini değiştirmekle başlar.


Sorumluluk, geçmişin suçunu üstlenmek demek değildir. Sorumluluk; "Başıma gelenleri (köklerimi, ailemi, travmalarımı) ben seçmedim; ama bunlarla ne yapacağımı, bunlara nasıl yanıt vereceğimi ben seçiyorum" diyebilme gücüdür.


Bir düşünün; hava durumunu değiştiremezsiniz (bu sizin kaderinizdir) ama yağmur yağdığında evde mi oturacaksınız, yoksa şemsiyenizi alıp dans mı edeceksiniz? Kökleriniz elma ağacı olabilir, bu değişmez. Ama o elmalarla sirke mi yapacaksınız, yoksa turta mı? İşte kaderin bittiği ve özgür iradenin başladığı o ince çizgi tam olarak burasıdır. Suçlamayı bıraktığınız an, gücü tekrar elinize alırsınız.


Peki, şimdi ne olacak? Bugün sizin için bir milat olsun. Köklerinize dönüp bakın; ama onlara kızarak değil, onlardan öğrendiğiniz derslere teşekkür ederek. "Beni bu fırtınalara dayanacak kadar güçlü kıldığınız için sağ olun" deyin ve yüzünüzü güneşe dönün.


Unutmayın; geçmişiniz, hayat kitabınızın giriş bölümüydü ve belki de o satırları başkaları (aileniz, şartlar, coğrafya) yazdı. Ama şu andan itibaren, önünüzde bembeyaz sayfalar var ve kalem artık sizin elinizde.


Kurban rolünü bıraktığınız an, kendi hikayenizin kahramanı olmaya başlarsınız. Kaderiniz toprağın altındaki köklerde değil, o köklerden aldığınız güçle gökyüzüne ne kadar uzanmaya cesaret ettiğinizde saklı.


Sorumluluğunuzu alın, kaleminize sahip çıkın. Çünkü bu hayat sizin ve direksiyonun başına geçme vakti çoktan geldi.


Sevgi ve farkındalıkla kalın...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.