Şanslıyız. Erguvanların süslediği bahar günlerini İstanbul’da yaşıyoruz. Bir yandan yaşadığımız kente âşık oluyor, diğer yandan kalabalığı, telaşları, yaşam kavgası ve trafiğinde boğuluyoruz. Nefes alamıyor İstanbul. Tıkanıyor İstanbullular. İstanbul’a ulaşmak sorun değil ama İstanbul’da ulaşabilmek büyük sorun. Her gün, 20 milyona yakın insan hareket etmek istiyor. Her gün 1.5 milyon insan Boğaz’ın iki yakasında gidip geliyor. 2.5 milyon araç yollarda...Leyla Arsan, İstanbul trafiğine çözüm getirebilmek için yazılım geliştiriciler ve grafik tasarımcılarının bir araya gelip bilgisayar ve cep telefonlarına uygulama geliştireceği bir etkinlik düzenliyor. Dünyada Hackathon olarak bilinen bu etkinliğin İstanbul versiyonunun adı “Hackathonist”. AB destekli bu proje aslında ‘akıllı şehirler’ için bir uygulama geliştirme platformu. Tasarımcıları girişimcilerle buluşturan Hackathonist 2014, 11 Mayıs’a kadar Studio-X İstanbul’da gerçekleşecek.


Leyla Arsan kimdir?

İstanbul âşığıyım. İstanbul’a fayda sağlamak ve geliştirmek için varım. ODTÜ’de okudum. İtalyanca anadilim. İşim gereği sürekli İngilizce konuşuyorum ama biraz Japonca ve Fransızca da biliyorum. Türkiye’de AB fonlarıyla Ar-Ge ve inovasyon konusunda danışmanlık hizmeti sağlayan ilk şirketin sahibiyim.


Zor ama eğlenceli bir kelime Hackathonist. Nedir gerçekten?

Hackathonist, Avrupa’nın ve hatta dünyanın her yerinde şehirlere akıllı hizmetler sağlamak üzere geliştirilen bir açık servis geliştirme aracı. Açık çünkü herkes internetten erişip uygulama geliştirebilir. Buna kısaca “API” deniyor. Şehirlerin açık verilerine erişerek ulaşım, turizm ve katılımcılık gibi konularda uygulamalar geliştirmek mümkün. Kullandığınız akıllı telefonlarındaki uygulamalar gibi, en yaygın olanı CitySDK Projesi kapsamında geliştirilen İBB trafik. Türkiye’de İBB trafik ve İETT’ninki dışında çok fazla uygulama yok. Türkiye’de bugüne kadar hiçbir kamu kurumu verileri açmadığı için, uygulama geliştiricilerin verilere ulaşması da mümkün değildi. CitySDK Projesi’nin ana teması, şehirlerin “açık veri”leri uygulama geliştiricilere açmak aslında. Bizim şirketimiz TAGES ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu projenin ortağı.


İstanbul dışında hangi şehirlerde var?

Avrupa’dan kurumlar; Lizbon, Amsterdam, Helsinki, Manchester, Roma, Lamia, Barcelona. AB bu CitySDK aracını standart olarak da tescilledi. Dedik ki “Böyle bir projenin içinde İstanbul olmalı”. İstanbul için geliştirilen herhangi bir çözüm, dünyanın her yerinde kullanılabilecek kapasitede olabilir. Öyle karmaşık ve zor bir şehir ki... Biliyor musunuz İstanbul’da 20’den fazla araç çeşidi var. Otobüs, metrobüs, metro, deniz otobüsü, deniz taksi, taksi, tren, dolmuş, motor, vapur, füniküler, say say bitmez. Projeyi Finli ve diğer ortaklarla hazırladığımız 2010 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile konuşmaya başladık, onlar da uygun gördüler ve projeye birlikte katılmış olduk. 2012 Ocak ayında proje başladı. Haziran sonunda tamamlanacak.


'Gençler bizden çok ileri'

Akıllı şehir ne demek?

Aslında amaç; teknolojiyi kullanmak değil, enerjiyi daha verimli kullanmak. Teknolojinin bize sağladığı aklın adı da veri.


Kamunun yarattığı veri...

Aynen... Evimizden çıktığımız andan itibaren gerçekleştirdiğimiz her hareket bir veri oluşturuyor. Otobüs geliş saatleri, duraklardaki kişi sayıları, lokasyon bazında eczane, okul verileri, araçların atmosfere bıraktığı gaz düzeyi, hangi bölgede ne yoğunlukta insan var, ne kadar araç var, hangi müze önünden hangi araçlar hangi saatlerde geçiyor, nerede tıkanıklık var, nerede kaza var gibi... İnsan bilgiyle hareket ettiği için daha az tüketecek ve kendi yaşamını da kolaylaştıracak. Mesela bölgesel ve anlık hava durumu bilgisi, sizi ilk planladığınızdan farklı şeyler yapmaya yönlendirebilir. Yürümek yerine, az sonra yanınızdan geçeceğini bildiğiniz otobüse binmeye karar vermek gibi...


Verilerle yani sayılarla İstanbul’da ulaşım sorununa çözümler geliştirmek mümkün mü?

Asıl veri, sayı, bilgi olmazsa dünyanın hiçbir yerinde çözüm geliştirilemez. Kont Kavur’un bir sözü var; “Eğer bir şeyi sayamıyor ya da ölçemiyorsanız o şey hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz demektir.”


İstanbul gerçekten ‘akıllı’ olabilir mi?

İstanbul çok karmaşık bir metropol ama pek çok uygulama geliştirilebilir. Ancak gerçek anlamda akıllı yani birbirine duyarlı ve anlayışlı insanlar akıllı uygulamalar kullanırsa akıllı bir şehir olabilir. Ayrıca, belediyelerin de bütünsel bir yaklaşımı olması gerekir. Eğer teknolojiyi akıllı olmak için kullanmak istiyorlarsa mutlaka şehrin dijital planının oluşturulması gerekir, bu da sosyal şehir yaşamı, mimari şehir planlaması ve sürdürülebilirlik kavramlarıyla bütünleşik bir plan olmalıdır.


'Nasa da, Google da hackathon yapıyor'

Hackathonist için karşılaştığınız en büyük sorun ne oldu?

Hackathon’u anlatmak zor değil. Yazılımcıları bir yere koyuyoruz, yiyecek-içecek her türlü olanağı sağlıyoruz, onlar da bir hafta gece gündüz çalışıp yenilikçi uygulamalar geliştiriyor ve biz de onlara ödül veriyoruz. Bir tür yazılım geliştirme yarışması. Beyaz Saray da, NASA da, Microsoft da, Google da hackathon yapıyor. New York Belediyesi ve Manchester şehir verilerini açtı. En hızlı, en çok yenilikçi uygulamaya ulaşmak için yazılımcıları etraflarına çektiler.


Türkiye kapalı kutu...

Türkiye Dünya Açık Devlet Ortaklığı’na imzayı attı ama bugüne kadar yalnızca CitySDK Projesi kapsamında İstanbul verileri açıldı, o kadar. Türkiye’de böyle bir zihniyet henüz oluşmadı.


Röportaj: Nazenin Tokuşoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.