İzin vermiyordu gitmeme...
Merhaba Yeşim Hanım,
22 yaşında ikinci üniversitesini okuyan biriyim. 2 yıldır devam eden bir ilişkim vardı. Herkesten çok farklı, birbirimize o kadar bağlıyız. Sevgilim beni hep alttan aldı, hep fedakarlık yaptı, gururluydu. Ben de asi ve fevri biriyim. Sevgilim içine att, attı sonunda patladı. Aslında hep ben ayrılalım diyen taraftım, en küçük konularda bile gereksiz ilişkiyi bitirme düşüncesine girerdim; engellerdim, konuşmazdım. Hep beni geri döndüren, özür dileyen oydu, izin vermiyordu gitmeme. Ama hep onun hataları oldu. Kaç defa bana yalan söyledi, bir şeyleri sakladı sonra da ortaya çıktı. Ben ona karşı hep dürüst oldum. Bir durum olduğunda ilk ona haber verdim, o da kendi hataları olduğu için bu kadar üstüme düşüyordu.
1 Ekim günüydü sudan sebep bir konudan engelledim yine onu, birkaç gün sonra birinden ulaşıp ona dönmemi istedi, geçmişti kızgınlığım döndüm. Sandım ki yine her şey eskisi gibi olacak ama olmadı. Çok farklı biriymiş gibi konuştu benimle, şartlar koydu kabul edemedim çünkü o öyle biri değildi. Şart dediğim, bana karışma üzerime gelme, artık birbirimizden izin alma haber etme durumu olmasın. Çok temkinli davrandı biraz öyle geçirdik. Sabrederim sandım ama bu sürede asla sevgi dolu muhabbeti yoktu bana. 'Öyle konuşursa yine eski gibi davranırmışım' öyle dedi ama söz verdim bir daha gitmeyeceğim diye inanmıyordu. Duvar nasılsa öyle konuşuyordu benimle, sormuyordu bir şey, en azından hiç konuşmasak daha iyi oluruz diye düşündüm. O gün fotoğraf paylaştı, bana iyi geceler yazmasını çok bekledim yazmadı. Sabah oldu günaydın bekledim gelmedi. Uzaklaşacaktım ondan her zaman yaptığım gibi gidecektim ve gittim profili kapattım. Instagram'dan takipleşmeyi bıraktım. Öyle sessiz hiçbir şey demeden gittim. Birkaç mesaj yazdı cevap vermeyince o da bıraktı. 2 ay sonra mesaj yazdım 'ara beni konuşalım' diye aradı, hesap sordu ama bu sürede ben geri dönerdim ona uzun zaman geçmeden. Onun bir hatasını öğrendim ve çok kızdım, haberim yoktu bundan onu söyledim. Ona sen böyle yapmışsın diye. Gelip bana sorsaydın söylerdim dedi, haklıydı o an düşünemedim. Sonra ben biraz daha mesaj attım, konuşmaya çalıştım, cevap vermedi bana, bitirmek istediğini söyledi. Kabul etmedim. Arkadaşına yazdım sonra eskisi gibi bir muhabbet olmayacağını söyledi bana, ümit bağlama dedi. Başka bir derdinin olduğunu söyledi o da kaldıramıyormuş artık. Derdinin ne olduğunu sordum söylemedi bana. Her şeyi sildim, mesajları, fotoğrafları dedi. Göster dedim, göstermedi. Ben de kızdım, sildim mesajlarını 2 yıl boyunca yazılanları ona attım bak sildim dedim. İstemiyorsan ben de artık zorlamayacağım dedi, kızdı, çok daha fazla kızdı. Avare oldum ne bitiriyor ne bitiremiyor, sordum niyetin tam ne bana onu söyle diye bitirmek dedi. Tamam dedim yolun açık olsun o da öyle dedi. 10 gün önce oldu bu son konuşma. Dün öğrendimki babasının beyninde tümör çıkmış, kötü huylu ameliyat olamıyor. Öyle evde ölümü bekliyormuş, meğer derdi babasının rahatsızlığıymış ondan bana ben ciddi bir adım atamam kimseyle, bana ümit bağlama senin öyle bir durumun varsa yoluna bak dedi.
Ben ne yapayım şimdi? Yazayım mı, yanında mı olayım yoksa hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam mı edeyim? Ama yazınca ters davranıyor bana ben o halini görmek istemiyorum, hala seviyorum, bitti diyince bitiremedim ben.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, bugün dışardan eve geliyorum, eve yaklaşırken bir apartmanın önünde boylu boyunca uzanmış bir tekir kedi gördüm. Sokakta hayvanları görünce onlarla konuşurum, laf atarım, severim. Ona da öyle yaklaşıp konuşmak sevmek istedim ama kedide bir gariplik vardı; gözleri açık, kolları uzanmış, gerilmiş gibi duruyor ağzının hizasında yerde bir akıntı olduğunu da fark edince ölmüş olduğunu anladım. O an birden aklım gitti nasıl üzüldüm. Niye öldü diye kızdım. Ölmemeliydi, yaşamalıydı. Etrafta tatlı halleriyle gezinmeliydiler. Kim bilir ne sebeple ölmüştü, hala da aklımdan atamadım, içimi acıtıyor. Yaşam sokak hayvanları için işte bu kadar kısa, böyle olmamalı. İlk kez gördüğüm o kediye hiç kıyamadım sonra kedim Kont aklıma geldi. Ona bir şey olursa diye içime bir korku düştü. İçime düşen o ateşle eve girdim, o da geldiğimi anlayınca miyavlayarak antreye geldi. Pek sevilmeyi sevmez kendisi, kucağıma aldım, hemen öptüm öptüm. O benim can yoldaşım, her şeyim, en küçük çocuğum üstelik yaramaz da. Sevmek, kıymet vermek, sevdiğiniz sizi zorlasa da (seveyim diye elinizi tüylerine değdirdiğinizde bazen ısırıp kaçsa da) tahammül etmek onların dünyasında sevginin karşılığı belki de ısırmak. Varsın arada ısırsın varsın az sevdirsin onlara bir şey olmasın da. İnsan kendi sevgisinin tam karşılığını alamayabiliyor ama sevildiğini hissettiği müddetçe seven her fedakarlığa hazırdır diye düşünüyorum. İnsan sevgisinde de hayvan sevgisinde de bu böyle.
"Aşk ne zaman biter biliyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa" demişler. Sizin yüreğiniz hala acıyor yavrum. Bazen sevgiden ziyade toleranslar biter. Ondan hiç vazgeçemeyeceğinizi sandığınızdan kızdığınızda terbiye etmek için ayrıl-barış halindeki tutumlarınıza sabrı biter. Bu karmaşıklığın üzerine babasının rahatsızlığı da eklenince insanın kendiyle ilgili ümitleri de bitebilir. Böyle durumlarda geriye dönüp yaşananlara bakıp gözden geçirince bu kişiyle ilgili ümit duyabiliyorsanız eğer bu ilişkiye zaman tanımak gerekir çünkü zaman insana en iyi gelen ilaçlardan biridir. Dediğiniz gibi onun da hataları olmuştur sizin de hatalarınız olmuş. İlla ki hatalarınız olacak, çok gençsiniz. Yanlışlarınızı gördükçe doğruyu bulacaksınız, ilişkilerinizde, hayatınızda yol almayı öğreneceksiniz. Bunlar sizlere birer tecrübe, yaşam çoğunlukla yaşanarak öğreniliyor. İnsan hatalarından çıkardığı derslerle kendini eğitiyor. Bu eğitim de sanmayın ki sadece gençken sadece oluyor, yaşadıkça öğrene öğrene gelişerek yaşıyorsunuz.
Bu genç belki babasının kötü rahatsızlığının etkisi belki sizin zorlamalarınızla bu noktaya gelmiş olabilir ama içinde sıcacık bir şeyler kalmış olsa her şeye rağmen siz mesaj yazdığınızda size ters cevap vermezdi diye düşünüyorum. Canım balım demez ama ters de yapmazdı değil mi? Burada bir sıkıntı var sanki. Belki size karşı bir soğuma, başka birinden hoşlanma da söz konusu olabilir. Bunu nerden çıkarıyorum; bu kadar size değer veren, gidip gidip gelmelerinize rağmen kendisinden tavizler vermeye devam eden bir gencin size ters cevap vermelerinden çünkü seven ne olursa olsun kıyamaz, soğuk konuşabilir ama terslemeye kalkmaz. Babasıyla ilgili gerçeği öğrendiğinizden ona yazayım mı demişsiniz. Ona yazmazsanız keşke yazsaydım dememeniz için yazın derim, sizi tersleyerek cevap verse de yazın. Üzgün olduğunuzu, ihtiyaç duyduğunda yanında olacağınızı yazabilirsiniz ama sonra daha yazmayın. Beklemeye geçin. Tabii ki ömür boyu değil, her ilişkiye yakışan şekilde bekleyin. İnsan her ne yaşarsa yaşasın gençse hayata, kendine karşı ümitlidir öyle olmalıdır çünkü gençlik zaten ümit demektir. Size bana ümit bağlama kendi yoluna bak diyebilmesi de bu gencin ya kendisiyle ilgili ümitlerini kaybetmiş olduğunu ya da sizi gözden çıkarmış olduğunu göstermektedir. Bunlardan hangisi olduğunu ancak bu yaşamış olduğunuz ilişkinizin hatırına bekleyerek öğrenebilirsiniz. Bu noktada artık fevri kararlar vermeyi bırakmalı, uslu uslu beklemelisiniz. Size geri gelmezse şu an acı gelse de göreceksiniz ki dünyanın sonu olmayacak, yine seveceksiniz. 22 yaş ne kadar genç ve ümitle dolu yaş bir bilseniz, bu kadar acı çekmezsiniz...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR