Çocuk, hayal kırıklığına uğramasın diye onun yerine ayakkabılarını bağlamak ya da markette oraya buraya koşuşturmasın diye çocuğunun eline cep telefonu sıkıştırmak aslında onlara iyilik değil, kötülük diyor uzmanlar...
Zamane ebeveynlerin davranışlarının önceki kuşaklara kıyasla çok önemli derecede değiştiği görülüyor. Şimdiki ebeveynler çocuklarına kendi ebeveynlerinin onlara olduklarından daha yakın olmak istiyor. Hayatlarına daha çok dahil olmak ve onlara bağlanmak istiyorlar. Bu da aslında sevgi ve şefkat gibi olumlu duygulardan kaynaklanıyor. Fakat bu yakınlık talebi bir yanlış anlaşmayı da beraberinde getirebiliyor; ebeveynlerin kendilerini çocuklarının mutluluğundan yüzde yüz sorumlu hissetmesi ve çocuğun mutluluğunun ebeveynin başarı olarak algılanması...
Çocuğu mutlu olsun diye çırpınarak onu olumsuz duygulardan korumaya çalışmak bir ebeveynin hedefi olmamalı. Araştırmalar gösteriyor ki çocuğunuzu duygu çeşitliliğinden mahrum bırakmanız çocuğunuzda ters tepki yaratabilir. Çocuk ve aile üzerine yapılan bir araştırma sonucuna göre duygularını rahatça ifade edemeyen çocuklar, davranış sorunları yaşayan ergenlere dönüşebiliyor.
Guelph-Humber Üniversitesi eğitim görevlilerinden olan psikoterapist Lindsay Barton, insanların genellikle sinirli olduklarını ifade etmekten korktuklarını belirtiyor ve ekliyor: “Sinirle alakalı olan duyguları hemen bastırma gibi bir istek var. Böyle yapıldğı zaman çocuk sinirli olmanın ne demek olduğunu ve bu süreci nasıl geçireceğini bilemiyor." Barton şu örneği veriyor: “Eskiden çocuklar yanlış bir şey yaptığında onları dürtmek normal sayılırdı. Aslında çocukları fiziksel yollarla disipline etmeye çalışmak da bir çeşit kötü duyguları tolere edememenin bir göstergesiydi. Bu da gösteriyor ki kötü duygulara kesinlikle tahammülümüz yok. En basit örneği ise ağlayan bir bebek gördüğümüzde bir an önce susmasını istememiz...”
Öfkeden ve acıdan kaçmak insanların en başından beri yaptığı şeyler. Fakat ebeveynler aynı zamanda üzülecekleri, rahatlarının bozulacağı ve işlerinin zorlaşacağı durumlardan da kaçıyorlar. Bunun yanı sıra çocuklarının da bu durumlara şahit olmasını istemiyorlar. Uzun yıllar anaokulu öğretmenliği yapan Lara Penman çocukların kötü duyguları deneyimlemesine izin vermenin öğretmenlerin de görevi olduğunu belirtiyor. “Ebeveynlere çocukların duyguları ve gelişimleri arasındaki bağlantıyı göstermek önemli” diyor ve ekliyor “Çocuklar kavga da edecek ağlayacak da. Bunları yapmalarına izin vermeniz gerekiyor. Çocuğunuz kendi kendine pantolonunu giyerken kafası karışsa bile kendi kendine yapmasına izin vermelisiniz. Çünkü bugün kendi pantolonunu giyemeyen çocuk yarın hiçbir şey yapamaz.”
Bir diğer önemli nokta ise iki tarafın da (çocuğun da ebeveynin de) hissettikleri şeylerin farkına varması. “Çocuğunuzla bir konuda çekişme yaşarken o anda duygularını kontrol etmeyi öğrendiğini unutmayın” diye belirten Penman ve Barton “Tartışma sonlandıktan sonra çocuğunuza ceza vermeye çalışmayın; bırakın neler hissettiğini iyice anlasın. Sizi neden üzdüğünü ona anlatın. Çocuğunuza bu tartışma yaşandığı için üzgün olduğunuzu belirtin ve daha iyi hissetmek için birlikte çabalayın”.
Günümüzde ebeveynlerin ‘kötü’ değil ‘iyi’ ebeveyn olması için inanılmaz bir baskı var. Örneğin dışarıdayken çocuğu bağırıp çağıran ebeveynler genellikle endişeli hissediyor. Aslında böyle hissetmeye hiç gerek yok diye belirtiyor Borton. “Siz çocuğunuzu böyle davrandığı için eve götürseniz de götürmeseniz de bu durum sonlanacak. Bir şeyleri önlemeye çalışmayın. Çocuğunuzun tüm duyguları yaşamasına izin verin ve şu düşünceyi benimsemesine de olanak tanıyın: “Üzüntü olmadan mutluluk olmaz.”
Fotoğraf: Lisa Holloway
YORUMLAR