Sektörde yeni bir isimsiniz. Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Tabii ki. Ben 17 Mayıs 1990 doğumluyum.Manisa Salihli’de doğdum. Daha sonra Eskişehir’e gittik. Eskişehir’den de konservatuvar sınavları için İstanbul’a geldim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazandıktan sonra İstanbul’da yaşamaya başladım. Okulu bitirdim. Okulu bitirdikten sonra da şanslı biri olarak güzel bir projede yer almaya başladım.

Sizi ilk kez ekranlarda görüyoruz. Daha önce bir projede yer almamanızın sebebi var mı?

Okul dönemindeyken iş yapmak biraz tercihe bağlı bir şey oluyor aslında çünkü okul döneminde iş yaparsan okuldan geri kalıyorsun. Ben ilk 2-3 sene iş anlamında dışarıda bir şey düşünmüyordum, çevreyi ve şehri tanımıyordum. O yüzden ben okula konsantre olup bir şekilde okulu hemen bitirmeyi istedim. O diplomayı almayı istedim. Eğitimimi bitirip bu sektöre girmek benim için daha iyi oldu.

“Seçmelere girdim, beni sevdiler”

Kiraz Mevsimi kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Herkes gibi aslında. Çalıştığım ajans bana bu işi söyledi, ben de görüşmeye gittim. İlk işim olduğu için görüşmelerde çok deneyimsizdim. Seçmelere girdim,beni sevdiler. Böylece dahil olmuş oldum.

Burcu karakteriyle uyuşan ve uyuşmayan yanlarınız var mı?

Burcu’yla uyuşan yanlarım var. Ben de biraz Burcu gibi safımdır. Burcu saf ama ne olup bittiğini de biliyor aslında, her şeyin farkında benim gibi. Burcu biraz daha şımarık büyümüş, cici kız olarak yetiştirilmiş bir mahalle kızı olmasına karşın öyle bir yanı var. Ben Burcu gibi büyümedim. Ben küçük yerde büyüdüğüm için tam bir mahalle kızıyım diyebilirim. Bir de ben Burcu gibi platonik aşkı yaşayamam herhalde. Onun kadar ısrarlı davranmam. Kısa zamanda karşılık görmek isterim, görmezsem kolayca vazgeçebilirim.

Daha önce Burcu gibi platonik bir aşk yaşadınız mı?

Ortaokul ve lise zamanında çok oldu.Hatta ilkokul 5. sınıftayken bir tane çocuk vardı, sırf onun için bando takımına girmiştim. O yaşlarda platonik âşıktım.

Dizi çekimleriniz nasıl gidiyor? Set ortamınız nasıl?

Çok keyifli, zaten herkesin birbiriyle yaşları yakın, bu yüzden çok eğlenceli geçiyor. Aynı yaştan olduğun için her şeyini anlatabiliyorsun. Gerçekten sıcak bir ortamımız var. Bugüne kadar stresli, tartışmalı bir durum yaşanmadı.

Türkiye’de dizi setlerindeki çalışma koşulları eleştiriliyor. Siz bu konuda nedüşünüyorsunuz?

Zor bir sektör. Gerçekten zor çalışma şartları var. Bunlar öyle herkesin üstesinden gelebileceği kolay işler değil. Nasıl değişir ne yapılır açıkçası bilmiyorum ama insanüstü bir çalışma temposu var. İşin tuhaf yanı insanlar bir diziyi bir saatte izleyip kapatıyorlar ama o dizinin bir de arkası var. Ben şöyle düşünüyorum, benim bazen bir günüm oluyor, dinlenme şansım oluyor ama kamera arkasında çalışanların şartları daha zor. Dizi sürelerinin biraz kısaltılmasıyla bu sorun çözülebilir. Her hafta bir sinema filmi süresinde diziler çekiliyor. Bu durum da haliyle sağlıksız koşulları beraberinde getiriyor.Hepimiz insanız sonuçta, o kadar saat çalışmak hepimizi kötü etkiliyor.

Tiyatro eğitimi aldınız. Rol aldığınız tiyatro oyunları var mı?

Mezuniyet oyunlarında oynadım. Arthur Miller’in ‘Hepsi Oğlumdu’ adlı oyununda oynadım. Aynı zamanda ‘Vahşet Tanrısı’ oyununda rol aldım. Onun dışında dışarıda herhangi bir tiyatroda yer almadım. 1 - 2 yıl önce bir arkadaş grubuyla tiyatro yapmıştık. Hem gezelim hem öğrenelim havasında olmuştu. Onun için bütün Ege ve Akdeniz kıyılarını dolaştık. Bütün tatil yörelerinde kocaman bir çadırımız vardı. İçine 40 kişi falan girebiliyordu. Bütün sahil kasabalarını gezmek çok eğlenceliydi, bunun yanı sıra çok öğreticiydi. Çünkü herkesimden insanlar geliyordu, ücretsiz bir etkinlikti. Her tip insanı gözlemliyordum, bu bana mutluluk vermişti. Böyle birdeneyimim oldu, tekrarlamayı çok isterim.

“Uçabilmek için inşaattan atladım”

Çocukluk hayaliniz var mıydı?

Çocukken çok hayalim vardı. Ekstrem şeyler hayal ederdim. Uçabilmeyi hayal ederdim. Gerçekten uçmayı çok isterdim. Nasıl olduğunu merak ederdim. Hatta bir gün 6-7 yaşlarındayken inşaatın üçüncü katından atladım. Uçmayı denemiştim. Annem kendimi inşaattan attığım ana tanık oldu ve çok korkmuştu. Şans eseri kum yığınlarının üzerine düştüm. Ayağım kırılmıştı. İnanılmaz yaramaz bir çocuktum.

Türkiye’de oyunculuğunu beğendiğiniz kimler var?

Çok isim var aslında. Şener Şen’i çok beğeniyorum. Onun dışında Uğur Polat, Uğur Yücel, ZerrinTekindor oyunculuğunu beğendiğim isimler arasında yer alıyor. Genç oyunculardan Melisa Sözen’i çok beğeniyorum. Komedi tarzında Binnur Kaya’yı beğenirim.Kendisi bana çok sıcak ve enerjik geliyor.

“Sevdiğim insanı sahiplenirim”

Siz de Burcu gibi tutkulubir aşık mısınız?

Evet. Aslında sevdiğim insanı sahiplenirim ben. O konuda özgürlükçü değilim.

Oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?

Oyunculuk galiba oyun oynamak gibi. Küçük bir çocuğun oynadığı oyunlara benzetiyorum. Hayalcilikle ilgili. Ama şu an yapabildiğim ve yapabileceğim tek şeyin oyunculuk olduğunu hissediyorum. Bir gün bu işi yapamasam ikinci biriş var mı diye düşündüm ve benim yapabileceğim tek mesleğin bu olduğuna karar verdim. Özellikle de tiyatro... Gerçekten ben çok keyif alıyorum böyle bir karakter yaratmaktan,üzerine düşünmekten, yazıp çizmekten. Onun için oyunculuk benim için çok şey ifade ediyor.

“Gerekirse 24 saat çalışırım”

Gerçek hayatta da enerjiniz bu kadar yüksek mi?

Enerjim çok yüksektir. Kolay kolay yorulmam, aynı zamanda çok uyuyan biri değilim. Tabii bu sektörün içinde olunca uyku düzeni değişiyor. Ama çok fazla enerjim düşmüyor. Öyle bir yapım var galiba. Ben de onu bu işle beraber yeni yeni keşfediyorum. Çabuk yorulmuyorum. Dayanıklıyım desem doğru olur. Migrenim var, onun dışında iyiyim diyebilirim. Gerekirse 24 saat çalışabilirim(gülüyor).

Röportaj: İzel Özer