Aaaarııı vızz vızz vızzz…

Sabah ve akşamlar serin hâlâ, hırka üzeri yelek, sabahın dokuz buçuğunda, bu kez bana “orman kafası”nı ilk fısıldayan ağacın yanındayım. Güneş gören yere çöktüm, yazıyorum, bi taraftan da ağaca doğru giderken yanından geçtiğim ve uçuşlarına büyülendiğim, bahçemizin tek arı kovanını uzaktan izliyorum, gözüme kestirdim, dönüşte yanlarına gidicem.


Yumuşacık bi sabah esintisi var, kuşlar bıcır cikir konuşup şarkı söylüyorlar. Bahar ne güzel şey, her şeyin içindeki canlılığı, rengi ve hareketliliği gördükçe ben de yerimde duramaz oluyorum, içim kıpır kıpır. Dış dünyamda da hareketlilik çoğalıyor benimle birlikte, taşımış olduğum yüklerin ağırlığı tek tek uçan balona dönüşüp göğe süzülüyor. Sıktığım avuçlarımı açıp ipleri huzur içinde özgür bırakıyorum. Bedenim eskisine göre daha az hareket ettikçe, yapmam “gerekenler” azaldıkça, içimde yıllardır kaynayan, uzundur demlenen, özlemle vermeyi beklediğim armağanlarıma yer açılıyor, volkanlarım patlıyor birer birer. İçteki ateşim görünür oluyor, içimden akanın bıraktığı boşluğa ne güzellikler doluyor.

***

Özlem


Özlem





İnzivaya üç gün katıldı, zor sustuk birbirimizi gördükçe, sonrasında “puhahaha” diye koptuk, o kadar çok güldürdü ki beni, sağ olsun. Çocuk kahkahalarımızla o sıra, şansımıza, boş olan gönüllü evini çınlattık, iki gece üst üste sabahın dörtlerine kadar kikirdedik, gülmekten altımıza kaçırayazdık, birbirimize hikayelerimizi anlattık, mutluluktan ağladık, ormanda ay ışığı izlerken ağaçların arasında beliren hayali evlerin pencerelerinin önünden geçip, ışıklı kapıdan aya doğru yol aldık, yaralarımızı gösterip şifalı merhemler sürdük, neşemizi, hayallerimizi paylaştık.


Özlem’in bi hayali var, Polen, onu hayata geçirmek için yanıp tutuşuyor, yine onun diliyle okuyalım: “Farklı hikayelerden gelen çocukları ekoloji ve sanat çatısı altında buluşturmayı ve hep birlikte oynamalarını, üretmelerini ve bunu sağlamak üzere bir topluluk oluşturmayı hedefleyen bir oluşum Polen. Açık bir bahçede bir çember hayal edin, ortasında çocuklar, dış çemberde de biz yetişkinler, bildiklerimizi onlara öğretiyoruz. Kim, ne biliyorsa artık... Kentten, köyden gelen çocukların ve ailelerinin de bir araya gelmesi için var Polen bir anlamda, şu an dünyanın dört bir yanından insan var Polen çatısı altında.” Özlem emekle o insanları yıllardır bir araya topluyor. “Ekoloji de sanat da ikisi de hem yerel hem de evrensel. Vatanından ayrı düşmüş çocuklarla ağaç dikerken birbirimizin dilini konuşmamıza gerek kalmıyor, hepimizi birleştiren ortak bir dil var orada.”


Geçen akşam insanları birbirine bağlamaktan, onları tanıştırıp buluşturmaktan aldığımız keyfi konuşurken, santral operatörüne tebrik yollayasım geldi yine. Özlem de benzer bir şekilde “kabloyum işte ben” dedi, öyleyiz, enerjinin aktığı ağ bağlantılarıyız belli ki, santral operatörü gibi biz de bağlamayı seviyoruz, köprü olmayı.


Biz Özlem’le altı yıl önce bağlandık mesela, şimdi onunla yıllar sonra bu bahçede ve ormanda buluşmak, çiçeklerle arıların aşkına dönüştü, birbirimizden çok ilhamlandık, birlikte uçtuk adeta, birlikte üretme hayalleri kurduk bolca, zor ayrıldık bu sefer.

***

Bulut gelip de üşümeye başlayınca güneşli bir yere gitme ihtiyacı duyuyorum, ağacıma ilhamları için teşekkür edip arı kovanının yanına yaklaşıyorum. Arıların uçuşlarını daha yakından izliyorum, yakınlarında durmama izin veriyorlar aslında. Çok iyi anlaşıyoruz onlarla, çayır çimen diz boyu. Rengârenk ve uzun tüylü bu yeryüzü halısına basmaya kıyamayıp patikanın üzerinde çöküyorum yere ve hem onları hem de içimden geçenleri izliyorum.


Kocaman bi bahçe ve orman, arıların, kuşların, kelebeklerin ve nicesinin yaşayabilmesi için onları yaşatan bitkiler de büyüyüp çoğaldılar artık, onlar büyüyüp çoğaldıkça biz de döngülerimizde büyüyüp çoğalıyoruz. Gökkuşağı kanatlı bir kelebek doğuyor kozadan, arılarla çiçeklerin buluşması el ayak değmemiş yabanın lezzetinde bala dönüşüyor. Şimdilerde oğul vermek için kanat çırpıyormuş arılar, kovan çoğalmak istiyormuş artık, öyle dedi arılarımızla ilgilenen arkadaşımız. Yeni bir kovan hazırlıyoruz onlara şimdi.


Yağmurlar yağdı, fırtınalar esti, hortumlar vurdu dağı taşı, ağaçların polenleri çiçeklerinkine karışıp yağmurlarlarla yağdı topraklara. Doğa yine çiçeklenip tohum tutacak, yeni meyveler olgunlaşacak güneşin altında. Arıların çapraz döllemelerinden nice güzelliğin çocuğu doğacak, bilmiyoruz, bilmiyorum. Heyecanla ve bi o kadar da sakinlikle izliyorum.


Bu bahar bi başka gebe bu topraklar, sessiz alanda durup kulak kesilelim doğum sancısının sesine.


Sonsuz bir döngünün içinde olduğumuzu hatırladığım her an kalbim biraz daha açılıyor, dilerim hepimizin içindeki en derin özlemin yolu kavuşmaya varsın.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Okurken sizi, birinizi ya da tümünüzü, çok duygulandım. Sanki insan uyanıyor diyecektim ki diyemedim. Bu uyanışı destekleyen tüm varoluşu görmezden gelemezdim. Insan uyanışın bilincine varıyor, diye yazabilirim sadece.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.