Terk etme korkusu yaşatıyor

Merhaba, erkek arkadaşımla uzun süredir birlikteydik. Saygın, çevrelerinden sevilip sayılan insanlardan oluşan bir ailenin küçük kızlarıyım. 18 yaşında birini hayatıma almak istedim ve almadan önce anskiyetem başladı. Kalbim vurmuştu, ataklarım oluyordu. İlk kez birine güvenmek istedim, birini sevmek, o kişiyi seçmek. “Şimdiye kadar beklediğim insanı buldum” dedim. “O çok özel insanı ben buldum” dedim. Hayatıma girdi, başlarda her şey çok mükemmeldi. Çevremiz tarafından hep imrenilen, kıskanılan çifttik. Bağımız çok özel çok kuvvetliydi. Delice sevdik doyasıya sevdik. Fakat bu benim tecrübesizce çok sevişim ve güvenişim benim sonuma sebep olacak sanırım... Hayatım boyunca yazar olmak istedim. Hatta online yazdığım kitabım vardı, bir uygulamada üst sıralamaya girdi. O' na dair kitap yazıyorum, biliyor ve bir kere bile sormadı biliyor musunuz? “Bana da at” demedi... Okumak istemedi. Şiirler yazardım, sözler yazardım “Ben anlamam ki ya” yaptı. Çevremdekiler klasik erkek dedi ama biz sevgili olmadan önce düşüncelerimi, yazdığım yazıları ona attığımda çok değer verirdi. Çevremde tanıdığım en kaba erkek bile sevdiği kızın yazdıklarını okur. Hadi es geçiyorum bu o kadar önemli değil ama bir süre sonra benden çok fazla şey istemeye başladı ve kaybetme korkusuyla hayır diyemedim. Şimdi ise hep en ufak şeyde tehdit, kurmacalar, küfürler, hakaretler... Bir kere benim ailem kaldıramaz bunları. En son kendimi asmaya kalktığımda babama ulaştı. Babam geldi sevdiğim erkek de ağlayarak aramış babamı. Babam ne istersen yaparım dedi. Sevdiğim çocuk beni günü birlik yaşadığı şehire çağırmıştı, bu arada uzaktan mesafe ilişkisi bizimkisi her ay gelir bazen 2 haftada bir gelir ama bir ay gelmedi, gelmeyince beni çağırdı, bu yaz nişanımız olacaktı sözde. O da birikim yapıyor, ağır stresler yaşıyor biliyorum ama kurgular bir türlü bitmiyor, hakaretler bitmiyor, yapamıyorum diyip sürekli terk etme korkusu yaşatıyor. Dayanamıyorum artık, dayanamıyorum gücüm yok. Ne yapacağım bilmiyorum artık yaşama dair tek umudum yok. Ki o olmasaydı hayatımda çoktan ölmüştüm ben. Ben çok korkuyorum, onu hâlâ çok seviyorum. Aklım kabul edemiyor sevmeyen erkek davranışlarını kabul edemiyor. Bilmiyorum teyzem bile bana “Erkeğin üzerine gidersen küfür de eder sinirle, hakarette. Alttan almıyorsun, çok hassassın. Çocuk genç yaşta sizin için çalışıyor işle mi uğraşsın ailesiyle mi seninle mi?” diyor ama ben de buyum ve hak etmediğim şeyler yaşamak istemiyorum. Her şeye tamam dememi istiyor diyemiyorum, yapamıyorum, onu çok seviyorum.


Yeşim Tijen’in cevabı:

ZOR

Bir uçurumun kenarında duruyorum

Bir adım sonrası eğer istersem ölüm

Ölmek en kolayı

Zor olanı yaşamak

Bu gidiş bir bakıma yeniliş

Ölüme adım atabilecek miyim?

Yaşamak ölmekten zorken

Kolayı seçecek miyim?

Dışımızda yalan, dolan, ihanet

İçimiz kaldırmazken

Hayat bu senin dürüstlüğüne hiç acımaz

Getirir seni ara ara bir uçurumun kenarına

Ne işim var benim bu uçurumun kenarında?

Uysal ben hadi der gidelim

Bu hayatın içinden ölümle çıkalım

İşte orda bak ne güzel bekliyor

Eğer razıysan bir adım sonrası ölüm

Gözlerim uzakta

Çok mu yürekliyim ki uçurumun kenarında ,

Ölümün güzeli olur mu

Asi ben hemen çıkar içimden

Bir uğur böceği olur geçer gözümden

Küçük bir kız gibi uğur böceğinin renklerinden umutlanırım

Uçurumdan uzaklaşıp uğur böceğini ararım

O küçük kız benden yürekli

Ne hayatı sevmekten yorulur ne beni

Zor dostlarım zor

İnsan olanın yaşaması zor

Bir adım sonrası kurtuluşun olsa da

Daha kalmalı umut edecek yeni bir şeyler bulmalı

Ölüme yenilmek, hayallerinizden vazgeçmek

Ruhunuzda bir çocuk varsa vazgeçmek ZOR


Yeşim Tijen Hüzünlü Valizler kitabından


Merhaba sevgili kızım, hayatınızı nereye doğru götürüyorsunuz hiç farkında değilsiniz. Hep sevgilinize doğru bakmayın biraz da dönüp kendinize bakın istiyorum. Ne kadar gençsiniz... Kim bilir ner kadar da tatlı bir genç kızsınız? Hiç aynaya bakmıyor musunuz? Kendinize bir bakın aynada gördüğünüz kıza nasıl kıyacaksınız? Eğer aklımızdaki düşüncelere karşı strateji geliştirmezsek yani farklı şekillerde düşünmeyi başaramazsak o düşüncenin kurbanı oluruz. Siz hem düşüncelerinizin hem rahatsızlığınızın sonucusunuz. Oysa her şey değişebilir yavrum. İnsanın yaşadığı bunalımlarından kurtuluşu hayatına anlam katacak bir şeyler bulmakla mümkün olur. Eğer kişinin bir de taşımak zorunda olduğu rahatsızlığı, huzursuzluğu varsa bu anlam katmak o kişiye farz olur. Neden farz olur diyorum çünkü sürekli bir kaygı, endişe, huzursuzluk içinde yaşamakta olan birine yaşamın getireceği sıkıntılarda eklenince yükü daha da ağırlaşır. Üzerine üzerine gelmekte olan hayata ruhunu ayakta tutacak anlamlar katmak gereklidir. Bu inançlar olabilir, değerleriniz olabilir, hayalleriniz kendinize koyduğunuz hedefler olabilir bunu siz sevdiğiniz şeylerle istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. O zaman ölümü düşünse bile insan offf saçmalıyorum daha yaşayacak güzel günlerim olacak diyebilir. Evet bu söz çok doğru biliyor musunuz? İnsanın gençken bilemediği de bu, yarınların umut dolu olduğu. Asla umutsuzluğa düşmemelisiniz yavrum. Daha ne yaşadınız? Allahın izniyle yaşayacak çok güzel günleriniz olacak. Bundan emin olun. Hayat bu tabi hep gülük gülistanlık olamıyor, acılarınız da olacak. Mutluluk, acı, üzüntü, ayrılıklar, güzellikler hepsi hayatın içinde var ama sizi yaşananların içinden çıkaracak bir bağdır yaşamı anlamlandırmak. Sizse ölmekten bahsetmişsiniz, bir kere de kendinizi asmaya kalkmışsınız. İnsanın kendini asmaya kalkması, bunu buraya yazmak bile bana korkunç gelirken siz bunu yaşamışsınız. Belli ki yaşadıklarınızı kaldıramamışsınız. Bunlar ayrılık, ölüm, hastalık zor da gelse insan olmanın gereği bu hayatında olan her şeyi elinden geldiğince taşımaya çalışmak. Taşıyamıyorum deme lüksünüz yok. Zaten insan öğrenen ve kendini geliştiren bir canlı. Hep aynı kalmıyor. Yaşadıkça, öğrendikçe güç kazanıyor. Siz kendinize bu fırsatı bile vermek istemiyorsunuz. Bir verseniz bugünkünden çok farklı biri olacağınızı göreceksiniz. Çünkü elastikiyet kazanacaksınız duruma göre gevşemeyi, gerekirse acı çekip toparlanmayı bileceksiniz. Biri sizi eskisi kadar sevmiyor veya ayrılmakla tehdit ediyorsa evet insan çok üzülebilir. Acı çeker, çok da acı çekebilir bunlar normal. İnsanın hassasiyetine göre değişiklik gösteren duygular. Bir an ölmeyi de isteyebilir. Bazen insanın içinden acıyla aklından ölüm de geçebilir ama o bir anlık olur sonra hemen hayatınızdaki başka güzellikleri düşünürsünüz. O anda bu nasıl düşünce diyerek kendinize ölümü yakıştırmazsınız. Çünkü kimse insanın kendinden daha değerli değildir. Hangi çağdayız yavrum? Şimdi aşklar, sevgiler için ölünmüyor artık bir kez sevebilene bir sevgi hatta iki üç sevgi eşantiyon olarak veriliyor. Yani biri olmadı mı başka biriyle daha da mutlu olma şansınız var. Bu çağın böyle iyi bir tarafı var hakkını verelim hep kötü tarafı yok. Kimse için verem olmak, ölmek gerekmiyor o çok eskilerde kaldı.


Duygularınıza düşüncelerinizle güzel yön vermeyi öğrenin. İnsan ne düşünürse o olur. Güzel düşünürseniz güzel olursunuz. Ağaca çiçeğe bakıp vah vah demezsiniz değil mi? Ay ne güzel dersiniz, renkleri sizde güzel duygular uyandırır, yaprakları mevsimle sararmış solmuş bir ağaca bile güzel anlamlar yükleyebilirsiniz. Bu tamamen sizin düşüncenizle, bakışınızla ilgilidir. Buradan sizin sevgilinizle yaşadıklarınıza bakarsak ilk zamanlarınızdaki heyecanlarınız kalmamış olabilir. Bu ille sevgilinizin içinde sevginin bittiğini göstermez. Belki sorumluluklarının ve sizin onun üzerinde kurduğunuz baskının bir sonucu da olabilir. Çok sıkarak bunaltmış, uzaklaştırmışsınızdır. İnsan sevgilisinin kendini asmış olduğunu bilirse ona eskisi kadar sevgiyle, ilgiyle, saygıyla yaklaşmasını bekleyemezsiniz. Üzerine büyük bir yük, korku bırakmışsınız. Yani yavrum bu ilişkiyi bambaşka bir noktaya getirmişsiniz. Korkunun esiri olmak yerine sevginizi yaşamaya çalışsanız bu duruma gelmezdiniz. Bütün bunların bu noktaya gelmesinin nedeni çok sevmekten ziyade biraz da rahatsızlığınız olduğunu biliyorsunuz diye düşünüyorum. O zaman psikolojik olarak destek almaya devam edin. Sadece sevgilinizle ayrılmamak için değil, hayata tutunmayı öğrenmek için de bu yardımı sürekli kendinizi iyi hissedene kadar almanızı öneririm. Haaa sevgilinizle gerçekten ayrılabilirisiniz de bu hayatın sonu değil, olmamalı. Bunlara dayanabilmek için kendinizi değerli hissedeceğiniz meşgaleler edinmenizi salık veririm tabi bütün bunların olabilmesi için insanın bir beni olmalı. Sizin hiç beniniz yok mu yavrum? İnsanın üç beni varmış birinci ben gerçek beni, ikincisi hissettiği ben, üçüncüsü de olmak istediği ben. Bu üçü ne kadar birbirine yakınsa o kadar kişi kendiyle, yaşamla barışık olurmuş. Sanırım siz önce kendinizle ve rahatsızlığınızla barışmayı öğrenmek zorundasınız. Bu barışı sağladığınzıda hayatınızda olanları taşıyabilecek kadar güçlü biri olacaksınız. Dilerim yazdıklarımı okursunuz ölüm arzunuz gelmiş, geçmiş ve sizden uzaklara kovalamışsınızdır. Şu an bulunduğum yerde cır cır böcekleri cır cır cır koro halinde ötüyorlar. Hayatı güzel bulmak ve yaşamayı sevmek için o kadar çok neden var ki... Şiirimdeki gibi insana yaşamak için bazen bir uğur böceği bile yeter.


Sevgiler sevgili okurlarıma...


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.