Yürüyüşler, bahar çemberleri…

Yürüdüğüm yollarda tekrar yürüyesim var, ilk güneşli hafta sonunda eski su değirmeninin yolundan üst Yanartaş’a tırmanasım.


Birkaç dere aşmamız, taştan taşa sekmemiz gereken bir yoldu eskiden, ne zamandır yürümedim. Hazırlıklı olalım, deneme gezisi olsun bu, mamalarımızı ve küçük havlularımızı yanımıza alalım, molamızda Kalplerimizin Mümkün Bildiği Daha Güzel Dünya’dan bölümler okuyup üzerine sohbet edelim, yürürken bitkileri, ağaçları tanıyalım, fotoğraf çekelim, dans edelim, havaya, suya, toprağa ve ateşe selam verelim, dağa, denize ve ateşe bakıp şarkılar söyleyelim, kendi şarkılarımızı söyleyelim. Yanımızda taşıyabileceğimiz müzik aletlerimiz de olursa ne güzel olur, ormandan sesler korosu yaparız, eski yollara yeni sesler, yeni nefesler gelsin.




Yollar bizi özlemiştir; gidilmeyi, yürünmeyi… Ben, patika nasıl oluşur, o yolda öğrendim, selvi fidanlarının annelerinin eteğinde nasıl da serpildiğini orada gördüm, yabanda kalmış, hâlâ meyve veren turunçları, dutları gördüm, yedim, ilk mantar toplamaya o ormana gittim, orkideleri orada öğrendim, baharda o derelerde yüzdüm, kanyondaki o geniş kayalıklarda güneşlendim. Her karışını ezberlemiştim zamanında, yine hatırlamak, seninle de paylaşmak istiyorum yaşadığım güzellikleri.


Şimdi her şeyin yaşam yaşam fışkırdığı zaman, her şeyin delirdiği, yeşilin tazelikle coştuğu, renklerin delirdiği, renkten renge girdiği zaman. Anemonlar bitmeye yüz tutmuş ama ne gam! Süsenler açmış, orkideler başlamış, eğreltiler coşmuştur şimdi, Venüs saçları salınıyordur. Bugün bahçede ilk gelinciği gördüm, şimdi o eski değirmen yolunda her şey daha erken açmış olabilir. Heyecanlıyım. 14 Nisan’a niyet ediyorum bu gezi için, 6’sı için Can’la bir ön geziye niyet ettik. Çember alanlarına alıcı gözüyle bakalım, ona katılmak istersen de ne güzel olur, önden bi yolu tanır, hatırlarız, hava nasıl olacak şimdiden bilmek kolay değil. Dua ediyorum, gökler yanımızda olsun inşallah.





Bu yıl yağmurlar bizi sevdi, geldiğimden beri neredeyse her gün yağmur yağıyor. Güneş yüzünü o kadar az gösterdi ki, bu sabah güneşi görür görmez uyandı zihnim. Yazı günü, ormana yolculuk. Bu sabah nereye? Gözümün gönlümün çektiği yere. “Hayali evimin sabah güneşi nasıl oluyor?” diye içimden geçirdiysem de unutmuşum yolda. Kuşlar coşuyor bu saatte, onları dinler ve “Bahçede neler açmış, neler değişmiş?” diye sağa sola bakınırken kendimi üst taraçada bulmuşum, oradan sahne*ye gidesim geldi ve gittiğimde sahnenin iyiden iyiye izleyicilerden uzak, bambaşka bir yere dönüşmüş olduğunu gördüm. Ağaçlar ve çalılar araya duvar gibi perde olmuş zaman içinde, aşağıdan bakınca izleyiciler yok, yukarıdan bakınca da sahne yok. Görüntüyü biraz açma, ferahlatma zamanı gelmiş demek.


Dönüşte rahmetli Viktor’un çiçek açan bilge keçiboynuzu ağacının oradan geçerken kuş seslerini duyunca bir an donakaldım, büyüklü küçüklü kuşlar ağacı mesken tutmuş konuşuyorlardı. Küçükler baştankaralarmış, gördüm; diğerleri de ya ibibik ya da alakarga topluluğu. Bakalım, tanışıyoruz kendileriyle, sanırsam bi kızın peşinde üç oğlan filan vardı, ben yokmuşum gibi oldu, harika, nefesim tutuldu adeta. Baya bi sohbet ettiler yanımda, kız bir dalda otururken yanına uçup uçup uzağa gittiler, sonra kız da onlara uydu, hep birlikte uçup gittiler. Yandaki ağaçtan geldi sesleri. Böyle böyle ormanı gezerler ne güzel. Geçen sene şarkısını fark ettiğim, ritim atan kuş da başlamış şarkı söylemeye, o acaba hangisi? Kuşlar da ayrı bir alem. Seslerini kaydettim, onları da dinletesim var.:



Artık hem gezmek hem de böyle şeyler için bu bahçede olmak istiyorum, yakın yakın uçtuğum yerleri de yavaş yavaş genişletebilirim böylelikle.


Nefis bi bahar gelmiş her yerlere, kalplerimize de buyursun gelsin, genişletsin inşallah. Baharımız şenlikli piknikli olsun. Bu yazının şarkısı da bu olsun:



Kadim yollarda yeniden, bu kez bi başka yürüyesim var.

Senin ne hissettiğini, ne düşündüğünü bilmeye ihtiyacım var Toprak Anam, Yer Anam, bunu duymak için çemberlerde oturmaya ihtiyacım var.


Senin ne hissettiğini, ne düşündüğünü bilmeye ihtiyacım var ruh kız kardeşim, can adam kardeşim, hayatının şu anında nasılsın ve neye ihtiyacın var? Benim bunları duymaya ve kendi hikayemi de anlatmaya ihtiyacım var. Seninle çemberlerde oturasım var yanisi.




*Meyve veren keçiboynuzunun altında, belli bir eğimle aşağıdaki geniş düzlüğe bakan yer, ilk gördüğümde bir minik amfitiyatro canlanmıştı gözümde, sahneden kasıt o yer, o hayal işte.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.