Bale izlemek neden çok keyiflidir biliyor musunuz? Müziği, koreografisi, kostümleri ve mimikleriyle sizi bambaşka bir yolculuğa çıkarır. İşin arkasında haftalar süren ağır bir işçilik, ince bir sanat vardır. Dansçıların düzenli provaları, terzilerle şapka ve aksesuvar atölyesinin hummalı çalışması... Eski Üsküdar Tekel Binası’ndayız. Miguel de Cervantes’in romanından esinlenilerek seçilmiş bölümlerinden bale sahnesine taşınan Don Kişot balesinin hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor. Eser, 8 yıl aradan sonra yeniden sergilenecek ve bugün prömiyer yapacak. Eserin en önemli özelliğinden biri de prömiyere kadar hangi dansçıların dans edeceğinin neredeyse belli olmaması. Düşünsenize, her gün düzenli prova yapıp o büyük gün sahnede olacakmış gibi çalışıyorsunuz oysa son dakika her şey değişebilir! Bu motivasyonu da ciddi şekilde etkiliyor. Ayrıca 8 yıl önce Mehmet Balkan’ın koreografisiyle sahneye konan Don Kişot’ta orkestra yer almazken bu defa Ayşem Sunal yorumu ile sahnelenecek eserde orkestra da yer alacak.


Büyük güne bir hafta kala, bale salonundan müzik sesleri yükseliyor. Balerinlerin bir kısmı ortak alanda gevşeme hareketleri yapıyor kimisi de telefonunu kurcalıyor. Biz de rotamızı müzik sesinin geldiği salona doğru kırıyoruz. Prova sürüyor. Melih Mertel ve Gizem Atik Tuncay sahnede... Karşılarında da onları izleyen repetitörleri... Farit Adulovich Gilfanou, Ayfer Zeren ve Selim Borak. Bu sezon sahneye konan en büyük yeni eser olduğu için Don Kişot, tüm bölümler tarafından oldukça önemseniyor. Haklılar, zaman kısıtlı, iş çok... Daha önce Monte Carlo balesinde dans etme imkânı bulan Melih Mertel sahnede. Yeri geliyor partneri Gizem Atik Tuncay’ı motive ediyor, yeri geliyor “Haydi burayı baştan alalım” diyor. Bir bölümü defalarca prova ediyorlar. Yorgunlukları yüzlerinden okunuyor ama her defasında yeniden başlıyorlar. İşin onlar için en zor kısmı bu dönem. Yepyeni bir rol, yeni danslar... Eserin konusuna gelince... Orta Çağ şövalye hikâyelerine meraklı olan Don Kişot, gezgin bir şövalye olmaya karar verip yaveri Sancho Panza ile şehre doğru yola çıkıyor. Hayalinde ise aşkını kazanmak istediği Dulcinea var. Bu arada hancı Lorenzo, kızı Kitri’yi zengin Gamache ile evlendirmek ister. Oysa Kitri gönlünü Basilio’ya vermiştir. Bu sırada Don Kişot ve Sancho Panza şehre gelir. Don Kişot, Kitri’yi görür görmez en sonunda Dulcinea’yı bulduğunu düşünür. Meydandaki şenliğin ortasında Kitri ve Basilio, arkadaşlarının yardımıyla oradan kaçmayı başarır. Başlarından türlü olaylar geçer ve sonunda Don Kişot genç çiftin birbirine âşık olduğunu anlar. İkinci perde de Lorenzo ikna olur ve düğün hazırlıkları başlar.


‘Don Kişot’un müziğine âşığım’

Eser, dansları ve kostümleri kadar müzikleriyle de iddialı. Ludwig Minkus’un bestesiyle Marius Petipa tarafından ilk kez 1869’da Moskova’da Bolşoy İmparatorluk Tiyatrosu’nda sahnelenen eser melodik zenginliğiyle klasik bale dünyasının en ihtişamlı eserlerinden biri sayılıyor.


Provayı izleyip bitiminde Gizem Atik Tuncay ve Melih Mertel ile sohbete başlıyoruz. Eserin baş karakteri Kitri’ye hayat verecek olan Gizem Atik Tuncay, “Don Kişot balesi teknik anlamda çok zor bir bale, güç ve iyi bir kondisyon istiyor. Ben en çok karakteri vermekte zorlandım. İspanyol bir karakter, sert, keskin, şımarık, yeri geldiğinde kızgın. Basilio’ya âşık ama onu kıskandırmak için etrafındaki erkeklerle de flört ediyor. En sevdiğim en favori balelerden biri benim için. Müziğine âşığım zaten. Bence seyirci için de izlemesi çok keyifli olacak” diyor. Bir eserde dans edip etmeyeceğini bilmeden çalışmanın motivasyonunu nasıl etkilediğini sorduğumda ise buraya geldiğinden beri hangi temsili ne zaman yapacağını bilmediği için sürekli aynı tempoda demoralize olmadan çalıştığını anlatıyor Tuncay. Eğer 15 yıllık prima dansçı değilseniz her koşulda hazır olmanız gerekiyor.




Berfu Yılmaz, Melih Mertel, Gizem Atik Tuncay, Batur Büklü


‘İlk perdede çok fazla mimik kullanıyoruz’

Gelelim işin en keyifli tarafına... Kostüm, saç ve makyaj her zaman önemli ve özellikle bir dansçıysanız sahnede kendinizi güzel hissetmek istersiniz. Tuncay için de aynı şey geçerli. Eğer kostümün içinde kendini biraz eğreti hissediyorsa aklı kostümüne takılıyor. Bu da dansına yansıyor. Stresli, yorucu bir temponun içinde olsalar da prömiyerden sonra biraz daha rahatlıyorlar. Tuncay “Bu en zor aşama ama inanılmaz keyifli” diyor.


Basilio karakterini canlandıran Melih Mertel ise teatral anlamda eserin ilk perdesinde çok fazla mimik kullandıklarını ve bundan dolayı eserin çok canlı olduğunu söylüyor. Her gün 3-4 saat çalıştıklarını anlatan Mertel, “Provalarda ful çalışıyoruz. Kaslar ister istemez yoruluyor. Yoğun bir tempo. Eğer vücudumuz yorgunsa sinirlerimiz bozuk olabiliyor. Yorgunluk ve psikolojimiz her gün aynı olmuyor ama her gün yeniden başlamak için kendimizi zorluyoruz. Eserlerin hepsini çok seviyorum ve kısa sürede rolüme kendimi adapte etmeye çalışıyorum” diyor. Kitri ile Basilio’nun aşkının izleyiciyi de içine alacağına inanıyor baş dansçılar. Bize de merakla prömiyeri izlemek düşüyor.


‘Eseri sahneye koymak 6 haftamı aldı’

Don Kişot’u sahneye koyan ve düzenleyen Ayşem Sunal Savaşkurt, bu eseri İstanbullu sanatseverlerin çok sevdiğini söylüyor. Eser, AKM’de sergilendiği sıralarda 9 sene kapalı gişe oynamış. Savaşkurt bu nedenle de tekrar sahneye koymak istediklerini anlatıyor: “Daha önce 3 farklı versiyonu yapılmış, bu 4’üncüsü olacak. Don Kişot çok zor, akademik bir klasik bale. Müzik ve koreografik olarak eğlenceli. Eseri sahneye koymak 6 haftamı aldı. Dekor ve kostüm tasarımcı arkadaşlarla bire bir çalışıyoruz.”


190 kostümlü Don Kişot

İşin arka kısmında yer alan ve görünmeyen kahramanlar ise opera ve bale eserlerindeki kostümleri diken terzihane ekibi ve şapka atölyesi. Az kişiyle çok işin üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Sohbet etmek için atölyeye girdiğimizde yerlerde kumaş parçaları, dolapların üzerine atılmış şifonlar, iğneler, cetveller ve renk renk tütüler dikkatimizi çekiyor. Erkek terzihanesinin atölye şefi Mehmet Süngü, “Bale ve opera için birbirinden güzel kostümler hazırlıyoruz. İşimizi çok seviyoruz. Yaklaşık 80 takım kostüm var ama inanılmaz zor. 8 kişilik ekiple bitirmeye çalışıyoruz. Çünkü kostümlerde çok fazla işçilik var. Hazır işlemeler kullanılsa da, hepsi el işçiliğiyle hazırlanıyor. Detayları çok” diyor.


Kadın terzihanesinin atölye şefi Meryem Acar ise 8 kişilik ekiple 110 tane kostüm hazırlıyor. Kostümler işçilik istiyor, her yanı fırfırlı. “Eserde çok fazla kostüm var ve ince işçilik gerektiriyor. İşimiz zevkli ama zamanımız kısıtlı” diyor.


Şapka atölyesi ise 3 kişilik bir ekip. 15 gündür çalıştıklarını anlatan Hamide Gün “Çalışılması çok zevkli bir eser, çingene başları, taçlar...” diyor.


Röportaj: Ekin Türkantos

Fotoğraflar: Ece Oğultürk

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.