Beni en yakın arkadaşımla aldattı!

Merhabalar Yeşim hanım, 23 yaşında bir erkeğim. 1,5 yıl önce tanıştığım bir erkek arkadaşım vardı, gerçekten yakın hissettiğim biriydi. Bundan 1 yıl önce de bir ilişkiye başlamıştım. Gerçekten aşık olduğumu hissettiğim ikinci ilişkimdi. İlkinde benim hatam yüzünden bitti ve ben hiçbir şeye inanmazken karşılamıştım bu kızla, beni çok sevdi, buna yalan diyemem gözlerimle gördüm, tüm vücudumla hissettim ama hastalıklı bir beyine sahipti. Benim sürekli onunla olmamı istiyordu. Beni darladığında da doğal olarak o arkadaşımın yanına kaçıyordum. Sevgilim, bu arkadaşımı hiç sevmezdi. Bir gün anlaşmaya başladılar, bensiz görüşmeye başladılar, ben de çalışıyordum. Bana “Sensiz çok sıkılıyorum, başka da arkadaşım yok. Beni eve kitleme ne olur” deyip duruyordu. Ben de inanıyordum. Bunlar bir süre takıldıktan sonra 4. ayımızda beni aldatmış ve onunla birlikte olmuş. Sebebi ise ben sürekli o arkadaşımla görüşüyorum diye benim eşcinsel olduğumu ve onunla birlikte olduğumu düşündüğü için o da onunla birlikte olduğunu söyledi. Ve sözde arkadaşım da bu olayı yapabilmek için elinden gelen her şeyi yapmış, o da onu inandırmış. Her neyse kız pişman olmuş ve bunu benden saklamışlar. Bu olaylardan belki 1 hafta sonradır, o sözde arkadaşım onu bir partiye davet edince, ben artık hissediyordum ve çocuğa yol verdim, görüşmedik. Kızın da canına minnetti, daha rahat saklayabilecekti ve sakladı da. Benden tam 7 ay saklandı bu olay ve bundan 4 gün önce çocuk gelip “Benim psikolojim bozuk, sana anlatmam gereken şeyler var” dedi. Görüştüm, anlattı. Zaten hissettiğim şeyleri kulağımla duyduğum zaman deliye döndüm, gaza bastım, eve gittim onunla konuşmak için. Hala inanmıyordum, evde yoktu. Hatta bilgisayar açık, video açıktı. Resmen kaçmıştı. Sokakta yakaladım, sinirden deliye dönmüştüm. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum ve bağırmaya başladım. Tabii, doğal olarak inkar etmeye devam etti çocukla yüz yüze getirene kadar ve çocuk onun vücut detaylarını verene kadar yine de ona inandım. Çünkü gerçekten seviyordum, onun da beni çok sevdiğini biliyordum, dediğim gibi. Fakat artık inkar edemediğinde önce çocuğu gönderdim, elimden bir sakatlık çıksın istemedim çünkü başlarsam öldürmek isteyeceğimi ve kendimi tutamayacağımı düşündüm, gönderdim çocuğu. Kıza da zarar vermek istemeden göndermek istedim, “git” dedim “defol git!” O “Hayır! Ne olur beni bırakma! Affedebilirsin, biliyorum zor olsa da affedersin. Ne olur yapma, ben sensiz yaşayamam. Sana çok aşığım, bunu nasıl yaptım, gerçekten bilmiyorum. Hastalıklı beynim yüzünden böyle şeyler düşündüm ve sonucu buraya nasıl geldi bilmiyorum” dedi. “Sensiz yaşayamam” dedikten sonra bir saniye bile düşünmeden “Öl o zaman” dedim. Sonucunu düşünmek bile istemiyordum, “Neden onunla gitmiyorsun? İstediğin oldu işte!” dedim. “Ona karşı hiçbir şey hissetmedim ve o benim hayatımı şu an mahvetti. Ondan nefret ediyorum” dedi. Gerçekten çocuk söylemeseydi benden bunu ömür boyu saklayacaktı ve ben de evlenecektim. Şimdi küçük kırıntılarımız bunlar, en azından erken fark ettim fakat tek zarar gören benim ve çok severek başladığım ilişkimdi ki bunu ikinci şansım olarak görüyordum bir şansım daha olacağını düşünmezken. Şimdi bomboşum, ne yapacağımı bilmiyorum. Ben de ailesine anlattım her şeyi, zarar vermek istedim ona ama zarar gören tek kişi benim. Gerçekten bir cevap arıyorum. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Cevabınız benim için önemli. Teşekkürler...


Yeşim Tijen’in cevabı:


Siz bilmezsiniz, bu ülkenin bir de 1990 öncesi vardı. İşte o zamanlar bu ülkede öyle güzel insanlar yaşardı ki tıpkı masallardaki gibi. Hani “bir varmış bir yokmuş“ diye anlatılan masallardan bahsediyorum. Masal gibi yaşayan bu güzel insanlar, o zamanlar çoğunluk bahçeli evlerde otururdu, lüksü pek bilmezdiler. Tatil deseniz, ondan haberleri bile yoktu ama mutlu mu mutlu ve huzurluydular. Onlar için tatil bahçelerinde ağaçları, kuşları, çiçekleri, böcekleri seyrederken höpürdeterek içtikleri kahveleriydi. Komşuluk demek, akraba demekti. Herkes birbirinin derdini dert edinir, kimse kimseyi kıskanmazdı. Arkadaş derseniz bugünkü gibi önüne gelene “kanka” denmezdi. O zamanlarda arkadaş candı. Hele o canın yanındaki canana yan gözle asla bakılmazdı. Sonra “çağ atlayacağız” diyerek bu milletin önüne bir uzun mesafe koydular ve “hadi bakalım hep beraber buradan atlayıp çağ atlayacağız” dediler. Millet “Nasıl atlayacağız?” diyerek mesafeye baktı, şaştı kaldı! Mesafeyi gözüne kestiremedi, ama öyle, ama böyle o mesafe bir şekilde bu millete atlatıldı. Mesafe çok uzun olduğundan çağ atlarken masaldaki milletten kimilerinin canları yandı. Bunu gören halk “hay atlamaz olaydık” dedi. Sonra ne mi oldu? Ne yazık ki o millet masallardaki gibi muradına eremedi. Eski değerlerinin birçoğunu yitirdiği bir toplum olarak gözünü, sözünü, kulağını kapayıp garip bir çağın içinde yaşamaya mecbur edildi.


Siz gözünüzü kapatmayın, sevgili genç okurum, görüp duyduğunuz ve zaman zaman hissettiğiniz bir durum size alenen açıklanmış. Günümüzde her şey yapılıyor ve kabul de görüyor. İnsanın aklı almıyor. Bu gençler, o seksenli yıllarda yaşayan insanların çocukları, o değerler onlara aktarılmamış. Sonra bu gençlerden aile olacak. Nasıl aile, siz düşünün! Bu tarz ahlaksızlıkların kabul gördüğü bir toplum her türlü çirkinliğe kapıyı açar zaten, yaşama bakarsanız öyle de olmuyor mu? Oysa ahlaki değerleriniz olmazsa değerli bir insan olamazsınız. Çevrenizdekiler de değersiz insanlardan oluşur. Bir toplumun değerlerinin kaybedilmesine siz de eyvallahınızla geçit vermemelisiniz. Herkes boş vermemeli, birileri de ahlakın bir tarafından tutmalı. Siz bugün bu size yaşatılanı kabul ederseniz yarın daha beter şeyleri de kabul etmeye mahkum olacaksınız. Çünkü yanınızda taşıdığınız, arkadaşlık ettiğiniz insanlar sizi her türlü çirkinliğe götürür. Bu insanları bir an önce tamamen hayatınızdan çıkarmanız gerekiyor. Bugün “sevgilim” dediğiniz kişiyle yarın evlenmek isteyebilirsiniz ama böyle biriyle evlenilmez. Evleneceğiniz kadın önce kendini, sonra sizi taşımalı. Arkanızdan vurmamalı. Siz her an onu gözetleyemeyeceğinize göre bu kadın sağlam bir kadın olmalı ve sağlam kadınlar oturuşuyla, kalkışıyla, bakışındaki, gülüşündeki edeple kendilerini belli ederler. Gidip sevgililerinin en yakın arkadaşıyla beraber olup bunu “hasta beyinliyim” diye örtmeye çalışmazlar. Kendisini açıklaması bile yetersiz! “Hasta beynim” ne demek? Sizin zaten hastalıklı beyinli biriyle işiniz olmamalı. “Çok aşığım” demiş, bu aşksa; o ve bu zihniyettekiler size sakın aşık olmasın. İki sevdiğiniz insan size zarar vermiş ama Allah’ın sevdiği kuluymuşsunuz. Daha büyük zararlar da görebilirdiniz, hiçbir şeyi bilmeden bu kadınla daha sonraki tarihlerde evlenebilirdiniz. Eskilerin dediği gibi “verilmiş sadakanız varmış” diyeceğim.


Tabii ki bu öğrendiklerinizle bir şok yaşadınız ama zararın kenarından dönmüşsünüz. Bundan sonrasında seçtiğiniz arkadaşlara ve sevgiliniz olacak kişiye dikkat edin. Sırtınızı rahatça dönemeyeceğiniz insanlar ne sevgiliniz ne de arkadaşınız olmasın, öyle kişilerden mutlaka uzak durun. Değerleri olan ve bu değerleri hayatında barındıran insanları çevrenizde bulundurun. Sizin deyiminizle sevgili okurum; “gerisine yol verin gitsin, giderken ardından bile bakmayın”.


“Bu ikinci şansımdı” diye düşünmeyin. İnsanın hayatta her zaman şansı vardır, yeter ki sizin gözünüz açık olsun. Bakmaktan ziyade görmek önemlidir. Sizin gibi düzgün bir kadın mutlaka karşınıza çıkacaktır. Kendinize biraz zaman verin. Olayın sıcaklığı üzerinizden gittiğinde, hayat enerjinizi yeniden bulduğunuzda mutlaka istediğiniz gibi birini bulacaksınız. Ancak yaşadığınız bu olayın etkisi ile ilişkilerinizi yıpratmayın. Bu olay aklınızı bir köşesinde bir ders, bir tecrübe olarak bulunsun ama hiçbir zaman rahatça sırtınızı dönemeyeceğiniz kadın ya da adama hayatınıza dahil etmeyin sevgili okurum.


Hayatınızda yepyeni, tertemiz bir sayfanın açılması dileğiyle, sevgiyle kalın yavrum…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Kardeşim, töreden dolayı zarar görmesin diye yapmaya çalıştığını anlıyorum. Ama bir an önce boşan..
    CEVAPLA
  • Misafir Arkadaşlarınızı bu kadar ailenize sokmayın sonuç yüzde doksan bu oluyor. Benim arkadaşım sadece benim arkadaşımdr daha fazlası olamaz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.