Can Kardeşim Merhaba,
Umarım bu yaz günlerinde kışın yaşadığımız karanlığı bir nebze de olsun aydınlatacak alan ve zamanı bulabiliyorsundur. Tatil yapıp dinlenebilmeni çok isterim. Bu imkanın yoksa da kendine o alanı yaratabilmeni…Karanlık ve aydınlık birbirine sarılı aynı ÖZ’den gelen iki farklı tezahür formu, hatırla lütfen! Hatırla ki, karanlıklara düştüğünde arkasının aydınlık olduğunu, hiçbir şeyin kalıcı olmadığını bil. Tıpkı aydınlıktan sonra yine karanlıkların gelebileceğini bilmek gibi…Ve sen her ikisine de anlamlar yüklemeyi bırakıp, tutunmamayı öğrendiğinde yani sadece olanla akabilmek mümkün olduğunda varoluş neşesine geçeceksin. Oluyor kardeşim, inan oluyor. Bu oluş hali çok huzurlu...İnsanız tabii, sürekli bu alanı korumak mümkün olmuyor ama uygulamayla daha çok o alanda kalabiliriz. Yeni Dünya BİZ’den bunu istiyor.
Yeni Dünya kutupsuzluk alanı, Yeni Dünya yaratım alanı ve Yeni Dünya kendi masalını yazdığın yer…Tüm Dünya “UYAN” diye haykırıyor BİZ’e…Bir sürü doğal felaketiyle konuşuyor gezegenimiz; karanlık gelecek distopyasını şimdiden aynalıyor ki uyanalım. Seçim sunuyor BİZ’e…Doğayı katledip, suni ve kontrol odaklı bir dünyada mı yaşayacağız yoksa uyanıp doğa ile BİR olduğumuzu fark edecek miyiz? (Michael Jackson’ın 1996 yılında yayınladığı Earth Song adlı şarkısının klibini seyret kardeşim. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın. Aşağıya orijinal klibin linkini ve de Türkçe alt yazılı konser kaydının linkini bırakıyorum[1].)
Eğer sen de aydınlık bir gelecek düşlüyor, yeryüzü cennetinin hayalini kuruyorsan kardeşim, aşağıdaki değerlere bir göz at! Ne kadar yakınsın bu bilince? Sor kendine, dürüst ol! Ben bunları yazarken içime dolan bilgilere kanallık ediyorum. Oraya ulaşmak için yolum olduğunu bile bile... Ama olacak, zamanla olacak çünkü yaradılış SAF SEVGİ’den geliyor. SEVGİ aşağıda yazdıklarımı mümkün kılar, biliyorum. Öyle içten bir yerden biliyorum ki, hakikat bilgisi olduğundan şüpheye düşmediğim için yazıyorum. Egomdan gelen bir bilgi olsaydı aşağıdakiler seni de bu kadar etkilemezdi, hissediyorum. O yüzden şimdi açık bir kalple oku bu değerler sistemini. Her zamanki gibi güçlü sorular da bırakıyorum sana. Üzerlerinde çalışırken kullanabilirsin kardeşim. Çünkü kaderimiz ancak kişisel gayretimizle dönüşecek, biliyorsun. Anlayış geliştirmez, üstünde uygulama yapmazsan gerçekliğin olamaz burada yazanlar. Ve işte o zaman “ben mi değiştireceğimbu koca sistemi?” der, doğru olmadığını, ruhuna iyi gelmediğini bile bile karanlıklarda yaşamaya devam edersin. Sırf o taraf sayısal olarak üstün diye…Halbuki nicelik değil, nitelik çok şeyi değiştirir. Birlikte göreceğiz, tut elimden kardeşim!
Güçlü sorular:
Bir sonraki sefere kadar bu alanda kal kardeşim. Birlikte büyüyoruz, hatırla! Ancak senin ve benim kişisel gayretimizle çıkacağız bu kör kuyulardan. Özlediğimiz ışık ufukta göründü, yardım eden yüzlerce ruhsal rehber, hayvan ve insan kardeşler var. Destekleniyoruz, inan bana. Sen inandıkça dünyan değişecek, bil bunu. Sen dönüştükçe, ben dönüştükçe dünya dönüşecek, ÖZ’üne dönecek. Ortak rüyamız, bilinç dönüşümüyle mümkün olacak. İşte o yüzden sadece “toprak al, ek, biç, doğal yaşa” demiyorum ben. Bunları muhakkak yap ama yanında “bilincini de dönüştür” diyorum. “Çevreni bilgilendir!” diyorum. “Kendin ve bütünün hayrına bulduğun her türlü bilgiyi paylaş!” diyorum. Sen de biliyorsun kardeşim; bireyler organizasyonları, organizasyonlar sistemleri, sistemler de toplum bilincini doğrudan etkiler. Amacım, toplum bilincini dönüştürme yolunda sunabildiğim kadar, kabımca katkı sunabilmek…
Bu nedenle şimdi sana ve bana sormak istiyorum:
Tüketim ekonomisiyle yüzlerce yıldır tükettiğimiz gezegenimizi ve kendimizi, türetim ekonomisi, paylaşım ekonomisi ve armağan ekonomisi gibi yepyeni sistemlerle kalkındırabilecek ve bunu yaparken toplum refahını ve mutluluğunu en üst seviyelere koyabilecek, doğayla uyumlu, Yeni Dünya’ya yakışır yaklaşımlar nasıl mümkün olurdu?
Bir sonraki sefere kadar
Sevgiyle kal,
Kardeşin Nihan
[1]