Her Sezen konserinde olduğu gibi yine ağzına kadar doluydu Açıkhava. Tam yerime oturdum ki, bingo! Deniz (Akkaya) ile yan yana düşmüşüz. “Neden bingo?” derseniz, aramız yine şeker limoni. Ama hiçbir zaman uzun sürmez kırgınlıklarımız. Deniz’le 3752. defa barışıp öpüştükten sonra şöyle çevreye bir göz attım. Uzaktan İvana Sert’i gördüm. Öyle bir giyinmişti ki "Bugün ne giysem" diye çok düşünüp, programının etkisi altında kalmış herhalde! Kendisine “Bizımla değılsın” diyesim geldi.


Kuzu çevirme Nükhet!

Biraz ileride Nükhet (Duru) oturuyor. Bütün güzelliği üzerindeydi yine, ama öylesine yanmış, bronzlaşmış ki. Zaten sahneye çıkar çıkmaz Sezen’in ilk takıldığı da o oldu. “Nükhet, yıllardır hep zenci olmak isterdin, oluvermişsin bile... Ayol bu yaşta kadında tek bir kırışık yok, merak ediyorum uzaylı mıdır nedir bu?” Yıkıldı ortalık tabii... En çok gülen de Nükhet’ti.


Bir sivil bin iktidara bedeldir!

O gece yine müthişti Sezen, ama son olaylardan dolayı bir o kadar da hüzünlüydü. Zaten kendisi de söyledi bunu, “Gözlerimden neredeyse yaşlar fışkıracak. Vicdan ilahi bir takdirdir. Hepimiz ölmeye ve öldürmeye öyle yakınız ki... Görev bize düşüyor. Bir sivilin gücü bin iktidara bedeldir.” Bu sözcükleri ayakta alkışlanırken umut vermeyi de ihmal etmedi: “Zaten ümit bizden bağımsız olarak her fırsatta yeşeriyor. Bugüne kadar 800 tane şarkı yazmışım, neden diye düşününce buldum cevabını; hayata tutunmak için... Şarkı yazmadığım zamanlarda da ya elbise dikiyorum, ya marangozluk yapıyorum. Görmek ve bilmekten yoruldum. Ölünce mezar taşıma ‘Anlamaktan öldü’ yazın diye vasiyetim var.”


Hep böyle hüzünlü değildik tabii... Yine harika bir stand-up ustası olarak binlerce kişiyi kırıp geçirdi Sezen. Bir ara Fahir Atakoğlu, piyanosunun başından kalkıp orkestra arkadaşları ile konuşmaya başlayınca onun ‘fırçasından’ nasibini alıverdi hemen: “Arkamdan mı konuşuyorsunuz Fahir... Koskoca Sezen Aksu’yu takan yok, valla senin yüzünden sonunda kendime yeni bir piyanist bulup Tarabya Zariftler’de sahneye çıkacağım.” Bütün bunları öyle bir havada söylüyor ki Sezen, gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. Zaten o da bundan ne kadar hoşnut olduğunu “Siz gülünce içim açılıyor. Şarkı söylemekten çok bu şaklabanlıkları seviyorum aslında” cümlesiyle belli etti.


Bize de mi lolo İzzet?

Şimdi gelelim konserin ikinci ‘yıldızına’; yani bendenize... Kendimden geçmiş, öyle aval aval sahneyi seyrediyordum ki, birden Sezen gözlerimin içine bakarak “Yakın ışıkları” dedi... Aniden sahne cascavlak aydınlandı. “Bizi de mi lolo İzzet” diye başlamaz mı Sezen benimle konuşmaya... Başıma gelecekleri hemen anladım tabii...


Bizim Gargamel’in aklına uyup ‘Sezen’in dans ettiği esrarengiz adam’ diye bir haber yapmıştım, şimdi o da bizi makaraya alacak belli. “Bu aralar senin Gargamel seni kekliyor İzzet” diye devam etti. “Ben bi’ şey yapmadım valla, ‘Esrarengiz adam’ dedim sadece” diye kendimi savunmaya kalkınca “Ne esrarengizi, bizim Yaşar’ı da tanımadın mı?” demez mi... Halimi bir düşünsenize. Binlerce kişi içinde, ışıklar üzerime çevrilmiş, sahnedeki söz cambazı Sezen’e laf yetiştirmeye çalışıyorum. Sezen bu, almış eline sazı, işi yarım bırakır mı? Laf sokmaya devam ediyor: “Senin yüzünden adamı bu sıcakta dans ettireceğim” deyip Yaşar’ı sahneye çağırdı. Aynı gömleği de giydirmiş mi üstüne üstlük... İkisi dans ederek malum fotoğraftaki kareyi tekrar yaşattılar. Böylece dünya üzerinde sahnede tekzip yiyen ilk gazeteci unvanını da kazanmış oldum.


Gargamel seni fena kekliyor.

Bu arada fotoğraftaki şahsın başının arkasındaki saçların dökülmüş olduğunu hatırladım. Yaşar’ınkiler ise maşallah orman gibi. Fesatlık bu ya; “Gargamel haklı galiba, adam hafif keldi, Sezen de kelleri sever” diye geçirdim aklımdan. Daha sonra kulise girip bunu Yaşar’a anlatınca “Yahu İzzet, “Benim saçımdaki topik” dedi.


Neyse efendim, biz yine dönelim konsere. Finale yaklaşırken herkes Sezen’in gecenin başında söz verdiği Lady Gaga numarasını bekliyor. O ise “Bu gece Lady Gaga taklidi yapacaktım, peruğumu bile hazırlattım ama son olaylardan sonra hiç keyfim yok” demez mi. Ben “Lady Gaga yoksa Yaşar Gaga var” diye düşünürken ahali hep birlikte tempo tutmaya başladı “Gaga gaga” diye... Tabii Lady olanını istiyorlar, Yaşar’ı değil. Ama Sezen uymadı onların isteklerine. Yarı sitemkâr bir şekilde “Bu gece sizi biraz duyarsız gördüm” dedi, sonra da sahneden inip hayranlarının arasında duruma en çok yakışan o şarkıyı söyledi: ‘Masum Değiliz...’ Kim ne derse desin Sezen’e bir kez daha âşık oldum. Eve dönerken dudaklarımda yine o melodi vardı: “Hiçbirimiz masum değiliz.”


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.