Bir serçenin ölümü...



Yazılı ya da sesli her türlü kelimenin havada kaldığı, boş geldiği günlerden biri bugün. Yağmurla ıslandığına sevindiğimiz İstanbul sabahı bir serçenin ölüm haberiyle dağlandıı… 269 gün boyunca komada uyanması beklenen 15 yaşındaki bir çocuğun, bu kadar gün sonra üç yaşındaki bir çocuk kadar küçülmüş, 16 kilo kalmış bir çocuğun, bir minik serçenin ölüm haberiyle başladık güne…



**



Biz aslında alışmışız ölüme. Her güne bir ölümle uyanmaya, faili meçhul ölümlere, faili belli ölümlere, karısını vuran, çocuklarını ayaklarıyla ezen adamlara alışmışız sanki… Ölüme, haksız ölüme alışılır mı ki?



**



Ne kadar nasır tutmuş da olsa içimiz bir çocuk ölünce, o kat kat zırhın altında, gündelik telaşın, korku kültürünün yarattığı baskı altında saklamaya çalıştığımız, yok saydığımız duygularımız patlıyorlar bir volkan gibi.



**



Ölen çocuğa kendi bedenimizle hayat vermemiş olsak da dağlanıyor yürek. Biliyoruz ki çocuklarımız güvende değil. Gözümüzün nuru, kıymetli çocuklarımızı bir an bile ayırmamalıyız gözümüzün önünden. Ne arkadaşlarıyla sokakta oynamaya, ne bakkala ekmek almaya, ne haksızlığa karşı hakkını aramaya (zinhar) gönderemeyiz biliyoruz. Göndersek geri döner mi belli değil! Berkin dönmedi…



**



16 Haziran günü polise ait bir gaz tüfeğiyle başından vurulan ve o günden düne kadar direnen küçük vücudu daha fazla dayanamadı. O gün, onun vurulduğu yerde görev yapan polisler ne hikmetse toptan hafıza kaybına uğramışlar. Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 14 farklı ifadede o gün nerede olduklarını hatırlamadıklarını hatta gaz tüfeği kullanıp kullanmadıklarını bile unuttuklarını söylediler.



**



Onlar bunu unutsalar da bu ülke belli ki bu çocuğun adını unutmayacak…



**



Şimdi şiddeti hafızalarının derin kuyularına gömemeyenler için, bu ülkenin çocuklarına, onların uçuramadıkları uçurtmalara, oynayamadıkları oyunlara, sevdalanamadıkları aşklara yas tutmanın ve utanmanın günü bugün…



**



Son olarak Nazım Hikmet:

Ürkek bir serçe gibi eğme başını.

Kaldır başını ve dimdik dur.

Bu senin değil, ülkemin ayıbı.

Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.