Ne onunla ne onsuz...
Merhaba Yeşim Hanım,
Eşim ile sorunlarımız var ve bir türlü çözemiyoruz. Severek nişanlandık. Defalarca nişan atmak istedim ama ailem izin vermedi. Evlendim, çok boşanmak istiyorum ama yine ailem izin vermiyor. Başkaları ne der diyorlar. Ben zaten artık aileme karşı yabancı oldum sanki ben o evde büyümemişim gibi rahat edemiyorum orada. Gelelim eşime; beni çok yıpratıyor, bana hakaretler ediyor ama bazen de çok düşünceli davranıyor. Mart ayında bir kıza yazmış bedenen bir aldatma var mı bilmiyorum ama kız eşimi hatırlamamış. O günden sonra eşim bir daha kıza yazmamış başka da bir açığını görmedim. Durumu ailesine anlattım, dövdüler kızdılar ama o utanacağı yerde artık ben toplum içine çıkamıyorum dedi. Eşimi sevdiğimi düşünmüyorum sürekli onunla kavga etmek istiyorum. Beni anlamasını istiyorum ama her seferinde bana kapıyı gösteriyor, küfürler ediyor ama beş dakika sonra sanki bunları söyleyen o değil. Ne yapsa bana samimi gelmiyor, kendimi ona yakın hissetmiyorum ama onsuz da yatamıyorum. Benim en nefret ettiğim insan tipi eşim. Boşanmak istiyorum ama gerek ailemden dolayı gerek çocuğumuz olduğu için boşanamıyorum. Boşandıktan sonra onsuz yapamayacağımı da biliyorum. Ne onunla ne onsuz o hesap. Sadece tek istediğim bana yakın olması. Ben niye ona uzağım bu kadar sevdiğim halde niye yakın olamıyorum bilmiyorum. Normalde eskiden sevgimi çok gösteren bir insandım ama galiba beni o kadar kırdı ki şiddet bile uyguladığı oldu. Bizden olmuyor. Bazen dışarda azıcık bir ilgi görsem kayacağım sanki. Ne yapmalıyım? Geçenlerde iyi olduk ama 3 gün iyi olsa 4. gün yine bağırtı, kavga.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar,
Bir şiirimde hüzüne seslenmişim.
Git az öteye git
Benden daha güzel kadınlara git
Aldat beni başka kadınlarla
Kıskanırsam ne olayım?
demişim. Gitmiş mi hüzün benden? Kolay olmadı ama gitti. Gidiyor o hüzün yavrum. Bir çırpıda olmuyor. İnsan bir takım evrelerden geçiyor sonunda öyle bir noktaya geliyor ki işte o nokta dönüşüm, değişim noktası. Farkında olmadan değişiyorsunuz yavaş yavaş. Siz hayata karşı güçlendikçe tutunacak bir aklınız, cesaretiniz ve öngörünüz olunca, olmazsa olmaz aileniz sizin yanınızda arkanızdaysa hüzün de kaygılar da sizden çok ötelere tıpış tıpış gitmek zorunda kalıyor. Ne zaman? Siz dayanamayacak noktaya geldiğiniz, artık yeter diyebildiğinizde. Yeter kelimesi kolay söylenmez bir adımın sesidir. Tabii bazen boş boş yeterler havada uçuşur. O zaman yeterler anlamsızlaşır. Onun için yeterin alt yapısı olması lazım yoksa yeterinizi yettiremezsiniz. Kendinizi çeşitli şekillerde güçlendirdikçe yeteri yeter hale getirirsiniz. Bu güç nereden geliyor? Öncelikle akıldan, öngörüden, cesaretten, ekonomik bağımsızlıktan. Ekonomik bağımsızlığınız özgürlüktür. Neden bu kadar boşanma oluyor sanıyorsunuz? Kadının ayaklarının üzerinde durmasından, güç kendinde olduğundan. Böyle bir özgürlüğünüz yoksa aileniz gücünüz olabiliyor ama evlenmiş yuvası olan bir kadın- adam evine sığmakta zorlanabiliyor. Yine de aile büyük kuvvettir, bu kuvveti arkanıza alabilmeniz karalılığınızla doğru orantılıdır ama aile sizin yaşadıklarınızı anlayamayıp elalemin ne diyeceği kaygısıyla yaşıyorsa siz o düşünceyle önemsizleşirken ailenizin yanında mutlu olamayacağınızı gördüğünüzden içinizden gitmek gelse de o gidişe cesaret edemeyebiliyorsunuz. Bunu gördükçe mutsuz olduğunuz halde eşinize sığınırsınız. Bir çeşit bağımlı haline gelirsiniz. Sevip sevmediğinizi bile çözemeyecek hale gelirsiniz, tıpkı sizin gibi yavrum. Çünkü karşınızda tutarlı bir adam yok. Bir seviyor beş sövüyorken sorunları çözmek yerine sizi evden kovarken yine de onsuz yatamayacağınızı düşünebiliyorsunuz. Aslında durumunuz hiç de öyle değildir. Sizinki sığınmak başka bir şey değil. Size ümit vermeyen birini sevdiğinizi sanıyorsunuz, sevmiyorum da yazmışsınız. Yazdıklarınızda çelişiyorsunuz, öylesine karışmışsınız. Bu durumu yaşayan, kovulan, hakaretler edilen, şiddete uğrayan birine git kızım diyebilmeyi çok isterdim ama arkanızda duran bir aileniz yok. Hayatınız alt üst olur, tek başınıza bu adımı atamazsınız. Bir başka erkeğe gönlünüzün kayabileceğinizi hissetmek noktasına gelmiş bir kadın haline gelmişsiniz. Sakın yavrum. O yalnızlık, ilgisizlik duygusunun tuzağına sakın düşmeyin. Bu evlilikten başka bir erkeğe tutunarak çıkmak çok yanlış bir adım olur. Kendinizi kontrol etmeye devam etmenizi öneririm. Sakın güzel sözlere kanmayın, o sözler ezberlenmiş, çokça kadına tuzak kurmak için söyleniyor. O yüzden kendinize mukayyet olun. Sosyal medya tuzaklarına düşmeyin. Çoğu avcı, onlara av olmayın. Bu evlilikten kendi gücünüzle doğru adımlarınızla çıkın ki aileniz yanınızda olabilsin. Size eşinizi değiştirebileceğiniz önerilerde bulunmayı çok isterdim ama kimseyi siz değiştiremezsiniz. Hayat, yaşananlar insanı değiştirebilir ancak o da hatalarını görürse değişir. Söylemeyle değişseydi eşiniz şimdiye kadar sizin ona söyleyerek uyardıklarınızla değişirdi. Kadını çaresiz görmesi bazı erkeklere kötü davranma cesareti veriyor. Erkeklerin en büyük hatası kadının gidemeyeceğini sanmasından. Bu da günümüzde büyük yanılgıya düşerek hatalarında takılı kalmaya devam etmelerine neden oluyor.
Size tavsiyem ailenizle anlaşarak anne, eşimin bir gözünü korkutmak istiyorum bir süreliğine yanınıza geleceğim diyerek bir ön adım atmanız ama niyetiniz korkutmak, ona hatalarını göstermek. Onun için de bunu ciddiyetle yapmalı ve hatalarını görebilmesi için hemen ilk güzel davranışlarını, sözlerini duydukça gevşemeyin. Bu atacağınız adım onu evliliğinizle ilgili bilinçlendirmezse zaten hiçbir şey değiştirmez. Diğer dikkatimi çeken bir hususu dile getirmeden geçemeyeceğim. Bir kadına mesaj yazmasını ailesine anlatmanız bu nedenle eşinizin ailesi tarafından dövülerek cezasının verilmesi çok yanlış bir hareket. Olacak iş mi koca adamın dövülmesi? Konuşmak diye uygarca bir yol var diye biliyorum. Yazımın sonuna gelirken size bu satırlara gelene dek anlattığım şey kadının gücünün ekonomik özgürlüğüyle olacağı. Bunun için de kendinizi gelişime açık tutmalısınız. Hiçbir şey için geç değildir. Aileniz ayrılmanız için destek olamıyorsa çocuğunuza bakabilir, siz çalışma hayatına adım atarak kendinizi güçlendirebilme yolunda ilk adımınızı atmış olursunuz. Hayat attığınız adımlarla gelişir ya da çaresizliğe takılı, yaşanamaz halde çekilmeye devam edilir. Yani insanın umudu önce daima kendisidir. Buna varsa ailesinin, eşinin ona kattığı güzel, güçlü duygular eşlik eder. Sizde ikisi de yok. Kendinize güvenecek, kendinizi geliştirerek hayatınızı yapılandırmaya başlayacak ve hayatın sizi getirdiği noktada gerekirse boşanmak için adım atmak istediğinizde ailenizin de yanınızda olacağınızı göreceksinizdir. Dileğim eşiniz ve çocuğunuzla arzu ettiğiniz evliliği yaşayabilmeniz ama olamıyorsa da hiçbir boşanma dünyanın sonunu getirmemiştir yavrum. Hakkınızda her şeyin güzel şekilde gelişmesi dileğiyle.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR