Uzay ve Bin Yıldız...

Kampa gittik. Uzay’la beraber ilk defa, çadırda bir gece geçirmek üzere Akyazı’nın Acelle Yaylası’ndaydık hafta sonu. Yola çıkacağımız gece sabaha karşı 4’te kalktım; heyecandan uyuyamadığım pek sık olmaz ama işte bu o nadir anlardan biri; oğlumla beraber ilk kamp deneyimimizin öncesinde uyku tutmadı gözümü. “Nasıl olacak? Uzay sevecek mi? Gerekli her şeyi aldım mı?“ diye düşünürken bir baktık sabah olmuş, yola çıkmışız bile...


Akyazı’daki buluşma yerimizde bizden başka 12 aile, çocuklarıyla tanışıyoruz... Alpay Oğuş’un “Kampa gidelim mi baba?” etkinliklerinden biri bu... Herkes geldikten sonra “Hadi betondan kaçalım!” diyor Alpay ve arabalarımıza binip 1000 rakımlı yaylaya tırmanışa geçiyoruz.


Uzay çok mutlu... “Ne kaday büyük ağaçlar, ne kaday çok yokuş, anne geldik mi, geldik mi, geldik mi?” diye sora sora çıkıyoruz dağ yollarını... Kayınlar, fındık ağaçları, yükseldikçe güzelleşen şahane bir manzara. İstanbul’a iki saat uzaklıkta olduğumuza inanmak güç. Yaylaya varınca, göl kenarında çadırları kuruyoruz... Hava güneşli ve serin. Yayla bu demek. İşte sessizlikle, el değmemiş doğayla, betonsuz, ekransız saatlerimiz başladı...


Çocukların hepsi pek mutlu, koşturuyor, oynuyorlar... Doğanın iyileştirici gücü yaylaya adım attığımız andan itibaren hepimizi etkiliyor... Sonrasında çevre keşifleri, bol oksijenli uykular, oyunlar, sohbetler, göle girmeler... Ne iyi etmişiz gelmekle!


Yürüyüş mesafesini yarıştıran bir çete

“Kampa gidelim mi baba?” çocuklarının geleceğini düşünen ebeveynler için kıymetli bir teori aynı zamanda. Doğada olmaya alışık, insan ve doğa ilişkisinin farkında, bundan zevk alan nesiller yaratmak amaç. Alpay Oğuş bunu, “Bir çete kurmak” diye adlandırıyor. “15-16 yaşlarına geldiklerinde günde kaç kilometre yürüdüğüyle, ne kadar soğuk havada çadırda kalabildiğiyle, yamaç paraşütü atlamalarıyla, zirve tırmanışlarıyla gurur duyan ve bunları yarıştıran bir nesil yaratmak” istediğini söylüyor... (6 yaşındaki oğlu Erin’in bebekliğinden beri kamplara gidiyor...)


Alınacak dersler

Biz kamp konusunda acemi sayılırız. Uzay doğmadan önce de deniz kenarlarında çadır kurmuşluğumuz var ama onlar hep tuvaleti, yemek seçenekleri olan kamping alanları. Burada hiçbir tesis yok. Onun yerine alınacak dersler var... Acelle’de geçirdiğimiz gecenin sonunda öğrendiklerim:


* Ağustosta olsa da yayla geceleri çok soğuk. Mont, battaniye, sağlam bir uyku tulumu yanınıza almadıysanız, bizim gibi donarsınız.


* Kampçılar yemeklerini birbiriyle paylaşmak konusunda gayet cömertler. Hatta bir arkadaş korla çalışan semaverini ortak kullanıma açarak gün boyu çay tedariki sağladı. Yine de yoksunluk hissine yenilmemek için bolca yiyecek getirmekte fayda var. Açık hava çocukların iştahını da açıyor. Eyvah yemeğimiz kalmadı hissi pek beter.


Sıfır atık

Doğada kamp yapmanın en önemli kurallarından biri de bölgeden ayrıldığında arkanda atık bırakmamak. Bu yüzden tek kullanımlık bardaklar, tabaklar yok bizim kampımızda. Gitmeden önce her tarafı temizliyor (hatta bizden önce gelenlerin bıraktıkları çöpleri bile) öyle ayrılıyoruz... Yalnızca yediğimiz meyvelerin tohumlarını (çekirdeklerini) bırakıyoruz arkamızda... Belki önümüzdeki senelerde yeni minik meyve ağaçları olurlar diye...


Doğa ve zihinsel sağlık

“Çocukların kapalı mekânlarda gittikçe daha uzun zaman geçirmesi ve mecbur kaldıkları hareketsiz yaşam biçimi zihinsel sağlık sorunlarına yol açıyor” diyordu araştırmacı Richard Louv; şehir hayatının ve doğa yoksunluğunun çocuklar üzerindeki etkilerini anlattığı Doğadaki Son Çocuk kitabında... Louv’u okuduğumdan beri aklımdan çıkaramıyorum söylediklerini. Bin yıldızlı gecede hiç ses olmadan kamp ateşi çevresinde Uzay’ın yaşadığı deneyimi hiçbir sanal ortam ona katamazdı eminim ki... Belli oldu ki daha nice kamplara gideceğiz beraber...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.