Çocuklarda iştahsızlık, ailelerin en çok şikayetçi oldukları konuların başında geliyor. Birçok anne babadan “Çocuğum hiçbir şey yemiyor”, “Bütün gün hiç yemek yemese umurunda olmaz”, “Yemeklerini hep zorla yediriyorum” şeklinde yakınmalar duymak, çoğumuza hiç yabancı değil. Ebeveynlerin ortak problemi olan çocuklardaki iştahsızlık, çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor. Az yemek yiyen, çok yemek seçen, tek yönlü beslenen ve yemeğe karşı aşırı isteksiz olan çocuklar iştahsız olarak değerlendiriliyor.
Çocuklarda iştahsızlığın nedenleri nelerdir?
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vildan Ertekin, hastalıklardan erken doğuma, beslenme alışkanlıklarından anne baba tavrına kadar iştahsızlığın en sık görülen 5 nedenini açıkladı, önemli önerilerde bulundu.
1- Çocuğun yapısı
Prematüre doğmak, konjenital kalp hastalığı, yarık damak ile otizm gibi durumlarda anne ve baba çocuğun sağlığı için daha kaygılı oluyor ve bu nedenle açlık belirtileri göstermeden onu yemeğe zorlayabiliyor. Bir tür “Ne kadar çok yerse, o kadar çabuk büyür” düşüncesine kapılıyorlar.
2- Beslenme geçişleri
Bebek, anne sütünden ek gıdalara geçerken, zorluk yaşayabiliyor. Anne sütünden biberona suludan katı gıdaya geçişler sırasında eğer zorlanırsa, yemeyi reddedebiliyor. Bu da “Bebeğim iştahsız” düşüncesine yol açıyor. Bu gibi durumların oluşumunun önlenmesi için öncellikle çocuğun ek gıdaya hazır olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Vildan Ertekin, “Öncelikle bebeğin başını tutabilmesi ve tam olarak oturabilmesi şart. Ek besinin aylara göre günlük verilme miktarı, kıvamı, zamanı ve sunumu da çok önemli” diyor. Prof. Dr. Vildan Ertekin, beslenme geçişlerinde çocuğun daha kolay uyum sağlayabilmesi için annelere çeşitli tüyolar da veriyor: “Besinlerin aşırı tatlı veya tuzlu, ekşi, çok baharatlı ve kötü kokulu olmasından kaçının. Aynı şekilde estetikten yoksun bir şekilde sunmak ve sürekli kuru gıda vermek de iyi değil. Yemek kaşığı, kase, tabak, biberon ve kap gibi beslenme araçları da çocuğun yaşına uygun olmalı.”
3- Mekanik besleme
Bebek beslenmesinde uygun zaman aralıkları ve miktarların aylara göre değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebekte acıkma belirtileri olmadan beslenmesinin yanlış olduğunu vurguluyor. Ayrıca duyguları katarak beslemenin önemine değinerek bu yapılmadığında, eylemin ‘mekanik beslenme’ye dönüştüğünü söylüyor. “Besleyen kişi ile bebek arasında uyumlu ve sevgi dolu bir ilişki olmalı” diyen Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebeği besleyen kişinin sabırlı, hoşgörülü, özendirici ve teşvik edici olmasının da gerekliliğine değiniyor.
4- Organik nedenler
Çocuklar, sık sık hastalanıyor, bazen düşüyor ya da bir yeri ağrıyor. Böyle zamanlarda iştah azalması ya da yeme isteksizliği oluşması gayet normal. Bunu göz ardı edip çocuğa zorla yedirilmeye çalışılması, aslında onu yemekten daha da soğutabiliyor. Yine Prof. Dr. Vildan Ertekin’in dediği gibi; bu durumun geçici olduğunu düşünüp ısrarcı olmamakta fayda var.
5- Travmatik nedenler
Tüple beslenmek zorunda kalma, fiziken zorlanarak beslenme gibi oral bölge ile ilgili travmatik olaylar yaşanmış olması da çocukta yeme isteğinin azalmasına sebep oluyor.
Çocuğum neden iştahsız?
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir, çocuklarda iştahsızlığın sebeplerini anlattı.
İştahsızlık ve beslenme bozuklukları, vücutta önemli bir hastalığın veya sorunun yansıması olabiliyor. Ebeveynlerin, “çocuğumun aşırı beslenmesi her zaman en üst düzeyde iyi sonuçlar getirir” gibi düz bir güdüyle ilgili endişeleri de aşırı beslenmeyi tetikleyebiliyor. “İştahsızlığın arkasında çocuktaki somut bir sorunla ilgili gerçek bir iştahsızlık durumu mu var yoksa sadece ailenin basit bir kaygısından mı ibaret” sorusunun yanıtının iyi verilememesi, hatalı yaklaşımlar doğurabiliyor. Bu nedenle ‘iştahsız bebek/çocuk’ teşhisinin doğru konulması ve buna göre beslenme önerilerinin verilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bunu yapacak kişi de ebeveynler değil, çocuğu takip eden pediatri hekimidir. Hekim ‘ayrıntılı anamnez’ adı verilen hasta geçmişi hikayesi, fizik muayenesi ve bütünsel gelişim tablosuna bakarak ‘iştahsız bebek’ konusunda en doğru yorumu özenli bir şekilde yapmalıdır.
Gebelikteki beslenme tarzı da etkili
Kişisel genetik özellik, ailevi beslenme geleneği, ailenin sosyoekonomik yapısı, çevresel faktörler ve çocuğun büyümedeki dönemsel aktiviteleri de iştahı etkiliyor. Ayrıca beynimizde acıkma ve doyma hisleriyle ilgili merkezler iştah ve beslenmede refleks dürtülerimizi kontrol altında tutarak beslenme tempomuza yön veriyor. Genel olarak beslenme süreçlerindeki iştahla ilgili faktörler, daha henüz bebek anne karnındayken bile çeşitli anne sağlığı ve beslenmesi faktörlerinden etkilenebiliyor. Bu da bebeğin gelecekteki beslenme alışkanlıklarını dahi değiştirebiliyor. Örneğin doğumun sezaryen yerine, normal yolla tercih edilmesi bile çocuğun gelecekteki tüm hayatına iştah ve sağlık kavramları açısından çok değerli katkılar sağlıyor.
Büyüme ve zekayı olumsuz etkiliyor
Çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme problemleri nedeniyle doktora başvuran sağlıklı çocukların oranı yüzde 20-35 arasında değişmektedir. Çocuklarda yeme ve iştahsızlık problemleri, rafine ve yüksek kalorili besin ve içeceklerin de etkisiyle gittikçe artıyor. Hep aynı yiyeceklerle beslenen, farklı yiyecekleri reddeden çocukların beslenmelerinin yeniden düzenlenmesi, belirli bir zaman ve çaba gerektirmektedir. Çocukta gerçekten somut bir iştahsızlık tespit edildiği takdirde, eğer yeterli önlemler alınmazsa uzun vadedeki beslenme eksiklikleri sonucunda çocuğun büyüme ve zeka katsayısı da olumsuz yönde etkilenebilir.
Blender bebekler yutma zorluğu yaşıyor
İştahsız çocuklar yemek seçiciler, ‘blender bebekler’, yavaş çiğneyenler ve hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlar olmak üzere 4 gruba ayrılır. Yemek seçiciler; bebeklerin aileleri tarafından ‘seçici bebek’ olarak tanımlanmaktadır. Yaşa göre kilosu fazla olan bebeklerse daha az yemek seçmektedir. Bir diğer grupta ise ‘Blender Baby’ olarak adlandırılan aşırı ve aylarca uzun süreli blender ile beslenen bebekler vardır. Bu bebeklerde çiğneme ve yutma sorunları gözlenebilir. Diğer bir grup ise yavaş çiğneyenler, çabuk doyanlardır. Esas önemli olan ve mutlaka acil olarak uzman yardımı gereken grup ise akut, kronik primer veya sekonder organik hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlardır.
Akıllı cihaz bağımlılığı çocuğu iştahsız yapıyor
Çocukların her biri, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olarak birbirinden farklı düzeylerde iştaha sahiptirler. Birçok çocuk normal gelişime sahip olmasına rağmen, ailenin beslenme önerilerini reddettiği için de hekime getirilebilir. Bu gibi durumlarda aileden çocuğun 7 günlük yediklerini içeren bir liste istenmeli ve ayrıntılı beslenme öyküsü alınmalıdır. Besinlerin hazırlanış şekli, kullanılan malzemeler, kimin hazırladığı, öğün alımı sırasında televizyon ve akıllı cihazlar gibi dikkat dağıtıcı faktörlerin sorgulanması, ödüllendirme veya ceza yaklaşımlarının olup olmadığı, beslenme için uygulanan diğer yöntemler de öğrenilmelidir. İştahsız çocuk değerlendirilirken her çocuğun gelişim hızının farklı olduğu, bu kapasitenin genetik faktörlerden de etkilendiğini unutulmamalıdır.
Miktar çocuğun gereksinimine göre olmalı
Bebeğin beslenme miktarı çocuğun gereksinimlerine göre ayarlanmalı ve aşırı beslemeden kaçınılmalıdır. İştahsızlığın tersi bir durum olan obezite gibi diğer bir tehlikeli duruma düşmemek için çocuğun iştahına da saygılı olunmalıdır. Kola, meyve suları, şekerli çaylar, aşırı miktarlardaki süt gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Abur cubur türü birçok besinin yemek öncesi ve yemek sırasında alımları kısıtlanmalıdır. Süt hariç, mümkünse bu sayılanların tamamı tamamen kesilmelidir.
Çocuk kendi kendine yemeğe teşvik edilmeli
Besinler çocukların yiyebileceği türde ve yapıda hazırlanmalıdır. Çocuğun öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmalı ve yemek sırasında belirli bir yaşa gelince artık kendi kendine yemek yemeye teşvik edilmelidir. Yemek porsiyonları çocuğun isteğine göre ayarlanmalı ama gereksiz büyük porsiyonlardan kaçınılmalıdır. Öğün sırasında verilen bir besin çocuk tarafından reddedilmişse farklı besin denenmeli ve ısrarcı olunmamalıdır. Besin belirli aralıklarla, zaman içinde çocuğa tekrar teklif edilmelidir. Çocuğun öğün saatleri düzenli olmalı, çocuk aile bireyleri ile aynı anda sofraya oturmalıdır. Bir sofra kültürü oluşturmak, çocuğun sosyal yönlerini destekleyen kıymetli geleneklerimizden biri olup bu kültürel geleneğimizi sürdürmeliyiz. Öğün aralarında ve mümkünse hiçbir zaman çocuğa iştahını kaçıracak tatlı (şekerleme ve çikolata) besinler verilmemelidir. Çocuğun tabağı çocuğun ilgisini çekecek şekilde sunulmalı, belli dönemlerde kendisinin seçim yapmasına izin verilmelidir. Yemek sırasında çocuğun yemeğe ilgisini azaltan televizyon, tablet bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazlar kapalı tutulmalıdır.
İştah açıcı diye gereksiz vitamin vermeyin
Ailelerin iştahla ilgili en çok sorduğu soruların başında ‘iştah arttırıcı’ diye bir ilaç veya vitaminin olup olmadığıdır. Vitamin ve minerallerin hekim tarafından tespit edilmiş eksiklik durumları dışında iştah arttırıcı olarak verilmesi, işe yaramayacağı gibi boşuna alınması da önerilmemelidir.
Mükemmel büyüme takıntısı iştahsızlık sebebi
Bazı ailelerin bebeklerinin büyümesi ve beslenmesiyle ilgili kaygıları, bebeklerini takip eden çocuk doktorları durumlarının iyi olduğunu belirtmesine rağmen devam eder. Bunun ebeveynlerin çocuklarının daha da sağlıklı olması ve mükemmel büyümesi gibi doğal, bilinçaltı aşırı koruyucu refleks sebepleriyle ve toplumsal bakış açısıyla ilgisi olabilir. Bunun önüne geçmek ise doğru beslenme konularında daha etkili yöntemler seçilip geniş kapsamlı toplumsal eğitimlerin artırılmasıyla olabilir.
İştahsız çocuğa yaklaşım nasıl olmalı?
Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey Elemen, çocuklara yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için anne ve babalara düşen görevler hakkında bilgi verdi.
Çocuğunuzla inatlaşmayın
Yemek yemesi konusunda çocuğunuzla inatlaşmak problemin daha da artmasına yol açabilir. Çünkü yemek yeme konusunda sizin aşırı hassasiyetinizi gören çocuğunuz, zaman içinde yemek yoluyla tüm isteklerini yaptırabileceğini öğrenmektedir. Bu durum zamanla aile ile çocuk arasında ciddi iletişim problemlerine yol açmaktadır.
Eğitim düzeyiniz çocuğunuzun beslenmesini etkiler
İştahsız, yemek seçen annelerin çocuklarında da benzer davranışlar gözlenmektedir. Yine beslenmede tekdüzelik çocuğun beslenmesini olumsuz etkilerken, annenin eğitim düzeyi ve çalışıyor olması çocuğun beslenmesini olumlu yönde etkilemektedir.
“Ağaç yaş iken eğilir” sözünü unutmayın
Çocukluk döneminde sağlıklı beslenme davranışı geliştiremeyen kişilerde ileriki yaşlarda da çeşitli beslenme problemleri görülebilmektedir. Beslenme her canlı için doğal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın bebeklikten itibaren keyifli ve mutlu bir ortamda gerçekleşmesi çocuğun tüm hayatını etkileyecek beslenme davranışının gelişmesinde rol oynamaktadır. Anne ve babanın, bakıcının masada yemek yeme biçimleri, yemek sırasındaki konuşma ve davranışları çocukların doğru yemek yeme alışkanlığı kazanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Çocuğunuza doğru beslenme alışkanlığı kazandırmak için bunlara dikkat edin!
- Yemek porsiyonlarını kendi ölçüşünüze göre değil; çocuğunuzun kendi gereksinimlerine ve yaşına uygun olarak hazırlayın. Çocuğunuzu gerekenden fazla yemeye zorlamayın.
- Çocuğunuza yemeğini yemesi için yeterli zaman verin; ancak bu süre yarım saatten fazla olmamalıdır.
- Çocuklar dönem dönem bir gıdaya aşırı düşkünlük gösterirken, bir diğerini reddedebilir. Bunun geçici bir süreç olduğunu bilmeli ve bir süre sonra hiç yemediği gıdayı farklı bir şekilde sunarak tekrar denemelisiniz.
- Yiyecekler çocukların kolay tüketeceği şekilde hazırlayın. Küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekil verilmiş köfte, sigara böreği, çizgi film kahramanlarından esinlenerek hazırlanmış, kurabiye, kek gibi çocuklara yemeği eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
- Kendi yaşıtları ile grup halinde yemek yemek, özellikle yemek seçen çocukları farklı tatları denemek konusunda cesaretlendirebilir.
- Çocuklar anlatılanı değil, gördüğünü taklit eder. Bu yüzden anne- baba ve bakıcı gibi çocuğun bakımından sorumlu kişilerin kendi beslenme davranışlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.
- Çocuklar bazı besin gruplarını yemeği reddedebilir. Örneğin süt içmek istemeyen bir çocuğa süt, bir başka şekilde sunulabilir. (Yoğurt, sütlü bir tatlı, peynir, meyveli süt vb.). Yine sebze yemeyen bir çocuk için sebze, köftenin içinde, böreğin veya makarnanın içinde onun için daha eğlenceli bir hele getirilerek verilebilir.
- Et yemek istemeyen bir çocuğun alması gereken protein, yumurta veya kuru baklagiller verilerek desteklenebilir.
- Ekmek yemek istemiyorsa, makarna, patates, bulgur gibi diğer tahıllı gıdalarla alması gereken kalori desteklenebilir.
- Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı tat, farklı renk ve çeşitlilikte besinler hazırlanmalıdır. Sağlıklı beslenmeyi sağlayacak sonsuz sayıda besin birleşimi yapılabileceği unutulmamalıdır.
- Anneler yemek konusunda yaratıcı olmalı ve yemek saatlerini çocuk için eğlenceli bir hale getirmelidir. Yemek saatlerinin tüm ailenin katılımının sağlandığı, faydalı sohbetlerin yapıldığı, çocuğun hoş vakit geçirdiği saatler olmasına özen gösterilmelidir.
Çocuğu iştahsız olan annelere öneriler...
Çocuklarda iştahsızlık problemi, her iki anneden birinin kabusu oluyor. İştahsızlık bazı durumlarda kansızlık, reflü ve bağırsak enfeksiyonu gibi sağlık sorunlarından kaynaklanabiliyor. Ancak iştahsızlığın ardında bir hastalık yatmıyorsa, düzenli takiplerini yapan hekiminiz kilo-boy-baş çevresi gelişiminin yaşına uygun seyrettiğini söylüyorsa, çocuğunuz ihtiyacı kadar besini alıyor demektir. Siz yine de iştahsızlık sorunundan yakınıyorsanız, uzmanların önerilerini uygulayarak çözüm bulabilirsiniz.
Acıbadem Bodrum Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuna Gül Han, çocukların iştahını açmanın püf noktalarını sıraladı.
“Bu tabaktakilerin hepsi bitecek!” demeyin
Hemen her anne bu cümleyi çocuklarına bir kez olsun söylemiştir. Peki ama tabaktaki yemeğin miktarı çocuğunuz için uygun mu? Mide kapasitesi erişkinde 1500 ml kadar oluyor. Oysa mide kapasitesi yeni doğan bir bebekte 30 ml iken bu rakam ergenliğe doğru ancak 1000 ml civarına ulaşıyor. Çocuğunuzun mide kapasitesini en kolay, bir öğünde yemesini ve içmesini istediğiniz gıdaların hepsini küçük bir poşete koyarak anlarsınız. Sizce çocuğunuzun midesi bu kadar büyük mü? Çocuğunuzun tabağına sadece yiyebileceği kadar yemek koymaya özen gösterin.
Ek gıdaya sebze ile başlayın
Ek gıda dönemi aslında bebeğinizin bundan sonraki sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oturacağı bir süreç. Dolayısıyla ek gıda verirken bebeğinizin ilk tanışacağı gıdalar sebze grubundan olursa damak tadı buna uygun gelişecektir.
Bebeklikten çocukluğa geçmesine izin verin
Ne zaman ne yiyeceğine, ne giyeceğine, ne oynayacağına karar verdiğiniz bebeğiniz artık yok. Karşınızda kendi kararlarını veren, kendi isteklerinin ve sevmediklerinin farkında olan ve tabii ki buna göre yaşamak isteyen bir “çocuk” var. Sınırlarını yine sizin belirlediğiniz bir dünyada kendi kuralları ile var olmak isteyen bir çocuk. Ağzına kaşığı eskisi kadar kolay sokamamanız da çok doğal bu durumda. Bu yüzden elinizde kaşık veya çatal ile peşinde koşmayın, bırakın kendisi kendi ihtiyacı kadar yesin.
İşler düzene girene kadar ara öğünleri kaldırın
Abur cubur ve hazır meyve sularının tüketimi kan şekerinde ani değişiklikler yaparak öğün öncesinde iştahı kapatıyor. Zaten küçük olan mide hacmi ara öğün ile dolmuş olan çocuğunuzdan ana öğünlerde performans beklemeyin. Bu yüzden yemek aralarında çocuğunuza “Zaten yemeğini de yemedi, aç kalmasın” mantığı ile yiyecek bir şeyler vermeyin.
Günlük programınız belli olsun
Genellikle bebekliğinden itibaren uyku saatleri düzenli olan çocukların yemek saatleri de otomatik olarak düzene giriyor. Saatleriniz belirli olursa çocuğunuzun vücut ritmi de bu programa uyum sağlayacak. Bunun sonucunda çocuğunuz yemek saatlerinde acıkmaya, uyku saatlerinde de esnemeye başlayacaktır.
Gece öğünlerine son verin
Yaklaşık 9. aydan sonra gece beslenme ihtiyacı ortadan kalkıyor. Bu aylardan sonra bebeğinize vereceğiniz gece öğünleri reflü, orta kulak iltihabı ve diş çürükleri gibi riskleri beraberinde getiriyor. Üstelik çocuğunuz karnı tok olduğu için sabah kahvaltısına da isteksiz başlayacaktır.
Temel Reis olmayın
Siz ıspanağı ağzınıza sürmezken çocuğunuza Temel Reis olmayın. Çocuklar dünyayı anne-babalarının yüzleri ile tanırlar. Siz karnabahar tadını alınca yüzünüzü buruşturuyorsanız, çocuğunuz da bu besini tükürecektir.
Sofradan ‘tecrit’ etmeyin
Her çocuğun, ne kadar döküp saçarak da yese, sosyal iletişiminin artması ve sofra adabını öğrenmesi için aileyle aynı sofraya oturması gerekiyor. Çocuğunuz, ailenin bir arada olduğu sofrada oturmalı. Bunun yerine tek başına mama sandalyesinde oturur ve karşısında onu yedirmek için uğraşan bir kişi ile karşılaşırsa, yemek yemeye doğal bir şey gözüyle bakmayacaktır.
Köftelere sebze katın
Çocuğunuz sebze yemekten kaçınıyorsa, sevdiği yemeklere, örneğin çorbalara veya köftelere rendelediğiniz sebzeleri ekleyebilirsiniz. Yapabileceğiniz bir başka şey de havuç ya da salatalık gibi sebzeleri çiğ olarak çubuk şeklinde hazırlamak. Bu tarz bir sunum çocuğunuzun hoşuna gidebilir. Yemek tabaklarındaki yiyeceklerden suratlar, trenler yapmak da çocuğunuzun hoşuna gidecektir. Ayrıca siz de evde bolca sebze tüketerek ona örnek olmalısınız.
Et sevmiyorsa yumurta yedirin
Et yemeyi sevmiyorsa dolmanın içine kıyma ekleyebilirsiniz. Eğer sadece kırmızı eti reddediyorsa, tavuk veya balık yedirebilirsiniz. Makarnanın üzerine kıymalı sos yapmak veya çok sık olmamak şartıyla kıymalı börek yedirmek de bir alternatif olabilir. Çocuğunuz ısrarla etten kaçınıyorsa yumurta sarısı, yoğurt, süt veya peynir de protein yerine geçecektir.
Ceza veya maddi ödül vermeyin
Yemek yemek istemiyorsa, ısrar etmeyin. Ancak yemeğini istekle, özellikle de kendisi yemişse, haftalık öğün tablosu yapıp, o öğün için bir gülen yüz etiketi yapıştırmasını sağlamanız onu motive edecektir.
Israr etmeyin, ancak alternatif de yaratmayın
Çocuğunuz yemeğini bitirmemeyi tercih etmiş olabilir. Bu durumda ısrar etmeyin, ancak ara öğünde de bir şey vermeyin. O zaman çocuğunuz bir sonraki öğünü beklemesi gerektiğini öğrenecektir. Ancak aklınızda bulunsun, bu düzenin oturması vakit alabilir.
Çocuğunuzun iştahını açacak 6 etkili öneri
Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Tülay Erkan, çocuğunuzun iştahını açmanıza yardımcı olacak 7 püf noktasını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
“Ne versem yemiyor”, “Bir türlü yediremiyorum”, “Zorla versem ya çiğneyip duruyor ya kusuyor...” Bu cümleler çocuklarının yemek yememesinden şikayet eden anne babaların sıklıkla dile getirdiği yakınmalardan sadece birkaçı… Hele de okulların tatile girmesiyle çocukların yemek konusunda ebeveynleriyle inatlaşmaları yeniden tüm çarpıcılığıyla su yüzüne çıktı. Pek çok anne baba ‘Çocuğuma bir şey yedirmek deveye hendek atlatmaktan zor’ serzenişlerinde bulunuyor. Kimi çocuk hiç yemezken kimi sadece sevdiği şeyleri yiyor, hal böyle olunca gelişimleri için sağlıklı ve dengeli beslenmeden mahrum kalıyorlar! Çabaları sonuç getirmeyen ve bir çıkış yolu bulamayan ebeveynler bu sorunla ya çocuk hekimlerinin kapısını çalıyor ya da internetten, arkadaşlarından benzer durumda olan çocuklara nasıl yemek yedirilebileceğini öğrenmeye çalışıyor. Prof. Dr. Tülay Erkan, sağlıklı çocukların yaklaşık 4’te 1’inde beslenme sorunları gözlendiğini belirterek, “Çocuklarda iştah sorununun yüzde 16-30’u bir hastalıktan kaynaklanabilirken, geri kalan büyük kısmında ise yaklaşım çok önem taşıyor” diyor.
Uygun beslenme ortamı yaratın
Sanılanın aksine, yemek yedirirken çocuğun dikkatini dağıtmamak, gürültü ve oyalamadan uzak tutmak gerekiyor. Her lokmadan sonra ağzını silmek ise birçok anne babanın ya da çocuğun bakıcısının farkında olmadan yaptığı ama çocuğu huzursuz edip yemekten uzaklaştıran bir yaklaşım! Sandalyesinin masada olmasına ve yemek süresince masada kalmasına dikkat edilmeli. Masaya oturması için eline oyuncak verebilirsiniz ancak yemeye başlayınca oyuncağı mutlaka kaldırın. Masaya oturduktan sonra 15 dakika içinde yemeye başlatın, süreyi 30-35 dakika ile sınırlayarak yemek disiplini oluşturun.
Acıkmasına fırsat verin
Ebeveynlerin ‘çocuk aç kalacak’ , ‘o acıksa da söylemez’ düşüncesiyle çocuğun acıkmasına fırsat vermeden sürekli bir şeyler yemesi için uğraşması yapılan en büyük yanlışlardan. Bu durumda karnında tokluk hisseden çocuk, yemek yedirmek için masaya oturttuğunuzda da yemeyi reddediyor. Bu nedenle çocuğunuzun iştah artışını özendirmek için yemek aralarını en az 3-4 saat olarak belirleyin, besin değeri düşük, abur cubur yiyeceklerden uzak tutun. Meyve suyu ve sütü abartmayın, susadığında sadece su verin.
Sevmediği sebzeyi farklı şekillerde hazırlayın
Çocuğunuzun yaşına, büyüme ve gelişme özelliklerine uygun kıvamdaki besinleri verin. Bir sebzeyi yemeyince o anda ısrarcı olmayın ama hemen pes etmeyin. Sevmediği sebzeleri belirli aralıklarla farklı şekillerde hazırlayarak, hoşuna gideceği sunumlarla masaya getirin. Farklı lezzetler yaratın. Tükettiği besin miktarı kadar yeni gıdalara alışması da önemli.
Sebzelerin faydasını hayal gücünüzle birleştirin
Sebzelerin faydalarına yönelik bilgiler edinip bunları hayal gücünüzü de kullanarak hikayelerle süsleyerek ilgisini çekecek hale getirebilirsiniz. Sorular sormasına zemin hazırlayın ve sağlıklı büyüyüp gelişmesi için kendisinin de bu sebzeleri, tıpkı hikaye kahramanında olduğu gibi yeterince yemesinin önemini anlatın.
Tabağını iyice doldurmayın
Çocuğunuzun tabağını iyice doldurmayın aksine küçük porsiyonlar halinde besleyin. Yaşına göre besinlerin dengeli dağılımını sağlayarak tek tip beslenmemesine dikkat edin. Çocuğun neyi, ne zaman, nerede yiyeceğine ebeveyni; ne kadar yiyeceğine ise kendisi karar vermeli.
Çok iyi gözlemleyin
Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Tülay Erkan “Çocuğunuzun huyunun sıkıntılı olup olmadığını, duyusal zorlukları, oral-motor uyumsuzluğu ve akut/kronik hastalığı olup olmadığını takip edin. Böyle bir sorun varsa mutlaka doktora götürün. Huzursuz ve rahatsız olduğu dönemde çok zorlamayın, aksi halde yemekten daha çok soğuyacaktır. Geri kalan büyük kısmında ise yaklaşım çok önemlidir. Sevgi, sabır ve şefkatle, bugüne dek fayda sağlamayan yaklaşımınızı da değiştirerek yemek yemesinin önündeki engelleri aşmanıza fayda sağlayacaktır” diyor.
Vitamin takviyesi çözüm mü?
Anne babalar çocuklarının sağlıklı ve dengeli beslenemedikleri düşüncesiyle çareyi vitamin takviyelerinde arayabiliyorlar. Prof. Dr. Tülay Erkan “Doğru olan, nedenin bulunmasıdır” diyor. Eğer sorun çocukla olan iletişimde ise öncelikle bu durum düzeltilmeli. Vitaminlerin gelişigüzel kullanılmaması ancak doktor önerisiyle kullanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tülay Erkan, “Sağlıklı bir şekilde meyve-sebze tüketen bir çocuğun ek vitamin gereksinimi olmayacaktır. Doğal beslenmenin önemine inanarak besinler yoluyla, doğal yoldan bu gereksinimlerin kazanılması amaçlanmalıdır” diyor.
Çocuğun iştahı nasıl artar?
Üst kat komşunun tariflerini denemeyin
6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir yumurta sarısı ve bir dilim peynir... Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.
İlk denemelerde sabırlı olun
Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.
Enerjinizi doğru besinlerde kullanın
Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt - süt ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.
7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin
Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.
Sofraya birlikte oturun
9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.
1 yaşından sonra kontrollü emzirin
Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.
Çocuğunuza örnek olun
Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye ikna etmeniz kolay olmayacaktır.
Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin
Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.
“Yemek sofrada yenir” mesajını verin
Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.
Oyun oynayarak yedirin
Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.
YORUMLAR