Yol: Kimin için ne pahasına?
Memleketin her yanı yol. Biraz İstanbul’dan çıkıp da gezinmeye başladığınızda görüyorsunuz. Neredeyse her bölgede yol genişletme çalışmaları var. Sahillere inen toprak yolların, bir kenarı uçurum, bir kenarı dağ olan tek şeritli yolların romantizmi yok artık. Her yere basıp gidebilelim diye duble yol yapılmış. Ne pahasına?
Babamın evi Yalova ile Bursa arasında. Eskiden Toskana’ya benzeyen kesintisiz, yeşil dağlar ve göl manzarasıyla şenlenen gözlerimiz artık İzmir-İstanbul otobanının bu manzaraya açtığı yaraları seyrediyor. Evin tam karşısında kestane ağaçlarıyla dolu bir tepe vardı birkaç sene önce. Toprak almak için önce ağaçları söktüler, sonra kayalar ortaya çıkana dek toprağı alıp götürdüler.
Kel, çorak, bin yıl geçse bile üzerinde ot bitmeyecek bir çirkinlik kaldı geride. Yetmedi. Sonra “Gerçekten çok çirkin oldu” diye düşünmüş olmalı birileri; bu sefer kamyon kamyon toprak taşıdılar geri.
Ağaç sök, toprak al, yola taşı, sonra başka bir yerdeki ağaçları sök, toprak al, getir buraya döşe... Eskiden İstanbul’dan İzmir’e giden feribotlar vardı mesela. Akşam binerdik arabayla, sabah olunca inerdik İzmir’de. Bir gecelik vapur sefası da cabası. Bunu ortadan kaldırıp araya otoyol yapmak neden? Kimin iyiliği için?
Karadeniz yaylalarını birbirine bağlamayı hedefleyen “Yeşil Yol”... Bölgenin kendine özgü ekosistemine ciddi bir tehdit! Senelerdir su kaynaklarını HES’lere kurban veren, kültürü o suya göbekten bağlı yöre insanının istememesine rağmen.
Peki, kimin için? 90 yaşındaki ninelerin rahatı için değil belli ki; yine hafriyatı, yine inşaatı canlı tutmaktan başka bir sebep görünmüyor bu ısrarda. Diyecekler ki: “Kalkınmak için!” Ne pahasına?
“Cenazemiz buradan kalkar, dozer ancak buradan geçer. Her şeyimiz elimizden alındı, doğada sığınacak yer kalmadı”, “İsterse beni hapse atsın, ama bu vatanımın toprağı için, ağacı için, yeşilliği için, torunlarımın geleceği için direneceğim. Biz 6 ay buradayız, benim çoluğum çocuğum hayvancılık yapıyor burada. Biz vatanımıza sahip çıkmayacak mıyız?” diyen kadınları dinlememek neden?
Dünyanın en pahalı benzinini kullanan bir halkın elinde kalan bir avuç doğayı katletmek, çevresine hayatını kurduğu, kültürünü ördüğü suları kurutmak pahasına yapılan yollar kimin için? Kimin iyiliği için?
Uçakla biraz havalanıp İstanbul’un üzerinden geçerken şöyle bir bakın; işte orada... İstanbul’un yeşil kalmış yegâne bölgesini bıçak gibi yaran, kelleştiren 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu... Kuşların göç yoluymuş, şehrin kalan son oksijen kaynaklarıymış filan önemsiz. Neden? Mevcut iki köprü İstanbul’un çılgın trafiğini kaldıramıyor ondan.
İstanbul’da trafik neden bu kadar çok? Bütün ülkeyi aynı şehre doldurma politikası yüzünden olabilir. Bu neden? Bütün ülke aynı şehirde oturursa eğer o şehirdeki bir dairenin değeri, hakiki ederinin 10 katına çıkabilir ondan.
Peki, bu kim için iyi? İnşaatı yaşatmak için. Hem yakında, yeni yapılan otoyolun sağında solunda yeni yeni Ümraniye’ler, Sultanbeyli’ler türer. Daha çok insan gelir şehre toprağını bırakıp; toprak para etmez, tarım desteklenmez ama inşaat öyle mi? İnşaatta işçi olmak yerine niye kendi toprağında çiftçi olasın ki hem.
İnşaat neden önemli? Orasını da siz bilin canım.
YORUMLAR