Duygularıma engel olamıyorum...

Merhaba Yeşim Hanım,

Ben üç senedir bir akrabamdan hoşlanıyorum. İkimiz de farklı şehirlerde olduğumuz için çok bir arada bulunmadık. İlk başta ondan hoşlandığımı sandım ama daha sonra gelip geçici olduğunu düşündüm. Daha sonradan onu neredeyse hiç düşünmedim. Zaten o arada uzun süreli bir ilişkim oldu ve gerçekten de karşımdakini seviyordum. Ama üç sene önce onu gördüğüm gibi, hislerim tekrar canlandı. Başlarda duygularımı bastırmaya çalıştıysam da zaman geçtikçe bu durum imkansızlaştı. O da bana çok yakın davrandı ve daha çok umutlanmamı sağladı. Hali ve tavırları hoşlanan bir erkek gibiydi. Sonraları telefonda mesajlaştık. Birkaç ay sonra tüm cesaretimi topladım ve ona hoşlandığımı söyledim. Bana o gözle bakmadığını, aramızda öyle bir şeyin olmayacağını söyledi. Daha sonra birkaç kez bir araya geldik ve bana hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etti. Onu seviyorum ve duygularıma engel olamıyorum. Ailelerimiz bizi birbirimize çok yakıştırıyor. Bunu sürekli dile de getiriyorlar. Bana davrandığı gibi başka hiçbir yakınına davranmıyor. Hani derler ya kızlar bir şey olunca hisseder diye. Bunu hissedebiliyorum ama emin olamıyorum. Defalarca onu unutup yoluma devam etmeyi denediysem de başaramadım. Yedi ay boyunca ne mesaj attım ne de onunla yüz yüze görüştüm. Ancak yakın zamanda yine onlarda kaldım ve bastırdığım duygularım tekrar açığa çıktı. Ne yapmam gerek hiç bilmiyorum. Ben onu unutmaya çalışırken bir de onun başka bir ilişkisi olduğunu öğrendim ve daha da kötü oldum. Umudumu kesmek istiyorum ama ilerde ya o da beni severse diye düşünüp, ondan vazgeçemiyorum.


Lütfen bana akıl verin. Neredeyse tüm hayatımı ona göre planlamaya başladım. Artık sabrım tükendi ve yoruldum. Bana yol göstermenizi istiyorum.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Geçen Pazar günü Akçakoca’daydım. Bir aile ziyaretiydi, denize çok yakın bir sitedeydik. Akşamüstü kız kardeşimle deniz kenarına indik. İkimiz de deniz aşığı, dalgaların heybetine hayran kaldık. Dalgalar kabarıp kabarıp kıyıya geliyordu, adeta bize “hadi ne duruyorsunuz, gelsenize!” diyordu. İyot kokusunu ciğerlerime çektim, daha doğrusunu söyleyeyim çaktırmadan o kokuyu depoladım. Bu deniz kokusunu denize yakın oturmama rağmen özlemişim ve dayanamadık kız kardeşimle üzerimizde elbiseler olduğu halde, ayakkabılarımızı çıkarıp dalgalara yürüdük. İkimizin içinde de hala küçük, yaramaz bir kız var ve ben o yaramaz kızı seviyorum. Böyle yaramazlıklar için kendime izin veriyorum. Dalgalar üzerimize geliyor, ikimiz de çocuklar gibi bağırışıyorduk. İçimde korkuyla beraber beni dalgalara yürüten cesaret de vardı. Dalgalar canavar gibi kabara kabara kıyıya vuruyordu, sanki bizi içine alıp yutacakmış gibi kıyıyı köpükleyip gidiyordu. O anlarda korku ve cesareti aynı anda hissediyordum. Hem korkuyordum hem dalgalara yürüyordum. Ya beni alır götürürse diye içimden geçiriyordum. Allahtan etrafta insanlar vardı. En fazla biraz su yutardım ve kendimi ana bıraktım. Korkumla baş edebiliyordum. Dalgalar üzerimize geliyor, biz biraz geri kaçıyorduk, üzerimiz ıslandı, çok eğlendik, musmutlu olduğumuz küçük bir macera yaşadık. Sizlere yazılarımda hep dediğim gibi gerçekten de cesaretle korkudan yana. Hangisine yüz verirseniz o öne çıkıyor.


Sevgili okurum; sizin de bu duyguyu öne çıkarmaya ihtiyacınız var. Unutmaktan, acı çekmekten korksanız da cesaret etmeye ve yaşamınızda kendinize güvenerek yeniden var olmaya, bir sayfayı tümden kapatıp yepyeni bir sayfa açmaya...


Çünkü bilmek çok şeyi değiştirir. Ona sevdiğinizi söylediniz, artık o bu sevgiyi biliyor. Size ne dedi ”o gözle bakmadım.” Bu sevgiyi öğrenmek onun duygularında bir etki yaratmamış. Siz de artık onun sizin ona baktığınız gözle bakmadığını biliyorsunuz. O zaman geriye bir tek şey kalıyor; onu "herkes" yapmak. Herkes nasıl yapacaksınız? Olanı kabul ederek, ondan vazgeçmeyi bilerek...


Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamazmış biliyor muydunuz? Akrabanızın size söylediklerini duymadınız mı? Duydunuz ama kabul edemediniz. Kabul edememeniz bir şeyi değiştirdi mi? Değiştirmedi. O zaman siz değişeceksiniz. Bir an önce zihninizdeki düşünceleri çekip çevirmeli, kendi düşüncelerinizi terbiye etmelisiniz. Her ilgi alaka aşktan, sevgiden değildir. Gösterilen ilginin aşk olabilmesi için başka unsurların da yanında olması gerekir. Bazı insanlar sevecen bir yapıya sahiptir ve sizin ona olan ilginizi hissetmek, öğrenmek sizi onun gözünde aynı duyguları hissetmese bile ayrı bir yere koymuştur. Bunları yanlış yorumlamamayı öğreneceksiniz.


Evet, bazı vazgeçişler acıyla olur. Bunu cesaretle karşılamak için daha fazla beklemenize gerek yok. Yolunuza bakmalısınız. Onunla ilgili düşünceler aklınıza geldikçe kendinize bu ilişkinin olamayacağını, sizi sevmediğini hatırlatarak aklınızdan uzaklaştırmalısınız. Onunla ilgili düşüncelerle uğraşmayı bırakırsanız, onunla ilgili duygularda sizi bırakacaktır. Kendinizi beyninizdeki düşüncelere hapsetmek yerine gevşeyin, saçma sapan şeylerle bile eğlenin, kendinizi özgürleştirin. Unutmak, beyni özgürleştirmekten geçiyor. Sizin bir yaşamınız var hedefleriniz olmalı, yapmak istedikleriniz, arzularınız onlara yoğunlaşın, aklınızı onlarla meşgul edin. Gün be gün göreceksiniz ki aklınızdan uzaklaşıp gitmiş bile. O unutamam sandığınız akrabanız "herkes" olmuş. “Aaa ben bunu mu sevdim, o kadar da çekici değilmiş” diyeceksiniz. Hadi ne duruyorsunuz başlayın uygulamalara. Sonra anlayacaksınız, hayat ondan ibaret değilmiş.


Sevgiler…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.