Hakkında hem ‘çocuksu’, hem de ‘seksi’ tanımlamaları yapı- lan anne, eş, oyuncu, yapımcı, tasarımcı ve iyi niyet elçisi Tuba Ünsal ile çocukken yaşadığı bayramlar üzerine başlayan sohbetimiz UNICEF İyi Niyet Elçisi olarak gittiği Kenya’da yaşadıkları üzerine devam etti...


Siz yeni kıyafetlerle uyuyan çocuklardan mıydınız?

Şükürler olsun öyle bir çocukluğum oldu. Kıyafetler bayrama kadar asılı dururdu. Bayramdan önce çaktırmadan giyer, sonra yine yerine asardım. Ayakkabılar da başucumda dururdu. Bayram için alınan kıyafetler o kadar değerli ve özeldi ki.


Çocuklarınıza bayram kıyafetleri alıyor musunuz?

Geleneği devam ettiriyorum. O güzel duyguları çocuklarımın da yaşamasını istiyorum.


Çocuklarınız sizin yaşadığınız o heyecanı yaşayabiliyor mu?

Elbette aynı olması pek mümkün değil. Çünkü bizim çocukluğumuzda her şey çok basitti ve zor elde edilirdi. Şimdi envai çeşit oyuncak var, kıyafetlere ise daha kolay ulaşılıyor. Şöyle durumlar yaratmaya çalışıyoruz, hemen hemen her gün eve hediyeler geliyor. Onları çocuklarıma hemen vermiyorum. Bir dolaba koyuyor, iyi bir şey yaptıklarında veya zaman zaman sürpriz yapmak istediğimde veriyorum. Çocuklarımızı ne kıtlık ne de bolluk bilincine sahip olarak yetiştiriyoruz. Sare’nin arkadaşları okulda ‘Siz zengin misiniz yoksa fakir misiniz?’ diye sormuş. Eve gelip ‘Biz zengin miyiz, fakir miyiz’ diye sordu.


Sizin cevabınız ne oldu?

‘Biz dünyanın en zengin ailesiyiz. Güzel bir kütüphanemiz var. Çoğu çocuğun evinde böyle kütüphane yok. İstediğimiz zaman dünyayı dolaşıyoruz. Bakın gezmediğimiz yer kalmıyor. Ama bunları yapmak için çok çalışmamız gerekiyor. Allah’a şükür bunları yapabiliyoruz’ dedim.


Çocuklarınız mahalledeki evleri dolaşıp şeker topluyor mu?

Tabii canım. İki bayramdır Şile’de sitedeyiz. Mahalledeki çocukları toplayıp şeker toplamaya çıkıyoruz. Entresan olan herkesin bayram geleneğini bizim gibi yaşamaması nedeniyle günün sonunda toplanan şeker oranının az olması, traji komik tabii.



‘Yıldızlık kavramı evrildi’

Kariyerinize gelelim. Tatminkâr mısınız? Yoksa ıskalar var mı?

Yaşıma göre iyi bir oyunculuk geçmi- şim olduğunu söylerler ama tabii benim için yeterlilik duygusu yok. Daha iyi işlerin daha iyi karakterlerin peşinden gidebilirdim. Çocuklarımın dünyaya gelmesinden sonra da dizilerde rol aldım ama iki yıldır neredeyse olmadığım TV’ye önümüzdeki sezon döneceğim. Diğer taraftan ‘Tuba Ünsal for Kerastase’ ve ‘Minnie by Koton’ markasıyla ilerlediğim yeni alanlar var. Benim asıl işim oyunculuk ama öteki taraftan da başka alanlarda da kendimi ve adımı var ediyorum. Bunlar insanlarla buluşmanın başka yolları. O yüzden 17 yılıma baktığımda çok tatmin olduğum iyi bir kariyer görü- yorum. Allah’a şükürler olsun tam istediğim, hayal ettiğim gibi.


Jenerasyonunuz içinde siz bir yıldız mısınız?

Hiçbir zaman yıldız olmayı hayal etmedim. Bizden önce Hülya Avşar ekolü vardı. Bizim jenerasyonumuz daha normal, daha kendi hayatını yaşayan, kendi kabuğunda ama çok da dışa dönük, kendiyle derdi olan, kavgadan, gürültüden hoşlanmayan bir jenerasyon. Kendi jenerasyonum içinde farklı bir yerde olduğumu düşünüyorum. Ayrıca bizim jenerasyonumuzda yıldız olma kavramı değişti. n Yıldız olma kavramı nasıl bir hale geldi? Şöyle anlatayım: Hülya Avşar’ın çok ciddi ve başarılı bir sinema kariyeri var. Bununla birlikte magazinle de kol kola bir birlikteliği söz konusu. Bu da çok daha büyük kitleleri elinde tutmasına olanak sağlıyor. Sonraki jenerasyona baktığınız zaman her şey biraz daha farklı.


Sonuç olarak bir yıldız mısınız?

Yıldızlık kavramı zaman içinde değiş- kenlik gösteriyor. Ayhan Işık da yıldız bir isimdi. Ama Ayhan Işık ile Hülya Avşar’ın yıldızlık kavramları farklıdır. Sonuçta bizim jenerasyonumuzun yıldızlık kavramı bizden önceki yıldızlık kavramıyla çok farklı. Ne yıldız olup olmadı- ğımı dert ettim ne de o şekilde davrandım. Biz daha normal hayatın içinde meslek olarak işimizi tercih eden insanlarız. Bence yıldızlık kavramları bu yöne doğru evrildi. n Hangisi iyi? Bilmem. Bu dönem dijital çağın dönemi. Toplum farklı bir yerde. Her şey çok hızlı akıp gidiyor. Kavramlar da buna göre deği- şim gösteriyor. Bu nedenle hangisinin iyi hangisinin kötü olduğunu belirlemek mümkün değil. Bizler daha ulaşılabilir durumdayız, o kesin.


‘Biz yaptık Avrupa örnek aldı’

Aynı anda birkaç işi yapabilmenizin alameti farikası nedir?

Yıllar içinde sınırlarımı genişletmeye çalıştım. Hayal ettiklerimin de altını doldurmaya çalıştım. Bir proje geliş- tirme ajansı kurarak projelerimi hayata geçirmeye başladım. ‘Tuba Ünsal for Kerastase’deki saç aksesuvarları koleksiyonumuz Avrupa’da örnek gösterildi. Çoğu ülke Türkiye’deki projeyi referans alıp aynısını yaptı. Genellikle globalde yapılır sonra Türkiye’ye uyarlanır. Biz burada yaptık global onu uyguladı.


Tek işle yetinmemenin nedeni nedir?

Çağın ihtiyacı multifonksiyonel kişilik. Sadece oyunculuk yapan ünlüler azınlıkta. Fark yaratmak için, rakiplerinizden biraz daha öne geçmek için multifonksiyonel kişiliğe sahip olmak gerekir. Show bussiness artık bütün yeteneklerinizi sergilemeniz gereken bir arenaya döndü. İşlerimi holding gibi yönetiyorum. Sadece kariyerimden değil tasarım yaptığım markalardan da sorumluyum.



‘Tarhanam parmak yedirtir’

Her alanda olma çabası yüzünden hayatı ıskalamıyor musunuz?

Katiyen. Zamanı iyi kullanmayı bildiğiniz sürece bir sorun çıkmaz, hayat ıskalanmaz. Ben gün içinde birkaç toplantı, görüşme yapıp yeni tasarımlar üzerinde çalışırken evimle, çocuklarımla, kocamla da ilgilenebiliyorum. Geçenlerde biri benim evde tarhana yapacak bir kadın izlenimi vermediğimi söylemiş. Öyle bir tarhana yaparım ki parmağınızı yersiniz. Zaman içinde annelik kavramı da değişti.


Annelik kavramının son şekli nasıl?

Bizler değişen annelik kavramının yavaş yavaş doğru algılanmasını sağlayacağız. Ayağımda topuklu ayakkabılarımın, dudağımda kırmızı rujun olması, birkaç işi aynı anda yapıyor olmam, evimi ihmal ettiğim anlamına gelmez. Sözler ve öğütler uçar gider zamanla. Anneler çocuklarına örnek olmalı.


‘Hülya Avşar devrimcidir’

Sizin için çocuksu, seksi tanımlamaları var. Hangisinin daha baskın olmasını istersiniz?

Seksi tanımlaması güzelmiş, hoşuma gitti. Birisi sosyal medyaya şöyle yazmıştı: ‘Tuba Ünsal ile evleneyim, onu da Nil Karaibrahimgil’le aldatayım.’ Bu yoruma çok gülmüştüm.


Siz kendinizi ne kadar seksi buluyorsunuz?

Gayet seksi buluyorum. Özellikle çocuklarım olduktan sonra anne olarak da kendimi beğeniyorum. Doğurgan olmak kadına ayrı bir seksilik katıyor. Belki bu yüzden bütün bu unvanları memnuniyetle alıyor olabilirim.


Kendinizi devrimci gibi hissediyor musunuz?

İyi niyet elçisi olmak, tasarımcılık yapmak, oyuncu olmak, çocuk bakmakla devrim yapılmıyor. Devrim yapabilmek için Cahide Sonku’lar, Sabiha Gökçen’ler gibi cesaret isteyen alanlarda ilk olmak lazım. Benimkisi sürünün açtığı yolda ilerlemek. Hele hele kadın olarak bu ülkede çok şeyi başarmış kadınlar var. Devrimci olan onlardır. Öteki taraftan Hülya Avşar da büyük devrimci bir kadındır.


Neden?

Popüler kültürle çok güzel oynayıp öteki taraftan çok sağlam bir kariyere sahip olmasından. Çok iyi bir insan olarak kalması, her zaman yıldızını parlatmayı başarması, sinemayı unutmaması. Toplum için çok radikal işler yaptı ama yine de hep sevilmeyi başardı. Çok iyi bir anne. Ayrıca jenerasyon farkına rağmen kendini bugüne taşıması. İşte bunları yapabildiği için bir devrimcidir.





‘10 yılı devirenlere saygı duyuyorum’

Oyunculuğu ihmal ediyor musunuz?

Hayır, geçtiğimiz sezon aynı zamanda uygulayıcı yapımcısı olduğum ‘Dünyanın En Güzel Kokusu’nda rol aldım. Şimdi de oğlum Mert Civan ile birlikte rol alacağımız bir film daha çekeceğiz. Ekimde Kayhan Yıldızoğlu’nun yönettiği bir tiyatro oyununda rol alacağım. 17 yıllık kariyerimde oldukça fazla sinema filmi ve televizyon dizisi olduğunu göz önünde bulundurursak oyunculuğu ihmal ettiğim düşünülemez.


Şöhret olmanın kötü taraflarını nasıl bertaraf ediyorsunuz?

Önce şımarıyorsunuz sonra ayaklarınız yere basıyor. Sadece ayakları yere basanlar ayakta kalır. Her yıl onlarca insan çıkıyor. Bizim sektörde 10 yılı devirmiş herkese büyük saygı duruyorum. İster magazin figürü olsun, isterse ağdalı sanat çağından gelsin. Kadın programı yapanın da, Nuri Bilge Ceylan filminde oynayanın da bu kadar zaman mesle- ğini yapıyor olması saygı duyulacak bir mesele.


‘Kenya’da iç savaş gördüm’

UNICEF İyi Niyet Elçiliği’ni kabul ederek kaos ortamı olan Kenya’ya gitmekten ürkmediniz mi?

Kenya karışık bir ülke. Bu proje bana gelmeden birkaç ay önce UNICEF kampında iki gazeteci kaçırılmıştı. 6 ay boyunca ikisinden de haber alınamamış. Hâlâ orada benim de bir kısmına şahit olduğum bir iç savaş var. Ben hiç öyle şeylerden korkmam.


Kenya’ya giderken ‘İki çocuk annesiyim, orada da hastalık vardır’ diye düşünmediniz mi?

Düşünmedim. Gözümü korkutanlar, biraz paniklediğim anlar oldu ama oraya gitmeseydim çocuklarımın yüzüne her baktığımda suçluluk duyardım.



Yeterince takdir gördünüz mü?

Takdir görmek için gitmedim. Oradaki çocukların aşılanması gerekiyordu. Ordaki çocukların tetanostan ölmemeleri için elimden geleni yapmaya çalışarak aşılama kampanyalarına katıldım. Sponsorumuz olan Prima’dan kazandığım tüm parayla bölgeye bisiklet yardımı yaptım, manevi olarak müthiş bir tatmindi.


Neden bisiklet?

Oradaki insanlar günde ortalama 20 kilometre yürüyor. Ayaklarının altları çatlak içinde. Hayatlarını en çok kurtaracak şey bisiklet.

Peki Türkiye’de bu tür yardımlarınız oluyor mu?

Beni üzen ama gerçekten üzen ‘Neden Türkiye’dekilere değil de Afrika’daki çocuklara yardım ediyorsun?’ gibi eleştiriler oldu. Yardım etmediğimi nereden biliyorlar?


Söyleyin bilsinler.

Evet, bunu söyleyecek hale getirdiler. Doğu Anadolu’daki, Güneydoğu Anadolu’daki okullardaki öğrencilere kırtasiye, kıyafet ve ayakkabı yardımında bulunuyorum. İşin içinde marka olan sosyal sorumluluk projelerinde yer almam istendiği takdirde bir para talep ediyorum. Oradan gelen paraları da yardımda bulunduğum öğrenciler için ajansımda oluşturduğum fona aktarıyorum. O fonda biriken paraları öğrencilerin gereksinimleri için harcıyorum.


O halde kişilerin yaptıkları yardımı açıklamasından yanasınız.

‘Bir elin verdiğini diğer el bilmesin’ fesefesiyle büyütüldüm. Ne var ki öyle bir sistemin içindeyiz ki. Örnek olmak ve daha fazla destek toplamak için bulunduğum yardımları açıklamakta bir sakınca görmüyorum. Ramazan ayında gazetecileri iftara çağırıp poz vererek toplum vicdanına oynayanların çoğunlukta olduğu bir camia sonuçta. Şükürler olsun, onlardan değilim.


Kenya’da bulunmak dünyaya bakışınızda değişime neden oldu mu?

Yıl 2016. İnsanoğlu araştırma yapmak için Jüpiter’e araç gönderiyor. Diğer yandan hâlâ açlıktan ölen çocuklar var. Oraları gördükten sonra insanoğlunun kolektif zihnini sorguluyorsun. Bu farkındalık için o bölgeyi görmeye gerek yok. Resmen merhamet yorgunluğu yaşıyoruz.


Sizce insanlar neyi paylaşamıyor?

İnsanların neyi paylaşamadığının bulunması inanın atomun parçalanmasından daha büyük bir buluş olur. Keşke o buluşta bulunulsa.



‘Aşkın en kutsal hali aile yapısı’

Hayatınızın bu bölümünde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Çok iyi hissediyorum. Daha az telaşlı, daha az anksiyetik, daha kendine güvenli, daha ayakları üstüne basan... Daha mutluyum, daha huzurluyum, daha âşığım.


Aşk boyut değiştirmedi mi?

Aile olmak, kolektif bir aşkın parçası olmak... Bütün duygular birbirine karışı- yor. Hepsi bir bütün olup diğer yaşadığınız romantik duygularla kıyaslanamayacak bir duruma geliyor. Aşkın en kutsal hali aile yapısı.


Hayatın verdikleri yeterli mi?

Negatif cevap verirsem Allah beni çarpar. Mutluyum ve şanslıyım. Hayatın başıma çok güzel şeyler getirdiğinin farkındayım. Hep şükrediyorum.


Röportaj: Mehmet Çalışkan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Tuba hanim insan yardim yaptimi gizli tutar öyle bir sey yaptim diye hemen gazetecilere koşmaz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.