Eşimin ailesi bana hakaret etti!

Merhaba Yeşim Hanım,

Ben size Güney Kore'den yazıyorum. 1 yıl önce bu ülkeye gezmeye geldim ve eşimle tanışıp arkadaş olduk. Daha sonra bu arkadaşlığımız sevgiye dönüştü. 1 sene önce babamı kaybettim. Birkaç sene önce de annemi kaybetmiştim. Eşim babamı kaybettiğim dönem yanımda oldu. Ben de bu duygusal dönemimde ona daha çok bağlandım. Ben kadrolu öğretmenim. Türkiye'de çok güzel bir işim var. Rahat ve konforlu bir hayatım vardı. Fakat 37 yaşında olmam ve babamın da ölümüyle oluşan yalnızlık hissinden dolayı eşimin evlilik teklifini kabul ettim. 2018 yılında resmi nikahımızı Kore’de yaptık. Eşim ailesi ile bir süre birlikte yaşamamızı teklif etti. Ben de aile özleminin verdiği duygu ile kabul ettim. Fakat Kore'ye geldikten sonra sorunlar başladı. Eşim işinden dolayı başka bir şehirde çalışıyor ve hafta sonları gelebiliyordu. Bu arada ben de dil okuluna başladım. Fakat ailesinin aşırı geleneksel yapısı beni boğmaya başladı. Hayatıma müdahale etmeleri, Kore tarzı saygı beklemeleri, okulda edindiğim arkadaşlara karışmaları beni o evde yaşayamayacak hale getirdi. Eşimle bu durumu paylaşıp ayrı eve çıkmamız gerektiğini söyledim. O da şu anda yapamayacağını, sabretmemi rica etti. Ev eşimin evi, araba eşimin arabası, aslında ailesi eşimle yaşıyordu.


Bir gün ailesi ile tartışma patlak verdi. Annesi benim onlardan ayrılmak istediğimi, onlarla yaşamak istemediğimi duyunca çıldırdı. Hakaretler etmeye başladı. Ben de evden çıktım. Eşim çalıştığı şehirden geldi ve ailesi ile tartıştı. İki gün ev aradık ve başka bir eve kiraya çıktık. Ben eşime istersen ayrılalım, ailen ile kötü olma dedim. Ağladı ve beni bırakmak istemedi. Ailesi ayrı eve çıkmayalım diye yalandan mesaj attılar 'pişmanız, hatalıyız eve dön' diye. Cevap vermedim. Aradan 1 ay geçtikten sonra kız kardeşinin aşırı iğrenç hakaret ve tehditlerine maruz kaldım. Annesi ve kız kardeşi çok ileri gittiler hakarette. Türklüğümle, dış görünüşümle alay edip küfür ettiler. Ayrılmamız için ellerinden geleni yapacaklarını biliyorum. Annesi kaybettiği otoritesinden dolayı delirmiş durumda, çünkü eşim benim tarafımda ve ailesi ile savaş halinde. Fakat kız kardeşinin bu hakaretlerine ve küfürlerine karşı büyük tepki göstermedi, sadece uyardı. Ben Türkiye’ye dönmek istediğimi söyledim. Ailem de endişeli, çok çirkin insanlar. Eşim de sakin ve saygılı bir insandır. Evet, arkamda beni sahipleniyor ama eşimin ailesinden gerçekten korkuyorum. Burada yalnızım, dilim henüz çok kötü. Nasıl bir karar almalıyım? Türkiye’de çok güzel bir işim var, ücretsiz izin alarak geldim. Eşime ayrılalım dediğimde çok üzülüyor ve ben onun ağladığını gördüğümde içim parçalanıyor. Benim için ailesi ile kötü oldu, evliliği için çırpınıyor. Ama ben geleceğimden çok endişe duyuyorum. Kendi hayatımı mı düşünmeliyim yoksa evliliğime mi şans vermeliyim? Ailesinden gerçekten korkuyorum. Burada sahipsiz olduğum için çok üstüme geliyorlar. Lütfen karar vermemde bana yardımcı olun. Bir tarafım Türkiye’ye geri dönmek istiyor ama bir tarafım eşime çok üzülüyor. Ben ne yapacağım?


Yeşim Tijen'in cevabı:

Bugünkü yazımda sevecenlikten bahsedeceğiz sevgili okurlarım. Sevecenlik önemli ama kaybedildi bu aralar. Herkeste bir surat bir surat... Suratsız olduk çıktık. Halbuki iyi düşünmek, gülümsemek, yumuşaklık nasıl da mutluluk verir hem size hem karşınızdakine. Sevecen insan kendi çiçek açtığı gibi karşısındakini de yeşertir. Bir yeşerdiniz mi çiçek açmak da sizin elinizde. Yaşama esnek bir şekilde yaklaşmak sadece günlük sorunlarla başa çıkmanızda değil, mutlu bir yaşam sürmenizde dengeyi sağlayan bir temel taştır. Ayarını bilmek şartıyla size lazım olan bu işte sevgili okurum... Sevecen bir kadın olmak size fayda sağlayacak. Bir diğer yaklaşımda empati yapmak olacaktır. Karşınızdakinin yerine kendinizi koymayı başarabilseydiniz onları anlayabilir, daha farklı bir bakış açısıyla yaşadıklarınıza bakabilirdiniz. Evet yaklaşımları çirkin ama bir de onların açısından bakın. Geleneksel kültürünü hala yaşatabilen bir ülke Güney Kore. Siz bu geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kültüre gelin gitmişsiniz. Anne-baba muhtemelen kendi milletinden bir gelin hayal ediyordu. Türkiye’den siz geldiniz. Nereden çıktı bu şimdi, neyin nesi diyerek bakıyorlardır. Size birden kucak açamazlar. Anne babaya itaatin hüküm sürdüğü, büyüklerin egemen olduğu bir yaşamda eşiniz ailesine baş kaldırabilmiş. Size, evliliğine verdiği değer belli oluyor. Siz de bu başkaldırışa bir cevap vermelisiniz. Arayı bulmak adına eşinizin ailesine sevecen yaklaşımda bulunabilirsiniz. İnsanların geçmiş yaşamları, gelenek ve görenekleri size az çok o insanlar hakkında fikir verecektir. Her ilişki güzel başlamayabilir. Bazı ilişkiler mecburiyetten kurulur ama insanlar birbirlerini zaman içinde güzel davranışlarla kazanabilirler. Bu kişilerin sorumluluk, bağlılık duygularıyla gerçekleşecek bir durum. Siz bu aileye karşı ne kadar sorumlu hissediyorsunuz? “Aman eşimin ailesi, yapamazsam giderim” diye bir kaçış planını köşede tutuyorsanız hiçbir zaman bu insanları kazanamazsınız. Eşinizi seviyor, evliliğinize değer veriyorsanız siz de emek vererek bu kişileri kazanabilirsiniz. Biraz onların yaşam tarzları, gelenek görenekleri, sevdikleri sevmedikleri şeyleri öğrenmeye çalışsanız ve bunlarla onlara adım atsanız sanki her şey değişebilir gibi geliyor. Yaşınızın oturmuş bir yaş olması, eğilip bükülmemeniz, insanlara dik bir kadın olarak görünmüş olabilirsiniz diye düşünüyorum. Biraz tebessüm biraz sevgiyle yaklaşım çok şeyi değiştirecektir. Sonuçta ayrı kültürler de olsak hepimiz insanız. Onlar da bir aile, çocuklarının mutluluğunu düşüneceklerdir. Hazır ayrı eve çıkmışken eşinizin de evde olduğu bir zamanda onları kendi evinize yemeğe çağırabilirsiniz. Biraz onların yemek kültürüne uygun yemekler yapmaya çalışın. Biraz da Türk yemeklerinden yapsanız hoşlarına gitmez mi? Eşinizin ailesini ağırlayarak onlara beyaz bayrak sallayabilirsiniz. Sevgi işin içine yavaş yavaş girdi mi onlar da sizi benimseyeceklerdir. O insanlara ve kendinize zaman tanımalısınız. Savaşmadan mağlubiyet korkakların işidir. Siz korkak bir kadın değilsiniz, çünkü cesaretle uzak, yabancı bir ülkeye gelin olarak gitmişsiniz. Şimdi de bu yaşadığınız sorunları cesaretle karşılamalı ve çözmek için çabalamalısınız. Ama bütün çabalarınıza rağmen size karşı hala düşman tavırlar sergiler, sizi kabullenmezlerse o zaman tek çözüm Türkiye’ye dönmektir. Dönerken ardınıza dönüp baktığınızda evliliğinizin devamı için elinizden geleni yapmış olmanın vicdani huzurunu yaşayacaksınız.


Ve bence evlilikler için eşler elinden geleni mutlaka yapmalı.


Sevgiler…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Merhaba yeşim hanim ben de çok iyi sayılmam eşim le bir birimiz konuşmyoruz bile psikolojik olarak hiç iyi deil aklıma gelmeyen birsey yok ama evladım içi birsey yapamıyorum bazen çok boguluyorum bazen de zor duruyorum bana yardım edin bir yol gösterin ne olur
    CEVAPLA
  • Misafir size sahip çıkan sizin için ailesine bile karşı gelmiş bir insan eşiniz sizinde biraz fedakarlık yapmanız gerekmezmi bencede kaçıp gitmek korkakların ve vefasızların işidir bunu yapmamalısınız
    CEVAPLA
  • Misafir Verilen tavsiye fazlasıyla naif. Karşı taraf eğer söylediği gibi çirkin ve hakaret dolu davranıyorsa ve ırkçılık düzeyine kadar düşüyorsa böyle olunca insanlara yumuşak davranmak onları daha fazla azdırır. Sizi iyice zayıf ve aciz görürler ve cesaretlenirler. Böyle kimselere karşı kararlı ve güçlü
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.