İnsan olmanın dayanılmaz hafifliği…
Hepimiz milyon koldan yayın yapıyoruz. Bilgi geliyor, teyidini bekliyoruz ve gelince de paylaşıyoruz. Canlı yayın yapan insanlar haline geldik biz.
Kendimizi aradan çıkarıp, alan ve veren eller olarak paylaşıyoruz kısmetimize geleni. Paylaştıkça çoğalıyor hepsi, her birimizden tek tek dağılıyor bilgi, yardım…
Dereler gibi çoğalıyoruz birbirimize eklendikçe, çağlayarak denize karışıyoruz… Ağaçlar gibi büyüyoruz, orman oluyoruz… El veriyoruz ihtiyaç olan anda, ihtiyacı olana…
El ele verdik artık, tadını aldık bunun, artık iflah olmayız.
Atalarımızın ettiği savaş ve intikam yeminlerinin yerine bu kez, dağların başında, ormanların ortasında, bin yıldızlı göğün altında biz, başka yeminler ediyoruz. Sevgiye yemin olsun, aşka yemin olsun…
Şaka değil, aşka! Aşkla oluyor her şey. Devrim yok, mücadele yok, savaş yok artık. Aşkla paylaşmak var, yoksa kim ve nasıl uyanık tutabilir bizi gecelerdir, bilgi sayan irili ufaklı ekranların başında? “Bir”leşmemizin sevinciyle uyuyamıyoruz, artık kucaklaştığımız için, yalnız olmadığımızı çok şükür, anladığımız için.
Paylaşmayı çok seviyoruz biz. Paylaştıkça çoğaldığına şahit oluyoruz her şeyin.
Dağıtıyoruz; bilgiyi, yardımı… Elimizden gelenin en iyisini yapmanın rahatlığıyla…
Mücadele değil ki bu, aynı gemiye biniyoruz. Sanki Nuh çağırmış da yine, bu kez taşıyla, kuşuyla, insanıyla, bulutuyla gemiye doğru ilerliyormuşuz gibi.
Tufandan kurtulmak için gemiye binmekte birbirimize yardım ediyoruz. Komşu teyzemiz de geliyor, bir yardım edelim, hiç tanımadığımız birinin karnı açmış, yemeğimizi paylaşalım, yolda güçsüz düşenlere, bedeni ve ruhunda yaralar açılmışlara evlerimizi açalım, yataklar hazırlayalım. Gemiye binmemizi engellemeye çalışanlara kulak vermeyip, yüreğimizi kılavuz edinerek yol buluyoruz biz.
Bütün heyecan bunun içinmiş meğer. Ondanmış ne zamandır pırpır etmesi yüreklerimizin. Yürek yolu bilirmiş. En hızlı iletişim ağını yüreklerimizle kurduk biz.
Gönülden vermenin, koşulsuzca paylaşmanın, insan olmanın en güzel örneklerini veriyoruz. Ne zamandır içimizde kabaran şey akacak mecra buldu sonunda. Buna ne çok ihtiyacımız varmış, daha büyük bir ortak paydada buluşmaya ve yalnız olmadığımızı anlamaya…
Ne çokmuşuz, ne kalabalıkmışız biz.
Bizi ayırmaya niyetlenenlerin oyunları ve tezgâhları işlemiyor bize. Daha da çok kenetleniyoruz, ayıramıyorlar. Tek yürek olduk biz. Sevgililerimizle buluştuk. Bu aşk değil de nedir?
Hayatını kaybedenler ışıklar içinde olsun, yaralı dostlarımız şifa bulsun tez zamanda.
Şimdi yaralarımızı iyileştirip yola devam etme zamanı, birimizi bile dışarıda bırakmaya razı olmadan, sakinlikle, bir olduğumuz, “ayrı” olmadığımız bilincini canlı tutarak.
Şükürler olsun ki bu günleri de gördük.
Dağın başından, ormanın ortasından elimizden gelenin en iyisi bu, paylaşmak…
Şimdi kutlama zamanı!
YORUMLAR