Takı tasarımcısı olmaya nasıl karar verdiniz?


Belki başlangıç hikayemi bilenler vardır. Madame Figaro’da editor olarak çalışırken modaya olan tutkum ve günün trendleri olan büyük yüzükler ile ofise gelip röportajları bilgisayarda yazmak mümkün olmuyordu. Röportajı bilgisayara yazarken rahatsız olduğum için yüzüklerimi çıkartıyordum. Akşam eve giderken takmayı unutuyordum. Sabah işe vardığımda ise yüzük artık orada olmuyordu, kalabalık ofislerde olur böyle şeyler… İşte tam da bu yüzden kendime ‘moda’ olan tüm yüzüklerin aksine incecik altın telden bir yüzük yaptırdım. Hiç çıkarmama gerek yoktu. O kadar inceydi ki bazen parmağımda mı diye kontrol bile ediyordum.



Derken harika bir doğumgünü partisi verdim. Muhteşem bir partiyle kutladığım doğum günümün ertesi günü ofise gittiğimde ortamda tuhaf rüzgarlar esiyordu. Önce aldırış etmedim fakat kısa bir sure sonra genel müdürümüzün bizi toplantı odasına çağırmasıyla büyük bir olayın olduğunu anlamıştık. Ekonomik kriz sebebiyle çalıştığım derginin yayın hayatına son verilmişti. Evet, işsiz kalmıştım. O gün işimdeki son günümmüş meğer. O yıllarımı hala çok güzelliklerle anarım. İşten çıkarıldıktan sonra iş bulamadım. İçten içe artık dergici olmak isteyip istemediğini sorguluyordum. Sonra bir gün evde otururken ben Panama’ya gideceğim dedim. O hafta biletimi aldım ve gittim. Buralardan uzaklaşmaya düşünmeye ihtiyacım vardı. Panama’da yüzüğümü görenler İstanbul’a döndüğüm zaman onlara yollamamı istiyorlardı. Ben de bu nasıl olur, sizin ölçünüzü bilmiyorum yollayamam diyip gülümsüyordum. Ardından New York'a gittim. Orada da tanıştığım kişiler bana yüzüğümü soruyordu. İlgimi çeken her yaştan kadınlar yüzüğüme bakıyordu. New York seyahatinden İstanbul’a dönerken aklımda tek şu vardı: Ben bu işi yaparım.



Nereden başlasam diye ilk iş soluğu babamın yanında aldım. O sabah babama “Ben ne iş yapacağıma karar verdim. Kendi markamı yaratacağım. Kendime yaptığım bu yüzük gibi yüzükler yapacağım.” Babam yüzünde tatlı bir gülümsemeyle çok sevindim, hayırlısı olsun dedi. "Şimdi senden sermaye istiyorum dedim. Bana işimi kurmak için para verir misin?" dedim. Baktı, baktı ve tahmin edeceğiniz gibi bana ‘Bu senin işin, kendin kur. Benden maddi destek bekleme, ne yaparsan yap, kendin yap dedi. O an dünyam yıkıldı... Babamın bana destek olacağından çok emindim, yanılmışım. Madem bu işte yalnız başıma kaldım, o zaman ben de gece gündüz çalışır, tüm arkadaşlarımı seferber eder ve evet bu işi başarırım diye düşündüm. İnatçıyım ne de olsa taktım kafama.

Gerçekten muhteşem dostlara sahipmişim, herkes elinden gelen desteği yaptı bana. Herkes kendi işinin uzmanıydı. Herkesin fikrini aldım. Onlar da beni hep doğru yönlendirdiler. Onlara hep çok teşekkür ettim, zor yolda desteklerini hiç esirgemediler. Size bir dip not vereyim, markamı kurduktan 6 ay sonra babam beni yanına çağırdı, seninle gurur duyuyorum, sırf seni kamçılamak için öyle dedim. Maddi manevi her zaman yanındayım dedi. Çok mutlu olmuştum. Bu bana yetti. Babamın bu davranışı, en büyük sermayemin "gayretim" olması içindi. Daha sonra baktı ki canla başla çalışıyorum beni hep çok destekledi. Ailemin manevi desteğini zor zamanlarımda her zaman hissetmek bana hep güç verdi.



Takılarınızı tasarlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Tasarımı kimin için yaptığınızı asla unutmayın. Kim için tasarladığınız daima aklınızın bir köşesinde kalmalı. Hedef kitlenizi belirleyin ve onları daha yakından tanıyın. Tasarımlarımı “stil sahibi sadelik” olarak tanımlayabilirim. Pırlantalar ve pembe altın, tasarımlarımın vazgeçilmezleri. Mücevher meraklılarına ulaşılabilir seçenekler sunup kendi hikâyelerini yazmaları için ilham verdiğime inanıyorum. Bana ilham veren ise hep kadınlar oldu. Ben sokaktaki yaşı ne olursa olsun ruhu genç olan kadın için tasarlıyorum.



Güzelliğiyle baş döndüren veya yaptıklarıyla çığır açan kadınlar beni hep çok etkilemiştir. Hiç kuşkusuz ki bu kişilerin başında Coco Chanel yer alıyor. Döneminin mücevherlerini “statü sembolü mücevherler” diye tanımlıyordu ve bu mücevherler onun avangard stilini tamamlamakta yetersiz kalıyordu. 1924 yılında kıyafetleri için tasarladığı ilk parçalar inci küpeler oldu. Aynı dönemde “klasik mücevher”in ruhu olan “hoşluk” kavramının tamamen zıttı olan “düzensiz” mücevherleri yarattı. Couture çizgisiyle şekillendirdiği üçgen, altıgen ve yamuk taşlarla bezenmiş tasarımları mücevher dünyasını derinden sarstı. Dünyanın en ünlü moda tasarımcılarından Christian Dior onun için ”Siyah bir kazak ve on sıra inciyle modada bir devrim yarattı” demişti. Ben de jean ve tişört giyen kadına 10 parmağına 10 yüzük taktırarak kendi hikayesini yazmasını sağladım.



Bir de seyahatlerimden ilham alıyorum. Olduğum ortamı değiştirmek ve yeni yerler keşfetmekten çok keyif alıyorum. Yeni insanlarla tanışmak onların hikayelerini dinlemek bana ilham veriyor. Tasarım yaparken aklımda hep, sokaktaki her kadının kendinden bir parça bulup takmak isteyeceği takılar üretmek var. Herkesin hikayesinde kendinden bir şey bulup onu yaşatmasını istiyorum. Bence başarılı tasarımcılar her tarzda mücevher yaratmak yerine en yetenekli oldukları konseptlere odaklanıyorlar. Yıllar içinde stilleri gelişiyor ancak bir tasarımcı olarak evrimleri kendi içerisinde tutarlılığını koruyor ve markalarına sadık kalıyorlar.



Takı tasarlarken trendlerden etkileniyor musunuz?

Tabiki, sezonları trendleri yenilikleri takip ediyor, dünya ile beraber ben de değişiyorum.


Sizce aksesuarlar giysilere göre daha çok mu ön planda olmalı?

Evet kesinlikle. Sade bir kıyafeti farklı takılarla zenginleştirebilirsiniz.





Vazgeçemediğiniz aksesuarınız hangisi?

Küpelerden ve yüzüklerimden hiç vazgeçemiyorum. Küpenin yüze yansıttığı ışığı seviyorum. Işıltı katıyor. Bence saçlarının arasından görünen küpeler çok çekici oluyor. Ufacık bir el hareketinin kadına kattığı hava bir başka oluyor.


Hep kendi tasarımlarınızı mı kullanırsınız?

Genellikle evet, çok nadir de olsa bazı Vintage küpeleri de severek kullanıyorum.



Takı alanında etkilendiğiniz isimler kimler?

Hayattaki deneyimlerim…


Yeni sezonun en trend aksesuarı nedir?

Yine küpeler ön planda olacak. Sürprizlerim var. Büyük gösterişli parçaların dünyasına hızlı bir giriş yapacağız. Yine zarif, yine sade yine yalın ve yine fark edilen tasarımlar olacak. Biraz renkler de girecek hayatımıza. Bence biraz hayatı renklendirmeye ihtiyacımız var. Kışın boğazlı kazaklar ve büyük küpelerle yeniliklere doğru bir yolculuk yapacağız.





Takılarınızı tasarlarken doğal taşlara yer veriyor musunuz?

Kırmızı mercan mide ve karaciğerdeki kan yapıcı hücreleri etkiler, kansızlığa, kan dolaşım rahatsızlıklarına, kan hastalıklarına, enfeksiyona ve yüksek tansiyona iyi gelir. Kalp ve kan dolaşımını güçlendirir. Turkuaz da iki farklı rengiyle koleksiyonda yerini alıyor. Turkuaz kendisini taşıyan kişilerin iyileştirici güçlerini artırır ve bilgeliklerini artırmalarına yardımcı olur. Kederli insanların kederlerini gidermede ya da bir olayın şokunu yaşayan kişileri o halden kurtarmada faydalıdır. Onlara, bu durumdaki kişilerin ihtiyacı olan huzur duygusunu verir. Turkuaz koruyucudur, enerjiyi, huzuru, bütünlüğü arttırır ve kişisel ifadeyi kolaylaştırır. Negatif enerjiyi absorbe eder. Yaratıcılığı geliştirdiğine ve acıya karşı dayanıklılığı artırdığına inanılır.





Bir de yeşilin en güzel tonuyla Malahide var. Malahide bu koleksiyonun çıkış sebebi bile diyebilirim. Bedensel, ruhsal temizleyicilik ve dönüşüm sembolüdür. Yaydığı enerji koruyucu bir cila gibi bedeni kaplar, hücreleri yeniler, gençlik ve dirilik verir, yaşlanmayı geciktirir. Üstü örtülmüş olan eski rahatsızlıkları ve acıları, nedenini bilmediğimiz sıkıntıların kaynağını görebilmemiz için ortaya çıkarır, bunlarla mücadele etmemize yardım eder. Sıkıntılı ruhsal durumu neşe ve huzura dönüştürür, tam bir denge oluşturur. Dogal taşlara olan inancım benim bu koleksiyonda onlara yer vermemi sağladı.





Koleksiyonunuzda inci ve pırlantanın yanında mercan ve turkuaz boncuklu tasarımlar da yer alıyor. Daha çok küpede mercanlar kullanılmış. Kolyelerde de mercan, turkuaz gibi boncuklar yer alacak mı?

Her zaman renkler tasarımlarımda olacak. Sonbahar-Kış koleksiyonunda yine küpeler ön planda olacak. Sürprizlerim var. Büyük gösterişli parçaların dünyasına hızlı bir giriş yapacağız. Yine zarif, yine sade yine yalın ve yine fark edilen tasarımlar olacak. Biraz renkler de girecek hayatımıza. Bence biraz hayatı renklendirmeye ihtiyacımız var. Kışın boğazlı kazaklar ve büyük küpelerle yeniliklere doğru bir yolculuk yapacağız.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.