Karım sürekli seyahat ediyor
Yeşim Hanım merhaba, ne yaparsam yapayım onu bu sevdadan vazgeçiremiyorum. Eskiden arada bir giderdi o “çember” dediği yerlere, artık oralardan gelmek bilmiyor. Önce Hollanda sonra Ukrayna derken şu an nerede olduğunu bile bilmiyorum. Bazen günlerce haber alamıyorum, bana sadece "Bekle" diyor. Konuşamadığımız günleri kendince borç gün olarak sayıyormuş, buna da inanmıyorum. Ne yaparsam yapayım onu evimde, evinde tutamıyorum. Sizce ne yapmalıyım, bazen doğrusu vazgeçmek midir? İlk mesajda yazdıklarıma ek, 29 yaşında 3 yıldır evliyim. Karım sürekli seyahat ediyor fakat beni yanında istemiyor. Ben bu durumdan çok rahatsızım ama ondan vazgeçemiyorum, çok kararsızım.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar; bir söz bir insanı kalbinden vurur mu? Vurur tabii… Sizin de etkisinde kaldığınız sözler vardır. Benim etkisinde kaldığım söz Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın Selvi Boylum Al Yazmalım filmindeki söz… Türkan sultan son sahnede “Sevgi neydi?” diye soruyor kendine ve sonra da ekliyor; “Sevgi emekti” diyor. İşte benim çok etkisinde kaldığım sahne ve söz…
Şimdi ben siz genç okuruma sormak istiyorum yavrum; Sevgi neydi? Sevgi emektir. Sevmek içi dopdolu bir duygu ve eylem sinsilesidir. Eğer içini dolduramıyorsanız sevdim diyemezsiniz. Birini seviyorsanız emek vermek, sabır etmek, tahammül etmek zorundasınız. Tabii ki emekler karşılıklı olmalıdır ama bazen yük bir kişinin omuzlarına kalabiliyorsa da herkes kendinden sorumludur diyebiliriz. Siz kendinize düşen kısmı; emek, sabır kısmını ihtiva etmezseniz yüreğinize kocaman bir keşke otururverir. Kolay kolay da kalkmak bilmez. Bu acıtan “keşke”yi boşanma sonrası kucağınızda pışpışlamak istemiyorsanız, hayatınızda birçok şey eksik kaldığından sizi üzüyor olsa da hayalleriniz yıkılsa da sabretmek, biraz daha zaman tanımak zorundasınız. Sonra baktınız bir şeyler hala yolunda gitmemeye, sizi mutsuz, umutsuz etmeye devam ediyor o zaman bir karara varma hakkını kendinizde bulabilirsiniz. “Elimden geleni yaptım” diyebilmenin özgürlüğü, hafifliğini yaşayarak bu kararı vermiş olduğunuzdan canınız o zaman acımaz. Bu çok büyük bir şeydir. Siz bu çemberin hayatınıza girmesinden sonraki tutumunzda kendinize elinizden geleni yaptığınızı söyleyebilir misiniz? Onun o çembere neden bu kadar katıldığını, orda ne bulduğunu ya da ne aradığını onunla ince ince konuşabildiniz mi? Neden sizin yanınızda değilde orada olmaktan mutluluk duyarak bu çemberlerde geziyor? Bunların cevabı hep eşinizde.
Çemberi kuran yöneticileri, ustaları diyeyim şöyle açıklıyor çemberi: Çember bir araya gelip, kalpten birbirimize bakma ve paylaşma alanı… Bir kere ben de gittim, bakayım nasıl bir şey diye… Bana biraz ağır geldi, ekstra hayatıma katacağım yük olarak gördüm. Herkesin hayattan bekledikleri anlamlandırması farklı tabii… Ben şöyle düşündüm: Hayatıma bu toplantılara katılarak ekstra sorun katmak istemem. Bakın ben “sorun” diyorum insanlar bu çemberlere ruhlarındaki düğümleri sorunları çözmeye beraberce paylaşmaya gidiyor. Dedim ya herkesin anlamlandırması, anlam yüklemesi, beklentisi ayrıdır. Kimseyi kınayamayız, saygı duyarız.
Eşiniz bu çember toplantılarının demek ki kendisine bir şeyler kattığını düşünüyor, büyük bir haz alıyor ki ülkeler arası bu çemberler için yollara düşebiliyor, size telefon bile açmak düşüncesinden uzaklaşabiliyor. Sizi habersiz bırakabiliyor. Bu durumları anlayabilmek için aynı bakış açısında, aynı hayat beklentileri içinde olmak gerekiyor bu da ayrı bir gerçek. Siz yeni evli sayılırsınız, daha ileri senelerde olsanız bu tarz ayrılıklar sizlere bir araya geldiğinizde daha mutlu anların paylaşımını yaşatabilirdi. Yine de siz de bu yeni dönemin geçici bir dönem olması umuduyla kendi hobilerinize zaman ayırarak zamanınızı değerlendirebilirmenizi önerebilirim. Eşiniz aslında bana yazdığğınız kısacık mailinizde “Beni bekle sana borcumu ödeyeceğim” demiş… Yani sizi seviyor. Sizden vazgeçmiş değil. Bu söz size ne ifade eder bilemiyorum. Belki eksik, yetersiz gelebilir ama aslında ümitli bir cümle. O yüzden size sadece eşinize, evliliğinize biraz daha zaman tanımanızı öneririm… Kolay olmayacak olsa da… Sevgi neydi yavrum? Emekti, sabırdı, birbirinden kolay vazgeçememekti. Her yaşanan ana hakkı neyse onu vermeli… Bugününüzün hakkı tahammül etmek. Sonrasında ne yapacağınızı da o zaman getirileri ya da götürleriyle yine zaman size hissettirecektir. Her şeyin sizin için en güzel şekilde gelişmesi dileğimdir.
Sevgili okurlarıma ve sevgili HTHayat ekibine keyifli, huzur içinde bir bayram diliyorum…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR