Ben mutluyum çocuklarım mutsuz

Merhaba Yeşim Hanım; sizi çok beğenerek, severek okuyorum. İyi, güzel, mutlu günler diliyerek başlıyorum yazmaya. Ben 20 yıl kayınvalidemle yaşadım. Evimizde yatak odamızın kapısını gece uyurken dahi kapatmazdık, eşim annesinin yalnız korkacağını düşünürdü. (Sadece özel işimiz varken kapatırdık). Her şeye uyum sağladım. İstemem, yapmam, banane demedim. Eşim küçük yaşta babasını kaybetmiş, yanlış alışkanlıklara yönelmiş sonra toparlanıp kendi işini kurmuş bir defa iflas etti. İlk çocuğuma hamileydim, çok zor günler yaşadık. Eşim işinde çok yükselmişti iflas edince çok darbe yedi ailesinden. Eski şakşakçıları yuhalamak için hazırda bekliyordu. 3 çocuğumuz var. Aşiret fikirli aile yapısı olan ama dışardan bakılınca çok elit, zengin görünen lüks ve gösteriş meraklısı bir çevremiz var. Hani dışı eli içi beni yakar misali… Anlatsam roman olur… Bir örnek vereyim 2000’li yıllarda evlendim, evime temizliğe gelen kadın şaşırdı evimdeki kaynanamın attırmadığı saçma sapan döküntü eşyalara ve bebek bezini elde yıkıyor oluşuma… Ben kendi paramla alıyorum bebeklerimin bezini demişti. Benim için gerekçe ise büyük eltilerim kullanmış ben hazır bez kullanırsam onlara ayıp olurmuş. Kayınvalidem dışarı asma bezleri komşular bizi ayıplar hazır bez almıyoruz diye derdi. Çok travmatik, saçma hurafelerle dolu olaylar, durumlar yaşadım ama eşimi hiç incitmedim. O beni ilk zamanlar çok çok incitti, sert, katı, merhametsiz davrandı uzun zaman (sevgi emektir ya) sonra anladı. Kıymetimi biliyor şimdi, çok iyi davranıyor bana. Yalnız imtihanlar yine bitmiyor. Eşim çok korumacı, aşırı kıskanç biri ben onu olduğu gibi kabullendim. Böyle bir ailesi olduğu için laf söz olmasın vs... saçma korkuları var ama çocuklarım kabullenmiyor. Üç çocuğumun da tek hayali bu evden gitmek. İlk çocuğum 22, ikinci 21, üçüncü 14 yaşında. Büyükler. Bana hak veriyor, “Sen babamı yola getirdin ne güzel mutlusun” diyorlar biz de gideceğiz bir gün kendi hayatımızı kuracağız diyorlar ama küçük kızım boşanmamı istiyor. “Bu adamın sana tek sunduğu maddiyat ve cinsellik” falan diyor kalbimi kırıryor. Annemle babam her gün kavga ederdi ben de ağlardım ölmek için dua ederdim onlar kavga ederken… Hiç kavga etmem ben, eşim bağırır ben susarım. Siniri 2 dakikada geçiyor, pişman oluyor. Yeni evliyken 1 ay küstüğü olurdu… Çok uzun yazdım ama çok üzülüyorum sizinle paylaşmak istedim o kadar emek verdim bu evliliğe şimdi de ben mutluyum çocuklarım mutsuz ne yapayım? Yeşim Hanım yanlış mı yaptım? Eşimi dertli bir insan olarak gördüm, isteyerek yapmıyordu. Elinde olmadan öfkeleniyordu ve birbirimizi çok seviyoruz. Küçük kızımı nasıl mutlu edeceğimi bilmiyorum. Onun derdi gezip tozmak istemesi… Eşim gezmeyi sevmiyor, sosyalliği sevmiyor çok darbe yediği için güvenmiyor kimseye. Bunlar tedavi ile belki geçer ama eşim doğru yaptığına o kadar emin ki asla ikna olmuyor. Çevremdeki insanlar, akrabalarım da beni eleştiriyor tatlı hayatı zorlaştırıyorsunuz diyorlar şimdiki gençler için en önemli şey kafelere restoranlara gitmekmiş… Sağlıklı, yemeklerin en güzellerini evde yapıyorum canımız ne istese alıp evde yapabiliyoruz çok şükür. Ben de bu zor dünyada yaşadığım kolaylıklara, güzelliklere şükrediyorum yaşayamadıklarıma üzülsem elime ne geçecek? Tavsiyelerinizi beklerim kim bilir size ne çok sorun yazılıyordur benimkini de okuduysanız teşekkür ederim. Çok mutlu, çok güzel sağlıklı günler dilerim…


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar; aynı ülkede yaşasak da başka başka bölgelerin ve kendi ailelerimizin birer yansımalarıyız. Size de sevgiler, selamlar olsun sevgili kızım… Siz bir aşiret gelinisiniz dolayısyla o kültürü ailece yaşamaya, yaşatmaya çalışıyorsunuz. Aşiret deyince aklıma katı kurallar, töre geliyor sanırım biraz sinema filmleriyle, dizilerle ve okuduğumuz haberlerle alakalı… Aşiretle ilgili zihinlerimizde olumsuz bir algı var. Gerçi birçok şeyin evrildiği günümüzde artık o olumsuzluklardan aşiretlerde yeni nesil eğitimli gençlerle bir nebze olsun arınmış olmalılar. Çünkü çağa tamamen değilse de bir parça uyum sağlamak gerekiyor. Yoksa yaşam zorlaşır ve yaşamdan ayrışılır. Sanıırım sizin ailede sorun burada. Yaşamdan bazı bakımlardan ayrışarak yaşıyorsunuz… Bu durum siz hayattan umduğunuzu büyük ölçüde bulduğunuzu düşünüyorsanız sorun teşkil etmeyebilir ama gençler hayata sizin gibi bakmak zorunda değil, onlara bir parça yaşam hakkı tanımak, onları anlamak gerekli…


“Yetinmeyi bilir misin

Sana verdiği kadarıyla hayatın

Hoş bilsen de bilmesen de

Yara bere içinde bu yollardan geçeceksin”


Sezen Aksu “Yetinmeyi bilir misin?” demiş; siz birçok konuda yetinmiş ve şükretmeyi bilebilmiş bir kadınsınız. İllaki yaralar aldınız o yaralarınızın üzerini eşinize olan sevginizi, ümitlerinizi merhem olarak sürdünüz. Bir kadın olarak sizin bu kadar özveriyle kayınvalidenize, eşinize karşı sabırla yaklaşmanız bu sabrın mükafatlarını yaşamınızda görüyor olmanızdan mutlu olduğumu ifade etmeliyim. Herkesin başarabileceği bir durum değil. Susmak ve sabır göstermek artık insanların kendilerini hiçe saymaları olarak görüldüğünden günümüzde pek revaçta değil. Üstteki satırlarda ifade ettiğim gibi çağın getirisi bu. Öncelik ben duygusu… Çağa her konuda ayak uydurmak gerekmiyor; kendi duygu ve düşüncelerimizi tamamen çağa göre değiştiremeyiz, doğru bulduklarımızı muhafaza ederiz. Kıyafetlerimiz, teknelojik aletler, eşyalar değişebilir de bazı şeyler öyle çağa göre değil de insanlığın iyiliği, güzelliği adına değişmeli. Bu yüzden de yazılarımda defaten evlilikler için elinizden geleni yapın demişimdir. Elinizden geleni yapınca bazen insan değişebilir de… Bakın siz bir ay sizinle konuşmayan, küs durabilen bir adama karşı öfke, kızgınlık duymak, ondan uzaklaşmak yerine eşinizi iyliğiniz ve sevginizle yola getirmişsiniz. Kişilerin her insanda yarattığı duygu farklıdır sevgili okurlar… Nasıl görüleceğimiz biraz koşullara, ihtiyaçlara ve size kimin baktığına göre değişir.


Yazmış olduklarınız bu sözü doğruluyor, siz kocanızı çok sevip ona anlayışla yaklaşıp şartlarınıza şükrederken çocuklarınız onu anlamakta zorlanıyor, yaşam tarzınızı kabullenemiyor. Haliyle yarım yamalak bir mutluluğu yaşıyorsunuz, huzursuzsunuz. İnsanın mutsuzluğu düşünceleriyle yaşamının uyum içinde olmamasından kaynaklı gerçekleşir. Çocuklarınız arzu ettikleri bir hayatı yaşayamadıklarından mutsuzlar. Gerçekleşmesinde hiçbir sakınca olmayan bir isteğin gerçekleşemiyor olması insanı strese sokar. “Neden?” diye sorar. “Neden herkesin rahatça yaptığı bir şeyi ben yapamıyorum?” Nedeni ne? Babanın böyle istemesi. Bu yeterli bir cevap değil ve çok saçma. Hangi yüzyıldayız? İnsanlar birçok konuda çığır açarken yemek yemek, kafeye gitmek konusunda sorun yaşamamalı. Bu kadar basit bir şeyin bile sorun haline geldiği ailede bu durum nereye varır? Kızgınlık, öfke, yalan konuşma, kaçıp kurtulma arzusuyla yapılacak yanlış evliliklere varır. Bunu öngöremiyor musunuz? Öngörebilmelisiniz. Siz yalnız eş değilsiniz annesiniz de… O yüzden de çocuklarınız konusunda hassas olmalısınız. Eşinizin baskılarının sadece bu kafeyle sınırlı olduğunu sanmıyorum, başka baskıları oluyor olmalı… Evet, evde kurallar olmalı ama baskı boyutunda değil. Güvensizlik duyması, darbeler almış olması sizleri bir fanusun içine kapatmasını gerektirmez. Hayatta hep iyi insanların olmadığını biliyoruz. Buna göre de çevremizde güven duyduğumuz insanlarla bir yaşam oluşturuyoruz. Bu da bir çözüm değil midir? Eşiniz çocukları bu şekilde kötülükten koruyamaz. Ailesiyle daha çok vakit geçirip hayatı paylaşarak, onları onaylaması gereken konularda onaylayarak sevgi, saygı, güven duygusunu oluşturur ve çocuklarını yalnışlardan koruyabilir. Oluşturulan bu sevgi, saygı, değer bağı doğru yanlışın zaten özde biliniyor olmasıyla “Ailem üzülür” düşüncesiyle onları yanlışlardan daha kolay korur. Bu nedenle de eşinize her konuda “he he” ya da “Her şeyi en doğru sen bilirsin” deme lüksünüz yok. Yanlışında da “Dur burda yanlışsın canım” diyebilmelisiniz. Yine kavga etmeyin ama haklarınız için mücadele edin. Her şey her zaman sadece sabırla düzelmez bazen de mücadele etmek gerekir. Siz evinizdeki çok şey için şükredebilirsiniz ama çocuklarınız henüz çok gençler, farklı bir jenerasyon… Şükretmeyi az çok biliyorlarsada bu konu da bir şükürleri olmasını bekleyemezsiniz çünkü imkan var, izin yok. Size de saçma gelmiyor mu? Ben de dışarda yemek yemeyi seven biri değilimdir ama arada bir dışarda yemek yemek gerçekten ihtiyaçtır. Ben de çocuklarıma dışardan mümkün olduğunca yemek yedirmemeye çalıştım. Pastaneden pastalar almadım yeri geldi fırın gibi evde onları mutlu etmek için pastalar yaptım, börekler açtım ama dışarda dönerler, lahmacunlar buram buram kokarken onları ne kadar mahrum edebiliriz? Hem insanın canı çeker hem de bazen böyle bir aktivite insana kendini mutlu, değerli hissettirir. Mesela sizin canınız hiç mi bir gün dışarda yemek yemek istemiyor? Bir gün benim de önüme tabak konsun, hazır yemek yiyeyim şöyle bir keyifleneyim diye aklınızdan geçirmiyor musunuz? Bu bazen bir ödüldür. Kişinin kendinin veya sevdiklerinin onu düşünerek verdiği bir ödül. Bizlerin ihtiyacı olduğu gibi gençlerin de sosyalleşmek için böyle arada kendilerine verecekleri ödülleri olmalı.


Kızınızın size söylemiş olduğu “Babamdan boşan” sözüne gelirsem… Hayattan haberi olmayan ergen bir çocuğun sözleriyle yaşam dizayn edilmez. Ne yaşadı neyi bilip önerebilir? Henüz 14 yaşında… Kızınız sizin eşinizden boşanmanızla istediği özgür yaşama kavuşacak, sizin ne olacağınız nasıl bir yaşam sürdüreceğiniz onun umurunda değildir. Çocuklar bazen böyle bencil olabiliyorlar. Bu durum sizin ailece birlik, bütünlük sağlayamamış olmanızdan kaynaklıdır. Kızınızın boşan demesine takılmayın. Sizin takılmanız gereken konu eşinizin aileyi bu kadar sık boğaz edecek kadar sıkı tutumu olmalı. Ben de bu zor dünyada yaşadığım kolaylıklara güzelliklere şükrediyorum, “Yaşayamadıklarıma üzülsem elime ne geçecek?” sözünüze bazı değiştirilebilecek sorunlar için de mücadele edilmelidir diye yanıt vereceğim. Size eşinize karşı savaş açın demiyorum, olanı biteni tatlı tatlı anlatarak durumun önemini ona hissettirerek sorunları aşmaya bir yerden daha da fazla geç kalmadan başlayın diyorum. Bu şekilde yaşanan ilişkilerle çocuklarınızı kaybedersiniz, çocuklar çocuklukta yaşananları kolay kolay affetmezler bunu bilin istiyorum. Size hala çok iş düşüyor. Hala sabır anlayış ve mücadele gerekiyor. Bu sefer çocuklarınız için… Güzel günleri ailece yaşayabilmenizi yürekten diliyorum sevgili kızım…


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çocukların fikirlerinecok fazla takilmayin derim. Çocuklar ne yaparsaniz yapin travma bahanesi bir sey bulacak.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.