"Mutsuzum, ayrılalım" dedi

Merhaba Yeşim Hanım, sıkıntılarıma çözüm ararken sizin sakin yorumlarınıza denk geldim. Kendi sorunuma benzer birkaç cevabınız ışık tutar aracıyla okudum ve size yazmaya karar verdim.


18 yıldır evliyim. Bu süre içinde 4 bebek kaybı yaşadım 22 haftaya kadar gelip sebebi bulunmayan nedenlerle doğum yaptım. Eşimle bunu sorun etmedik en azından öyle sanıyorum, “hayırlısı” dedik. Öncesinde de sinirli, heyecanlı ve panik yapılı biriydim fakat daha kaygılı bir insan oldum.


Her gün en ufak bir şeyde "Kanser miyim?" diye hayata küsmeye başladım ve sanırım tek odak noktam eşim oldu. Beni kabul etmeyen kalabalık bir ailesi vardı. Mesafeli bir ilişki kurduk tüm kurallara rağmen elinden geleni yapıp beni uzak tuttu. Fakat son bir senedir bana karşı hem cinsel hem de fiziksel ilgisi azaldı. Pandemi dolayısıyla artık enerji atıp kendimizi yenileyemez olduk. En son 1 aylık bir küslük yaşadık.


Gittiği bir toplantıda insanlar maskesiz olduğu için “Neden orda bulunuyorsun?” diye kızdım ve sürekli “Bitti mi toplantı?” diye taciz ettim. Olay orda koptu eşim 43, ben 39 yaşındayım ve tam 1 ay konuşmadık. Hatta sesimin onu rahatsız ettiğini bile fark ettim.


En son bir gece “Ne bu nefret? Neden konuşmuyorsun? Bu böyle gider mi? Ayrılmak mı istiyorsun? Ayrılalım o zaman” dedim. O da sakince “Evet 5-6 aydır düşünüyordum ama tepkinden korktuğum için söyleyemedim” dedi oysa 5-6 ay önce mutlu olduğumuzu düşünüyordum ama değilmiş. Artık yalnız yaşamak istediğini. Yalnızlığı sevdiğini söyledi “Bir daha da tövbe evlenmem” dedi. Yıkıldım, kalbime bıçak saplandı sanki. "Mutsuzum, ayrılalım" dediğinde neyi kaybettiğimi anladım. Ben de bir şans istediğim hayatın hep yaz olmadığını kışın da olduğunu ve benim de mutsuz olduğum anlar olduğunu ama ayrılmayı hiç düşünmediğimi söyledim ve duyduklarıma çok üzüldüm. Tutacağı evi bana yapacağı yardımı bile anlattı. Kahroldum. İnanın o gece kalbim öyle hızlı attı ki bir kuş gibi ve kalbim durmasını istedim çünkü çok çok üzüldüm.


Sonra evlenirken tek başına karar almadığını ayrılmak istemiyorsan deneriz ama benim kararım kesin dedi bir daha yıkıldım. Tekrar tekrar “Kararın kesin mi? Sadece ben denemek istediğim için mi deneyeceksin? Hiç umut yok mu?” dedim. “Evet” dedi ve tamam bana yine bir şans ver geçmişimizin hakkı için dedim. Şimdi konuşuyoruz biraz mesafeli bugün 3. günümüz akşam geldiğinde sarıldım öptüm. Sonra çay içerken yine sarıldım öptüm. “Sıkmıyorum seni değil mi?” dedim yarım ağızla “Hayır” dedi. Akşam erken yattı ben de hemen yattım. Tekrar sarıldım öptüm yine “Rahatsız etmedim değil mi?” dedim. “Hayır” dedi ama beş dakika sonra arkasını döndü. Bütün gece uyuyamadım. Onu çok seviyorum, hatalarımın farkındayım onu çok yordum. Sürekli panik, kontrolcü hiçbir şeyi oluruna bırakmayan halim. Nerede kiminle olduğunu bildiğim halde kontrol etmem onun sevgisini kaybetmeme neden oldu. Şimdi teması kesmek istemiyorum. Çok sıkmadan bazen sarılmak öpmek istiyorum. Hatta ona güzel bir hediye gönderdim ama beklediğim tepkiyi görmedim. “Şaşırmadın” dedim; “Ya işim var da” dedi. Tabii ben hayal kırıklığı... Şimdi sizce nasıl davranmalı ve eşimi kazanmalıyım? Yoksa artık asla kalbini kazanamam mümkün değil mi? Çok konuşmayan ve tepkilerini hemen değil sonra gösteren bir eşim var. Şimdi elimden geldiğince sakin davranmaya çalışıyorum ama bana bir şeyler söyleyin lütfen…



Yeşim Tijen'in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar; ona bir tek siz âşık olmak istersiniz, gecesinde gündüzünde onun yanında olmak isterken hayatınızda hiç ummadığınız anda bir kapı aralanır. O kapı artık aralıksa rüzgâr o kapıyı kendiliğinden kapatsa diye içinizden geçirseniz de o kapıdan geçmeniz gerekiyorsa korkularınızın üzerine basa basa geçeceksiniz. Keşke sevgiler hiç bitmese, ayrılık da korkusu da hiç olmasa…


Sevgiyle yaşanacak bir ömür herkese nasip olsa ama hayat ayrılıkları, ölümleri, acıları ile insanları teğet geçemiyor. Acının oku gelip sizi vurabiliyor. Yaşamaktan aklınıza bile getirmekten korktuğunuz anı inanamayarak, gözleriniz nemli yaşayabiliyorsunuz akıtmaya utandığınız gözyaşlarınızı gözlerinizi başka tarafa devirerek saklamak istersiniz. Tıpkı eşinizin evliliğinizi bitirmek istediği anda olduğu gibi… Size söylediği sözleriyle muhtemelen o anlarda kendinizden yaşamdan koptunuz. “Nasıl olur? Bunca yıldan sonra gidemezsin” dersiniz, içiniz acıya acıya ama akla düşmüş bir kere… Ne kötü anlar…


İnsan ne kadar güçlü değil mi? Yapamam katlanamam dediği her şeyi yaşayıp bir de katlanıyor. İlk şoku tam anlamıyla atlatamamış olsanız da bir şeyler yapmak arayışına girdiniz. İçinizde kadere eşinize sitemlerle çare arayışında birçok okurum gibi siz de bana rastladınız. Ben sizi mutluluğa ulaştırabilir miyim? En azından güçlü durmanızı sağlayabileceğimden eminim çünkü eşiniz aklına bir niyet koymuş. Niyetle geleceğe dair hayaller kurmuş, hesaplar yapmış... Ne zamandır bu hayallerde hesaplarda siz yoksunuz. Canınız yanmıştır biliyorum. Böylesi durumlarda biri gitmek isteyip öteki “Gitme kal” diyerek kolundan tutarken o bir anlık duraksamada insan umut zerrelerine tutunur. Oysa o duraksamalar biraz eski günlerin hatırı biraz da olsa kalmış olan sevgi kırıntılarıdır. Birini birliktelikte tutmaya yeter mi? Yetmez ne yazık ıstırabı uzatır. Tutunduğunuz umutlar elinizden uçup her an gidebilir. Size bir şey olur mu? Kahrolursunuz, yıkılırsınız. Ben artık yaşamam dersiniz acı çeke çeke yaşar; yaşadıkça güçlü, akıllı, inatçı bir kadınsanız yeniden yaşamak gücünü kendinizde oluşturursunuz. Yoksa kendinizi ziyan ederek yaşlanırsınız.


Koskoca bir yaşam henüz 39 yaşındayken kimse için ziyan edilmemeli çünkü hayat gerçekte doğduğunuzdan itibaren değil kırkından sonra gerçek anlamda başlar çünkü artık aklınızla daha uyanık daha duyarlı yaşamaya başlarsınız. Boşa değildir geçen seneler, yaşanan tecrübeler… Leb demeden leblebiyi anlarsınız, sevildiğinizi sevilmediğinizi… Bir tuhaflık olduğunu hemen anlayabilirsiniz çünkü sevgi hissedilebilen bir duygudur.


Sevginin Dili

Sevginin diline baktım

Dokunuşlarda

Bazen bakışlarda

Sımsıcak sarılışlarda

Sevginin diline baktım dudaklarda

Bazen ihtiraslı bazen kurumuş

Sevginin diline baktım sözcüklerde

Bazen suskun bazen süslü

Yeter ki sevgi dolu ol sen,

Sevgiyi anlatan dil illaki var sende

Sen söylemesen de seni ele verir gizliden

Yeşim Tijen (Hüzünlü Valizler)


Bu şiiri seneler önce Kadıköy-Karaköy vapurunda çiftlere bakarken kaleme almıştım. Sevgileri yüzlerinden dokunuşlarından, gözlerinden yansıyıp bana kadar geliyordu. Siz mutlu olduğunuzu sanırken eşiniz ayrılmakla ilgili hesaplar yapıyormuş. Sizden hesaplar yapacak kadar uzaklaşmış bir adamı fark edemeyecek hangi dünyadaydınız bilemedim. Sevginin hissedildiği gibi sevgisizlikte hissedilir.


Sizden uzaklaşır, ilgilenmez, umursamaz, sarılmaz, vazife gibi zorla sevişir ya da sevişmez zor konuşur, paylaşmaz. Bunların hiçbirini fark edemediniz ne de olsa evliydiniz ötesini düşünemediniz. Hâlbuki bu yüzyılda hiç kimse garanti değil. Eşiniz duygularında evrim geçirmiş öyle ki boşanmak gücünü kendinde bulan nadir erkeklerden biri olma yolunda ilerliyor. Erkeklerin geneline bakarsak evliliklerini kolay kolay bitiremezler, hor görülürler, saygısız sevgisiz tutumlara muhatap olurlar hatta aldatılabilirler iş ayrılmaya gelince eşlerinden ayrılamazlar. Onların gücü çoğunluk laflarındadır yaparım, ederim, boşarım. İcraata gelince dümen kırarlar. Kadınlar benden sonrası tufan diyebiliyorken erkekler bu tutumlarına ahde vefa diyorlar çünkü onlar kadınların aksine benden sonra ona ne olur endişesiyle evlerine alıştıkları düzene bağımlılık içinde olduklarından prangalarıyla mutsuz da olsalar yaşayabiliyorlar. Bütün bu gözlemlerin ışığında eşiniz ayrılalım demiş olabilir. Ayrılabilecek mi? Onu yaşayarak göreceksiniz. Bu süreci yaşarken güçlü bir kadın olmayı artık bilmek öğrenmek uygulamaya geçirmek zorundasınız.


Önce eşinizle beraber geçen senelerle bir yüzleşmelisiniz. Bu yarayı deşerek içini akıtarak iyileşebileceksiniz. Eşinizle çekinmeden konuşun konuşmadan anlayamazsınız. Kendinizle de hesaplaşmalısınız. Bu hesaplaşmanın ardından kendinizi değiştirmeniz gerektiğini görmelisiniz. Panik ataklarınız korkularınız bunlar yenilemeyecek haller değil aşabilirsiniz. Şimdi evliliğinize odaklanmalısınız. Size deneyelim diyerek tanıdığı süreçte siz kendinize dönmeli daha bakımlı, süslü hatta evin içinde eşiniz olduğu zamanlarda dolaşırken seksi, biraz dekolteli kıyafetler giyinmelisiniz. Bu yeni tarzınızı eşinize yansıtın ama uzak durarak yansıtın. Saçınızı değiştirerek görüntünüzle moral bulun, umursamaz bir kadın havalarında olun.


Bu ona değer vermeyin demek değil kendinizi ön plana çıkarın demek yine yemeğini yapın, elbiselerini yıkayın, ütüleyin sadece vıcık vıcık adamın ensesinde olmayın. Uzak durun çok meşgul, çok işi olan bir kadın gibi bir şeylerle meşgul olun. Ona “Ne yapıyorsun? Neredeydin? Aaa niye bunu giydin? Şunu giyseydin. Kahvaltını yapmadan gitme, üşütürsün sıkı giy” gibi onu düşündüğünüzü belli eden ilgili hallerinizden uzaklaşın. Hatta Ona bakarken yüz yüze konuşurken gözlerinizde sevgi olmasın arkadaşlık olsun. Nasıl yapacağım diye dert etmeyin. Kendinizi şartlarsanız yapabilirsiniz ve artık eşinize dokunmayın, öpmeyin. Öpseniz dokunsanız ne olacak ha yastığı öpmüşsünüz ha onu adam zaten kendi dünyasında tepkisizse hiç gerek yok. Kendinizi tutun. Telefonda arkadaşlarınızla konuşun ama sanki başkasıyla konuşacakmış gibi içeri gidin fıs fıs konuşup merak ettirin. Tabii ki eşinize hiçbir yanlış yapmayacaksınız. Rol yapacaksınız umursamaz kadın rolü… Eşinizi bir şaşırtın, ilgisiz kalsın. Sizin ruh halinizi ne yaptığınızı merak etsin. Edecektir de… İşte o zamanlar duygularıyla yüzleşecektir. Bu yüzleşme de ya umursamayacak oh o da umursamıyor diyecek ya da sizi bırakıp gidebilme gücünü kendinde bulamayacak. İnsan ayrılığı düşünebilir dile getirebilir ama gerçekleştirmek o ayrı bir durumdur.


İnsanlar yıllar geçtikçe beraber yaşamaktan monotonluktan yorulabilirler, bunu sevmiyorum diye yorumlayarak kararlar alabilirler. Gerçekleştirmek işte o kısmı söylenildiği kadar kolay değildir. Bu yaşadığınız süreç sizi gerçekten her duruma hazırlayacak güçlü gözükmek için rol yaparken güçlü durmayı öğreneceksiniz. Hayatınızda aralanan bir kapı var ve eşiniz bu kapıdan çıkmak için çok hevesliyse onu zorla tutamazsınız siz de cesaretle o kapıdan geçin. Yeni bir hayat yeni bir siz ama sakın korkmayın. Her şerde gerçekten bir hayır vardır. Siz şer sanırsınız şansınız olur. Bunu bilemezsiniz. Size sadece hayat sürprizlerle dolu. Eşinizden ayrılsanız bile yeniden sevebilir daha mutlu bir kadın olabilirisiniz diyerek güçlü bir kadın olarak yaşadıklarınıza karşı dimdik durun diyeceğim çünkü cesaret zamanı gelince korktuğun şeyi yapmaktır. Unutma suya düşerek boğulmazsın, orada kalarak boğulursun demiş birileri. Bunun ışığında boşansanız ya da evliliğe devam edecek olsanız bile size cesaret lazım olacak sevgili okurum bunu görün. Ben inanıyorum siz sandığınızdan daha güçlü bir kadınsınız. Bunu kendinize göstereceksiniz. Sizin için her şeyin hayırlısı olması dileğimdir.


Sevgiler sevgili okurlarıma…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.