"Susup kabullenmek bana çok ağır geliyor"

Merhaba Yeşim Hanım, ben 31 yaşında evli bir kadınım. Eşimle 7 yıllık evliliğimiz var, 5 yaşında da bir kızımız bulunuyor. Evliliğimizin ilk yıllarında eşim çok ilgiliydi, sürekli yanımda olurdu. Ancak son 2-3 yıldır aramızda bir soğukluk başladı. Eşim bana ve kızıma karşı daha az ilgi gösteriyor. Önceleri iş yoğunluğuna bağladım ama artık fark ediyorum ki ilgisizliği sadece işle açıklanamaz. Eve geldiğinde sürekli telefonuyla ilgileniyor, bazen mesajlaşırken gülümsüyor ama bana hiçbir şey anlatmıyor. Birkaç kere sordum, sinirlendi ve “Her şeyden şüpheleniyorsun” deyip kestirip attı. Sürekli video, maç izliyor. Bizimle çok fazla ilgilenmiyor. Geçen ay bir arkadaşım, eşimi akşamüzeri başka bir kadınla kafede otururken görmüş. Arkadaşım bunu bana söylediğinde dünyam başıma yıkıldı. Eşime sorduğumda ise “İş arkadaşı, abartma” dedi. Ama içim hiç rahat değil; davranışları değişti, bana karşı ilgisi azaldı, küçük kızımıza bile daha mesafeli davranıyor. Ayrıca bana iş arkadaşlarıyla akşamları dışarıda görüştüğünü hiç söylememişti, hoşuma da gitmedi. Yeşim Hanım, ben hem eşimi kaybetmekten korkuyorum hem de böyle bir şey yaşıyorsa susup kabullenmek bana çok ağır geliyor. Sizce ben ne yapmalıyım? Bu durumda nasıl davranmalı, evliliğimi koruyabilmek için ilk adımım ne olmalı? Küçücük, çok tatlı bir kızımız var. Ayrılırsak ki Allah korusun tek başımıza nasıl yaşarız bilmiyorum.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum;

“Yol güzelse yürüyor, müzik güzelse dinliyor, kitap güzelse okuyorum. Muhabbet sararsa konuşuyor, ortam güzelse oturuyorum. Ne dosta, ne düşmana küsüm. Minimalist yanıma sarılıp kimselere çarpmadan, köşeden köşeden yürüyorum.” Ne güzel demiş Can Yücel ama sizin yaşınızda bu düşüncede olmak biraz zor olmalı. Hepimizin geçtiği yollardan siz de geçeceksiniz ve yol güzelse yürüyeceksiniz, eşiniz mutlu ediyorsa seveceksiniz, “Yok, eh işte” evliliğiniz idare eden bir evlilikse kendi dünyanızı oluşturmaya başlayacaksınız. Sizin yaşlarınızda doğal olarak kocanın gözüne bakılır, daha tazedir duygular. Sizi de ilgisiyle, sevgisiyle tazelesin istersiniz; o tazeliği yaşayamayınca endişelenmeye başlarsınız. Üstüne üstlük bir de telefonla çok vakit geçiriyor, mesajlarda gülümsüyor, arkadaşınız da bir kafede kadınla görmüşse yüreğinize kor ateşi düşürüverirsiniz. Şüphelerinizde haklı olabilirsiniz; artık aldatmalar o kadar çok duyuluyor ki bu durumu paranoya yapmakta haklısınız ama bu paranoya yapmak ve bunu eşinize söylemeniz size bir şey kazandırdı mı? “Abartıyorsun” dedi…


Siz kendinizle ilgili konuşmalısınız, eksik hissettiklerinizi ona anlatmalısınız. Onu suçlamadan; ilgisini özlediğinizden, konuşmaya ihtiyacınız olduğundan kendisine bahsedin. Bunları konuşurken de dokunun; yüzüne, saçlarına… Sevginizi hissetsin varsa bir yanlışı suçluluk hissetsin. Eş olduğunu, sorumlulukları olduğunu hatırlasın. Kendiyle yaşadığı dünyasından çıkıp sizleri görebilsin. Bir kadının varlığını sorgularsanız eşiniz “Var evet, seni aldatıyorum” demeyecek. Onun için böyle sadece size özel bir konuşma yapmış olmanız onu düşündürecek.


Bir kadın varsa ne yaparsınız? Hiçbir şey yapamazsınız çünkü öyle bir kadının varlığını hiçbir erkek kabul etmez, siz şüphelerinizle kalakalırsınız. Size düşen bariz bir şekilde ortaya çıkana kadar eşinizle yüz göz olmamak olmalı. Aksi durumda yüzsüzce davranabiliyorlar. Yaşamınızın odak noktası yaptığınız eşinizi artık o odak noktasından çıkarın, kendiniz için çabalayın. Nelerle mutlu oluyorsanız onlarla ilgilenin, burada eşi olmayın demiyorum yine eşinizle ilgili olun o kadar, fazlası değil. Peşinde dolaşmayı bırakın, onu odak noktanızdan çıkarın. Başka şeylerle meşgul olup kendinizi iyileştirdikçe güçleneceksiniz ya da onunla didişip duracaksınız. Seçiminizi siz yapacaksınız. Bu didişmede size hiçbir şey kazandırmayacak, sizinle didişse de biri varsa hayatında onunla görüşmeye devam edecek ama siz kendi hayatınıza odaklandıkça onun avucunda olmayacaksınız. Sizi seviyorsa dikkat etmek zorunda kalacak. Kaybetme korkusunu taşıyacak. Bana göre erkeklerle baş edilmez sevgili kızım; kendinizi bitirirsiniz, ahlakları müsaitse her türlü entrikayı uygulama potansiyelleri var. Siz kendinizi değerli kılmaya özenmeye çocuğunuzla ilgilenmeye çalışın. Siz güçlü durmayı başarırsanız ne size ne de kızınıza bir şey olmayacaktır. Ağlayıp sızlayan bir anne mi kızınıza iyi bir anne olur? Üzüldüğü sorunlar olsa da hayatını güzelleştirmeyi başarabilen bir annemi iyi bir anne olur? İşte konu sadece budur. Yazımın sonunda Can Yücel’in dediği gibi “Yol güzelse yürüyor, müzik güzelse dinliyor, kitap güzelse okuyorum. Muhabbet sararsa konuşuyor, ortam güzelse oturuyorum. Ne dosta, ne düşmana küsüm. Minimalist yanıma sarılıp kimselere çarpmadan, köşeden köşeden yürüyorum.” Siz de hayatınızda bunu yapmaya çalışın derim. Herkes ne ekiyorsa onu biçecektir güzel kızım; siz hayatınıza sizi mutlu edecek şeyler ekin ki ektikleriniz sizde çiçekler açsın.


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.