Kişilerin gördüklerini tam olarak tarif etmesi mümkün değildir. Görme, gözde başlar ancak beyinde şekillenir. Göz hekimi olarak biz bu algının fizyolojik ve patolojik sonuçlarını değerlendiririz. Nörofizyologlar, biyolog, psikolog, bilgisayar mühendisleri, fizyologlar, teleskopla uğraşan uzay bilimciler, mühendisler ve psikiyatristlerden oluşan geniş bir bilim yelpazesi, görme algılanmasıyla ilgilenir. Görme subjektif bir algıdır ve çevre algılanmasının %98'i görsellikle gerçekleşir.


Kornea üzerine düşen ışınların, retina üzerine yoğunlaştırılmasıyla yönünün değiştirilmesine kırılma (refraksiyon) denir. Cisimlerden göze ulaşan ışınların, mercekler sistemi olan gözün kırıcı ortamları tarafından kırılması, retina üzerine odaklanması ve görüntünün algılanması kırılma kusurları ile ilgili konuları içerir. Uygarlığın gelişimi beraberinde şehirleşmeyi,şehirleşme okullaşmayı getirmiştir. Yaşamın büyük bölümünü yakın uyum sağlayarak geçirmek zorunda kalan göz, uyum yükünü azaltmak için olsa gerek ön arka çapını uzatmaya başlar. Kitap okuma, yoğun bilgisayar kullanımı ve televizyon izlemek miyopiyi (uzaktaki nesneleri görememe) artırır.




Miyopi olan çocuğun yirmili yaşlarına kadar vücudu büyüdükçe, oransal olarak miyopi numarasının da artması doğaldır. Çocuğa miyop gözlük verildiğinde aileler birden telaşa düşmekte hatta birkaç doktora giderek bir sonraki doktordan gözlük verilmeyeceğini duymak istemektedirler.



Çocuğa gözlük verildiğini bedensel ve ruhsal olarak kabul eden ailelerin düştüğü bir hata da, gözlük çerçevesi ve cam alırken düştüğü hatalardır. Pahalı demek iyi demek değildir. En iyi gözlük çerçevesi yüz ve burun yapısına uygun olan ve ağır olmayan gözlüklerdir. Gözlüğün camı kirpiklere değmemelidir. Gözlük camının kirpiklere değmesi, çocukta refleks olarak çerçeveyi yakın gözlüğü gibi aşağıya itmeye neden olabilir. Bunun sonucunda odaklanma bozulur ve görme kalitesi olumsuz etkilenir. Gözlük kullanan çocuğu etkileyen faktörleri ebeveyn telaşı, çevresi ve okul arkadaşlarının davranışları olarak gruplandırabiliriz. Özellikle ailelerin ve öğretmenlerin dikkat etmesi gereken bir başka konuysa, gözlük kullanan çocukları "gözü bozuk çocuk" sıfatıyla nitelememektir. "Bozuk" kelimesinin kullanımı çocuğun ruhsal durumunun olumsuz etkilenmesine neden olabilmektedir. Gözlük kullanmak bir bozukluk değildir. Çocuk algısında "bozukluk" kelimesinin neyi ifade ettiği çok önemlidir. Ailelerin en sık yaptıkları bir başka hata, çocuklarına 'gözlük takamıyor, kullanamıyor' diye yüklenmeleridir.


Çocuklara örneklendirmeler yapılmalı, çıplak ayakla yürünemeyeceği gibi eğer gözlük olmazsa kaliteli göremeyeceği de anlatılmalıdır. Bugüne kadar yapılan istatistiklerde, gözlük kullanması gereken çocukların bu ihtiyaçlarının fark edilmemesiyle onların, daha pasif, içe dönük, nevrotik yapılı oldukları ve sosyal olarak kendilerini izole ettikleri gözlemlenmiştir. Gözlük ihtiyacı fark edilememiş çocuklarda, kavramsal gelişme ve bilişsel yeteneklerde gecikme gözlenebilir. Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde başarısız olabilirler. Alan kavramı gelişmeyebilir. Bulanık gördüğü zaman gözlerini ve beraberinde yüz kaslarını kasar ve bunun sonucunda sürekli bir baş ağrısı ve huzursuzluk yaşar. Bütün bunların dışında en önemli ve dikkat edilmesi gereken konu çocuğun güvenlidir. Çocuk uzağı net görememenin verdiği huzursuzlukla, gelen araçları seçkin göremediği için, güvenliğini tehlikeye atar.


Op.Dr. Filiz Müftüoğlu


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.