Kutsal yağmurların ardından …
Hiç böyle bir kış geçmemişti.
Aslında geçen yılki bahardan beri yağmur yağıyor, yaz boyunca neredeyse her ay şöyle bir indirdi gökler, sonbaharın gelişiyle birlikte ciddi yağmurlar başladı…..sonra durmadı, durmadan yağdı, yağdı, yağdı. Toprak o kadar suya doydu ki, suyu emecek hali kalmadı, ayak basılan her yer mırç mırç ses çıkarır oldu.
Derelerimiz, pınarlarımız coştu, bize hemzemin geçiş izni veren deremiz ise koca bir yarıkla derinleşti tam geçtiğimiz yerin yanıbaşında. Yağmurdan fırsat buldukça dereye inip derenin sığ yerlerinden taşlar taşıyıp attık en az bir metrelik yarığı doldurmak için. Attık attık taşları, yolu yükselttik, suyun akışını yavaşlatmak için de setler yaptık, araçla geçilebilecek hale geldi, birkaç günlük arkadaş destekli taş atma oyunundan sonra.
Haberlerde dinlerdik ya“şarampole yuvarlanmak” derlerdi, ne demek anlamazdım küçükken, sonrasında hiç öğrenme fırsatım olmamış hayatın içinde, ne demek olduğunu buralara yerleştikten sonra öğrenebildim ancak. Şarampoller, yağmur suları yolu bozmasın, onlar için hazırlanmış yoldan aksın diye yapılmış, yola paralel giden, yol hizasından alçaktaki kanallar.
Şarampollerden eğimle akan suyu derelere ileten künklerin ağızları dal, yaprak, taş toprak birikintisiyle tıkanabiliyor, onları da her kış açmak gerekiyor, tabii şarampol boyunca düşmüş dalları alıp yol boyu temizlik yapmak da kış için faydalı işlerin arasında. Yolda daha önceki yıllarda başlamış bozulmaları tamir etmiştik, ama bu yıl yağmurlar erken bastırınca, bu kez de yeni bozulmalar oluştu. Yağmurlar ara verdikçe arazide çıkan taşları el arabasına doldurduk, bu oyuklara döküp yerleştirdik itinayla.
Su kaynağımızda da durum farklı değil, su büyük bir gürültüyle çağıldıyor. Yazın sonlarına doğru azalan suyu çoğaltmak için yaptığımız çalışmanın tersini yaptık bu kez, yine taş döşeyerek suyu yönlendirip, güçlü dereyi üçe bölerek bizim hortuma gelen suyu azaltmaya çalıştık ki borunun ucunu yerinden oynatmasın, suyumuz kesintisiz aksın.
Su kaynağımızdan bir görüntü
Tüm bu işler bazen Selahattin’le iki başımıza, çoğu zaman da arkadaşların desteğiyle oldu, varlıklarına şükran. Antalya’dan gelip yardıma koşan arkadaşlarımız var, yardıma ihtiyaç duyduğumuzda bir çağrı yapıp bunu dile getiriyoruz, uygun olanlar gelip yardım ediyorlar. Ziyaretimize gelenler de bir ucundan tutuyorlar hayatı. Hayata katılıyorlar. Kimi bahçede kasımpatıların kuru dallarını kesmeye yardım ediyor, kimi ekmek yoğurmaya gönüllü oluyor, kimi tohum taşıyor uzaklardan. Sağolsunlar.
23 yıllık gözlemlerimize dayanarak söyleyebilirim ki normal şartlar altında kışın tam güneşli günler geçer bu diyarlarda ve bahçede sıcacık olur insan, hele ki evin içi güneşle dolar, 20 derecelerde gezer ısı. Bu kış o kadar az güneşli gün geçti ki burnumuzu dışarı çıkarır çıkarmaz tekrar yağış başladığından güneşi her zamankinden daha fazla özler olduk. Yağmurdu, buluttu ve en sonunda kardı derken hava artık yoruldu, en iyi ihtimalle ara verdi diyelim, bugün bahçede hiç bulutsuz, tamamen güneşli bir gün yaşadık konuklarımızla birlikte.
Baharın coşkusu her yerden fışkırıyor, hayat kendini binbir yüzde gösteriyor yeniden, başka başka kuşlar mı geliyor ormana ne, bambaşka ötüşler duymaya başladık. Her şey bir değişik ya bu yıl, bakalım hayrolsun.
22 Mart’taki güneşli günde kaynaktan gelen suyumuzla yıkandık şükranla, dünya su günü de kutlu olsun.
Can sularımıza bereket olsun.
YORUMLAR