“Devam et Röno!”

Sanmayın ki kolay bir hayat! Bir şeyler hep bir şeyleri bekliyor hissiyatıyla yaşıyorum bu aralar.


Bahçedeki ağaçlar, çiçekler susamış, sulanmayı bekler. Kedilerle köpekler toprak çanaktan su içiyorlar, çanak doldurulmayı bekler. Mamaları bitmiş, pişirilmeyi bekler, yemek saatleri gecikince görüntüye girip kendilerini fark etmemizi beklerler, pişmiş olan mamanın soğumasını bekliyoruzdur o sırada, ondan geç kalmıştır mama bu akşam. Aaaaa! Beklemek, beklememek… bekbeklemek… Şu beklemeye bir bakayım en iyisi…


Bunlar beklenti mi peki? Dağdaki hüdai nabit ağacın bizden bir beklediği mi var? Bahçeme diktiğim ağacın var ama. Gökteki yılan kartalının benden beklediği ne olabilir? Birlikte yaşadığım canlılar arasında elimi uzatıp okşayabildiklerim, ben onları severken onların da beni öpüp sevdiği kedilerim, köpeklerim benden kendilerine su vermemi bekliyor olabilirler. Var olabilir mi böyle bir beklenti, biz insanlar böyle adlandırıyor olmayalım, aynı kediye nankör dendiği gibi?




Ben ne bekliyorum peki şu hayatta? Bir şeyleri bekliyor muyum? Olsa olsa çiçek açmalarını, meyve vermelerini, sağlıkla büyümelerini, mutlu yaşamalarını diler gönlüm, onlarla daha çok zaman geçirmek isterim şu dünya yüzünde, dünya gözüyle oynaşmak isterim hepsiyle, sevgililerim onlar…Beklenti diyemem o yüzden, arzu ederim hani, olursa ne güzel olur, ben elimden gelenin en iyisini yaptığım için gönlüm rahattır. İnsanım ve istemeden de olsa canları öldürmüşlüğüm var, arada kaçırdığım canlar için kendimi affediyorum, insanım ve unutabiliyorum, görmeyip atlayabiliyorum, üstlerine basabiliyorum, kuruyup ölebiliyorlar, o kadar narin bir şey yaşam.


Benden beklenen bir şey var mıdır insan olarak peki? Yeryüzü benden ne bekliyordur mesela, “Yaşamıherhaliylemükemmeldüzenleyen” benden nasıl bir varoluş bekliyordur?


Yılan kartalı, insanın onun yaşam alanlarını gözetmekle kendi yaşamını da gözetmiş olduğunu gün gelip anlayacağı “an”ı bekliyor olabilir mi?


Tüm bu sorular içimde dönedursun, kedi köpek besleme saatinde mama taslarını koyduğum özel masanın üzerine doğru çiçekli dallarını eğmiş hayıtla öpüşüyoruz birden. Güzelim kokusunu duyuyorum. üzerindeki arıların vızıltısını. Güzellikler görülmeyi, kokular fark edilmeyi bekler mi? Yoksa isterler mi sadece?


Ortaokul yıllarımdan aklımda kalan bir tabela geliyor gözümün önüne, dolmuşların, minibüslerin durak yerlerinde yazardı: “Yolcu indirme-bindirme yeri. Bekleme yapılmaz.” Çok güler, dalga geçerdik bozuk Türkçesi ile. Diğer araçlar durakta beklemesin diye yazılmış yazı, sanki dünyayı anlatıyor.


Olmaya bekleme-beklenti! Olursa hayal kırıklığı ve umudunu kaybetme olabilir devamında. Her şey birbirine dönüşüyor oysa, halden hale geçiyoruz, hiçbir şey aynı kalmıyor, bir uçtan diğerine salınabiliyoruz sarkaç gibi. O salınımlar ne kadar yumuşak olursa o kadar iyi. Ne beklemek ne beklememek, ne güzel o salınımların keyfini çıkarmak bu geçici dünyada. Orta yol, denge, eril-dişil…Aaaaa deliriciiiim!




Ben beklentiye cevap vermekle bozmuşum bu aralar… diye yazıyordum ki bir anda aydınlandım! Hatırlarsanız, “kimse benden bir şey istemesin, beklemesin, görünmez olayım bir süre” diye dilemiştim geçen sonbahar zamanları, “sen misin bunları diyen Ayşe, al bakalım sana” demiycem, kendimle şiddetli iletişim olur bu. Dersim buymuş hâlbuki, beklentisiz olmak!


En iyisi sadece otobüs bekleyeyim bu hayatta. Tencereler iyice soğumuştur, kalkıp onları dolaba koyayım.


Eli elime, varlığı gözüme değenlere karşı öncelikli sorumluyum, elimden geldiğince temel ihtiyaçlarını karşılamak isterim. Yaşam yolculuğumda yan yana olmasak bile birlikte yürüdüğüm, aşkla büyüdüğüm, gözünü sevdiğim, kalbine, güzelliğine vurulduğum tüm canlar, görmediğim, tanımadığım ama var olduğunu bildiğim tüm yaşam formları, hepinizin varlığını onurlandırıyorum ve birlikte bir yaşamın coşkusunu yaşatıyorsunuz bana, sağolun!


Ohhhh! Beklenti uçtu gitti, dönüştü ve dönüştürdü. Birlikte varolmanın huzuru geldi yerine…Hayat her haliyle kusursuz.


Beklentilerime de teşekkür ediyorum. Trafiği tıkamasınlar da yola devam edelim değil mi?




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Günaydın, Ne güzel anlatmışsın yüreğine sağlık, darısı başıma..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.