11’incisi düzenlenen Floransa Bienali’ne, dünya çapında sanatçılar 1300’den fazla eserle katıldı. Türkiye’den Özlem Başer heykel alanında, Şebnem Akyıldız seramik alanında, Pınar Ervardar fotoğraf alanında ve Çağla Tanyolaç kuyumculuk sanatı alanında ‘Lorenzo il Magnifico’ (Muhteşem Lorenzo) ödülünü aldı. Ödül alan 4 sanatçıyla bienale ilişkin konuştuk.


1300’den fazla eserin sergilendiği bienalde ödül almak nasıl bir duygu?

Çağla Tanyolaç: Birçok sanatçı arasından ödüle değer bulunmak gerçekten kendim ve ülkem adına büyük bir sevinç ve gurur kaynağı oldu.

Özlem Başer: Dünyanın farklı ülkelerinden gelen 462 sanatçıyla aynı platformda bulunmak çok heyecan verici ve önemliydi.

Pınar Ervardar: Çocuk gibi hissettim kendimi. Ödül alan 4 Türk sanatçının Türkiye anonsuyla çağrılması çok güzel bir duygu.

Şebnem Akyıldız: Özel hissettiren, heyecanlandıran bir duygu. Anons edildiğinde de şaşırtan, gurur verici.


Ç.T.: Floransa Bienali benim için bir ilk oldu. Konusunu duyduğumda çok heyecanlandım ve mutlaka katılmak istedim.

Ö.B.: Bienalin teması; kültürel ve biyolojik çeşitliliğin buluştuğu dünyamızda toplumsal ve ekonomik ihtiyaçları doğa ve ekosistemle uyumlu sürdürülebilir hedefler belirlemede yaratıcılığın belirleyici rol oynamasıydı. Bu çok ilgimi çekti. Yaklaşık 7-8 ay demir atölyesinde atık malzemelerle çalışarak heykelleri meydana getirdim.

P.E.: Çok çeşitli ülkelerde uluslararası fuarlara katıldım ama Türkiye dışında ilk bienal deneyimim oldu. ‘Ay ile Dans’ adlı fotoğrafımla katıldım. O kadrajları yakalayabilmek için uzun pozlama ve el hareketleriyle gerçekten Ay ile dans ettik.

Ş.A.: Bienale katılımım kesinleşince, bienalin konusuna göre özel hazırlık yapıyorum. Var olan eserlerimden değil, bienalin konusu her neyse onunla ilgili araştırma yaparak yepyeni eserler üretiyorum.


Floransa Rönesans’ın doğduğu şehir. Burası sizin için neyi ifade ediyor?

Ç.T.: Şaşırtıcı gelecek ama Floransa benim çocukluğumdan beri hep hayalini kurduğum, daha önce kısaca ziyaret edip tekrar görmek ve bir süre de olsa yaşamayı istediğim tek Avrupa şehriydi. Rönesans’ın merkezi, en büyük ustalarını yetiştiren, tarihi zengin ve müthiş etkileyici bir şehir.

Ö.B.: Floransa, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Raphael gibi büyük sanatçıların yaşadığı, her köşesi sanat dolu, ilham veren, büyüleyici bir şehir.

P.E.: Sanatçıların desteklendiği zaman neler üretebildiğini görmenin heyecanını yaşadığım bir şehir Floransa.

Ş.A.: Floransa sanatın inanılmaz yoğun olduğu bir şehir. Bir sanatçının her an ve her yönden beslendiği muazzam bir şölen.


Ç.T.: En büyük fark, tüm sanatçıların bir seçici kurulun elemesinden geçerek tamamen kendi imkânlarıyla veya sponsorlar bularak bu etkinliğe katılmış olmaları.

Ö.B.: İstanbul Bienali gerek uluslararası kültür ağı kurması, gerek kavramsal çerçevesi ve yenilikçi tavrıyla bienaller arasında önemli bir yere sahip. Floransa Bienali’nde belirlenen tema çerçevesinde eserlerini yaratmış, farklı ülkelerden gelen sanatçılarla farklı dilleri konuşsak da aynı duygu ve düşünceleri paylaştığımızı görmek, benzer sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu bilmek iyi geldi.

P.E.: Floransa Bienali henüz çok genç. Bence İstanbul Bienali ve Mardin Bienali, Venedik Bienali’ne yaklaşacak değerde ve her yıl daha da ileriye gidiyor.

Ş.A.: Floransa Bienali bu yıl sanatçı ve eser sayısı olarak çok zengindi. Bienal konusunu içeren çok sayıda aktivite içeriyordu. Kendi açımdan, aynı konuda tüm dünyadan eser üreten yüzlerce sanatçıyla aynı mekân ve zamanı paylaşmak çok heyecan verici ve ufuk açıcıydı.


Haber: Serdar Yazıcı

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.