Uçuş serbest!
İstediğini yapmak ne demek?
Ne istiyoruz ki biz?
“Zeytinyağlı dolmaya karabiber konmaz! Bakla sıcak yenmez. Mercimek çorbasına limon sıkılır, ıspanak yoğurtla yenir.” Bu sözleri duyarak büyüdüm ben. Asi ruhum ise hep isyan etti. Mercimek çorbasına limon sıkmadım, ıspanağı yoğurtla yemedim ama karabiberli dolmaları da beğenmedim bu yüzden yıllarca. Kurallar, ah kurallar!
İstediğinde diretmek, kendi istediğin gibi olsun istemek.
Eskiden bir şey yapmaya niyetlenip de programım değişse üzülürdüm. Ya da bir yere gideceğiz diyelim, misafir geldi, evde kalmak zorunda kaldık diye hayıflanırdım. Sonra baktım ki başka bir şey oluyor, olan da güzel, ne diye kendime eziyet çektireyim ki diyerek vazgeçtim. Olanı kabulleniyorum çoktandır. Her ne oluyorsa iyi oluyor kafasına bir kez gelince, hiçbir şeye kızmak, üzülmek, bozulmak gelmiyormuş insanın içinden.
Nerede kendi istediğini yapmak, nerede topluluğa uymak?
Ben ne istiyorum acaba şu hayatta?
Kendimle ilgili bildiğim her şeyi unutmaya karar verdim bugünlerde. “Ben bunu şöyle yaparım, şunla şunu çok severim, şu rengi giymem” gibi şeyler de yavaş yavaş sözcük dağarcığımdan çıkmaya başladı. Yıllarca hayran olduğum toprak renkleri, sonbahar renkleri, yerini pembelere, morlara, turunculara bırakıyor artık.
Yenile düğmesine basıp da o anı güncellemek var ya, işte onu da yapmaya niyet ediyorum şimdilerde. Kendimi yeniliyorum. Beni daraltan, sıkıştıran, akmama engel olan ne varsa çıksın gitsin içimden. Kendime engel kendimsem, kendimi de aradan kaldırmaya niyet ediyorum. “Sen çıkarsan aradan, kalır seni Yaradan” demiş ya Yunus Emre. İnşallah bakalım, çalışıyorum.
“Kendiliğindenlik” artık topluluklarımızın başköşesine oturdu. Ortak sözcüğümüz oldu bu aralar: “Bilmiyorum!”
Bir tarihte bir şey mi yapmak istiyorum? O an gelince ne isteyeceğimi şimdiden bilmiyorum. Benim için hayırlı olan nedir, bilmiyorum. Sadece niyet ediyorum ve evrene salıyorum niyetimi. Hayat bana zamanı geldiğinde, kendi uygun gördüğü şekliyle getiriyor niyet ettiğimi. Bazı niyetlerimin de ne zaman olacağını bilmiyorum yalnızca. O kadar olsun. O kadarı da hayatın sürprizliliğine, kendiliğindenliğine kalsın.
Her şeyle dolma oluyor, pek de güzel oluyor, değişik tatlar, çeşnilerle damak tatlarım da değişiyor. Hayatın bana sunacağı yepyeni lezzetlere açığım. Yaşamaya cesaretim var her şeyi. Hayat benim için ne planlar yapıyor diye düşünürdüm, şimdi ise sadece her günün, her anın güzelliğiyle mest olmuş bir haldeyim, uçuşlara da, derinlere dalışlara da izin verir haldeyim. Her şey o kadar hızlı akıyor ki artık. İzleri takip ediyorum. Fark edişlerimiz bol olsun.
***
Beni okula yollarken dua ederlerdi: “Allah zihin açıklığı versin.”
Şimdiyse gelsin zamane duaları:
Allah kanat açıklığı versin!
Kanatlarımıza sağlık!
Kanadına kuvvet!
Uçuş serbest nasılsa…
YORUMLAR