Yeni yıla umutla girmemizi sağlayan 3 proje

Yeni yıla girerken bana umut veren 3 projeyi sizinle paylaşmak istedim.


Duvarları plastikten yapılma bir ev olur mu?

Kolombiya’da 8 milyon insan yaşıyor ve her gün 650 ton kadar plastik atık çıktığı tahmin ediliyor. Bu atıkla ne yapabileceğini düşünen Isabel Cristina Gamez (CEO), mimar Oscar Andres Mendez ve ekibi, Conceptos Plasticos adlı girişimlerinde hem Latin Amerika’nın devasa boyuta ulaşmış plastik çöplükleri hem de evsizlik sorunu ile savaşıyorlar.


Önce geri dönüşüm merkezlerinden ve sokaklardan plastik toplanıyor. Elde edilen bütün plastikler bir makine tarafından minik tanelere parçalanıyor. 200-240 derecede daha sonra ısıtılıyor ve kalıplara dökülüyorlar.


Bu tuğlalar özellikle Cali bölgesindeki ev sıkıntısı için kullanıldı. Lego parçalarına benzeyen bu tuğlaları birleştirmek için tek yapılması gereken çekiç kullanmak. Ayrıca tuğlaların alt kısımlarında açılan delikler ile eve kablo/elektrik bağlatılabiliyor. 4 kişilik bir aile için bir ev inşa etmek, 5 gün ve 5.000 dolar gerektiriyor. Bu da 5 tondan fazla plastiğin atık olmaktan kurtarılması demek.


Benzer ev inşa etme şekli aynı zamanda Kenya’da da uygulanıyor.


Geçtiğimiz yıllarda ise Conceptos Plasticos ve Unicef ortak bir çalışma yürüterek Afrika’da derslikler inşa etme yolunda adım attılar. Bu sayede eğitimi kuvvetlendirmeyi, plastiği dönüştürmeyi ve kadınlar için iş imkanı yaratmayı hedefliyorlar.


Yaşımız çıkacak ama çocukluğumuza gidelim

Geçen gün okuduğum bir haber beni tam da 7 yaşıma götürdü. Başka deyişle İstanbul'da ilk Mc Donalds'ın açıldığı zamanlar.


Happy Meal kutularında alınan ayranlı özel menü ve oyuncağı benim gibi birçok kişinin cocukluk hatıralarında yer etmiş olabilir. 40 yıldır dünyada bu şekilde oyuncak dağıtan Mc Donalds artık plastik oyuncakları bırakacağını duyurmuş. Fransa'da plastik oyuncaklar yerine boyama kağıtları ya da oyun oynanan kartlar gibi şeylere başlamış bile. Hedefi 2025'miş.


İçtiğiniz kahvenin evinizi ısıtmasını ister miydiniz?

İngiltere’de her gün 95 milyon bardak kahve içiliyor ve yarım milyon ton kahve telvesi çöp sahalarında metan gazının yayılımını tetikliyor.


2013 yılında 23 yaşındaki Arthur Kay, bu atığı değerlendirmek için kahve telvesinden yapılma kütükler fikriyle Bio-Bean’i hayata geçirdi. Bu yöntem kahve telvesinin çöpe gitmesine kıyasla %80 daha az karbon emisyonu sağlıyor.


Bio-Bean ilk olarak mağaza zincirlerinden atık kahveyi topluyor. Daha sonra fabrikaya götürülüp işlenen kahve, hem konutlarda hem de endüstride biyoyakıt olarak kullanılmaya hazır hale geliyor. Bu noktada Bio-Bean iki farklı ürün üretiyor: Atıklardan yağların toplanması ile biyodizel kahve peletleri, geri kalanların preslenmesi ile kahve kütükleri.


Bir kahve kütüğü, 25 bardak kahvenin atığından elde ediliyor. Marketlerde 16’lı paketlerde satışa sunulan bu kütükler tahtadan daha fazla ısı veriyor ve daha uzun süre yanıyorlar. Kahve kütükleri yanarken etrafa koku yaymıyor, biyodizel kahve yağı ise hayli aromatik - benzincide petrol koklamaktan daha keyifli!


Kahve tortusunun taze çekirdeklerin ⅓’ü oranında aroma ve hoş koku içerdiğini göz önüne alarak, Bio-Bean kahve telvesinden aynı zamanda doğal aromaların ve kokulu ürünlerin elde edilebileceğini savunuyor.


Bio-Bean bugüne kadar 22 bin ton kahve telvesinin çöp olmasını engellemiş.


Bugüne kadar kahve telvesiyle ilgili bir sürü fikir gördüm ama bu en ilginçlerinden biriydi.


Bu fikirler umarım ki çıkardığımız atıklarla ilgili size umut vermiştir. Güzel projelerin artması dileğiyle hepimize muhteşem bir yeni yıl diliyorum.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.