Farklı bir yol çizdi kendine. “Dizi istemem, yurtdışında oyunculuk kariyerimi ilerleteceğim” dedi. İngiltere, Amerika, Roma koşuşturdu durdu. Penelope Cruz’la çektiği Twice Born’dan sonra kariyerinde önemli bir sıçrama yaptı. Saadet Aksoy kadar yurtdışı yapımda yer alan yok ülkede. 2.5 aydır Roma ve Tunus’ta İtalyan televizyonu RAI için 2 bölümlük Ragion di Stato filmini çekiyordu. Aksoy, filmini geçen hafta bitirdi. Soluğu geçen yaz oynadığı Sürgün filminin galasında aldı.




Gelirken Tunus uçağında alkışlarla karşılanmışsın...


Evet sorma, öyle oldu. Tunus’ta Türk dizileri çok izleniyor. 2 yıl önce Muhteşem Yüzyıl’da kısa bir süre oynamıştım, o yüzden Tunus’ta tanınıyorum. Uçakta yolcular beni koridorda görünce tanıdılar ve alkışlamaya başladılar. Enteresandı.




İtalyan ekip de Tunus’ta sana karşı olan ilgiye şaşırmıştır.


Roma’dan Tunus’a, yönetmen, görüntü yönetmeni ve birkaç kişiyle geçtik. Daha yolda yolcular ve hostesler benimle fotoğraf çektirmeye başlayınca şaşırdı İtalyanlar. “Seni nereden tanıyorlar” diye sordular. “Bizim diziler burada çok izleniyor, Türk oyunculara bayılıyorlar” dedim. “Biz bunu hiç hesaplamadık. Çekim yaparken sürpriz olacak” dediler.




‘200 KİŞİYLE FOTOĞRAF ÇEKTİRDİM’

Zor oldu mu gerçekten?


Kalabalık yerde çekim yapmadık ama sete yardımcı oyuncuların çok geldiği 2 gün setteki tüm Tunuslu yardımcı oyuncularla, yaklaşık 200 kişiyle tek tek fotoğraf çektirdim.




Ne havan olmuştur İtalyanlara!


Evet evet tadını çıkardım.




Aşkı her dilde oynadın. Başka Dilde Aşk’ta Zeynep işaret diliyle, Bosnalı Aska İngilizce, Ragion di Stato’da Lübnanlı Rania İtalyanca, Sürgün’de de Yunan Eleni Rum aksanıyla Türkçe anlatıyor aşkı.


Hiç bu açıdan düşünmemiştim, evet pek çok dilde oynadım, her dilde de oynarım. İlgimi çeken, hayalim; farklı kültürlerden, geçmişlerden gelen kadın hikâyelerini aktarmak. Kadının olduğu yerde aşk da oluyor.




Aşksız film olmaz.


Olmuyor, aşk seyirciyi en heyecanlandıran kısmı.




Hangisinin aşkı seni daha çok etkiledi?


Rania’nınki. Çok başka bir hikâyesi var.




Yazın Rum aksanı çalıştın, sonra İtalyanca... Zor olmuyor mu?


İngiliz dili ve edebiyatı okudum. Linguistik derslerinde insan beyninin ne kadar dil öğrenirse dil öğrenmeye o kadar yatkınlık kazandığını öğrenmiştim. Benim için de öyle olabilir. O kadar çok dil konuşamıyorum ama çabuk öğreniyorum. Ragion di Stato’da İtalyanca öğrenmem gerekmiyordu aslında, diyalog koçum var onunla çalışıyordum. Ancak hazır bu kadar İtalyanca’yla haşır neşir olurken, fırsat olarak görüp “İtalyanca öğreneyim” dedim. İtalyanca hocası buldum, çalışıyorum. Daha iyi iş çıkıyor.




Bundan sonra hangi dilde göreceğiz seni?


Netleşmiş bir proje yok. Ancak güzel proje ihtimalleri çıkıyor. Yılbaşından sonra yine yollara koyulacağız.




Sürgün’ün çekimleri nasıldı?


“Yurtdışındaki kariyerime ağırlık verdim, o yüzden dizi yapmıyorum” desem de Türkiye’de oynamak benim için çok önemli. Kariyerim çok çok farklı noktalara gitse dahi yine de Türkiye’de iş yapmaya devam etmek istiyorum. Bir oyuncunun kendi dilinde oynaması çok farklı bir tecrübe. Kendimi en rahat hissettiğim ve bağlı olduğum dil Türkçe. Bunun dışında Türker İnanoğlu’nun bunca yıl sonra tekrar bir filme imza atacak olması beni meraklandırdı. Çekimlerin tatil dönemine denk gelmesi de benim için uygun bir zamandı. Tatil yapacağıma 2 ay film çektim.




Sürgün’de imkânsız bir aşk var. Hâlâ var mı imkânsız aşk?


Şimdi daha az mümkünmüş gibi. Film 40 yıl öncede geçiyor. Hisler değişmiyor ama şimdi kavuşamamak diye bir şey yok.




‘Bu kadar yaklaşmışken yarım bırakmak anlamsız’

Burada dizi çekmek varken yurtdışında çabalamak pek karşılaşılan bir durum değil. Bu kadar yaklaşmışken yarım bırakmak anlamsız geliyor.


Niye bırakayım, bu kadar uğraştım? Twice Born’dan önce kısa kısa dizi çekiyordum. Belki o zaman şüpheye düşebilirdim ama Twice Born’dan sonra kariyerim bir ivme kazandı, çok net geri dönüşler almaya başladım ve o şüphe ortadan kalktı.




Arıza tarafların yok mu hiç?


Var tabii ki. Anlatmam zor. Hedefe doğru kilitlenmişken küçücük pürüzler motivasyonumu düşürebiliyor ama bunu halletmeye çalışıyorum.




Sinirlenip duvarları yumrukladığın olmaz mı?


Sinirli bir yanım yokmuş gibi görünse de annem ve erkek arkadaşım sinirli taraflarımı biliyor. Çok çabuk sinirlenip hemen “Ne yaptım ben!” noktasına gelebiliyorum. Bu, dengeyi bulma problemiyle ilgili bir şey. Aslında hayatınızdaki 2 dakikayı bile negatif bir şeye harcamanın ne faydası var?



Röportaj: Aysun Öz

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.