Notre Dame’ın Kamburu olarak bilinen Victor Hugo’nun ünlü hikâyesinin müzikali, şu aralar İstanbul’da izleyebileceğiniz en güzel gösterilerden biri. Sadece bir müzikal değil, bir müzik, kostüm, teknik ve dans şöleni... Hikâyenin konusu, Esmeralda isimli Çingene kızına âşık 3 adamın hikâyesi. Biri rahip, kıza âşık olarak Tanrı’nın emirlerine karşı geldiği için vicdanıyla savaşıyor. Diğeri bir soylu. Evlenmek üzereyken Esmeralda’ya karşı tutkusuna yenik düşüyor. Diğeri ise hikâyenin asıl kahramanı. Çirkin, kambur, zavallı zangoç Quasimodo. Paris’in daracık arka sokaklarında geçen hikâye, şehrin ünlü Notre-Dame de Paris Kilisesi’nin büyüleyici yapısını da sahneye taşıyor.

Dünyanın her yerinde heyecanla karşılanan müzikal, Broadway’in de önemli oyunlarından biri. Müzikaldeki şarkıların İngilizce sözlerini Titanic’in “I Will Always Love You” şarkısını yazan Will Jennings yazmış. Belli de oluyor. Sahnede 8 kadın, 8 erkek dansçı var. 6 akrobat da başrollerden rol çalıyor adeta

Perde kapanırken sahnedeki ve sahne arkasındaki herkesi ayakta alkışlamak kaçınılmaz bir refleks oluyor ve PSM sayesinde İstanbul nihayet gerçek müzikallerle tanışıyor.


Ah Esmeralda!

Esmeralda karakterini oynayan Alessandra Ferrari, sahne arkasında ufacık tefecik “herhangi bir kadın” gibi. Sahnedeyse aniden kıvrak, şuh, güzeller güzeli bir kadın oluyor. İnsanı Akdeniz’e sürükleyen bir sesi de cabası. Kısa sohbetimizde onu bugüne kadar turnede gittikleri şehirler arasında en çok Tokyo’nun etkilediğini söylüyor. Şanghay da aynı şekilde etkileyiciymiş. “Ekibimizdeki herkes işini tutkuyla yapıyor ve bu herkesi tek tek çok motive ediyor. Birbirimizin ikinci ailesi gibiyiz. Bir müzisyenin yapabileceği en iyi işi yapıyoruz” diye anlattı bu büyüleyici serüvenini. 4 yaşında müzik eğitimine başlayan, dans eden Alessandra, 2005 yılında bir rock grubuyla profesyonel olarak sahne almaya başlamış. 2007’de ise “Romeo ve Juliet” ile müzikal kariyeri başlamış. 2011’den beri Esmeralda’yı canlandırıyor.


Rock Star'dan kambura

Quasimodo karakterini canlandıran Matt Laurent, aslında Quebec müzik dünyasının en ünlü rock starlarından biri! “Eylül ayının sonunda yeni albümüm çıkacak. Turne bitince tamamen albümle ilgileneceğim” diyor sohbetimizde. “Alessandra da ben de rock kökenli müzisyenleriz ve bu müzikalde rock müziği özlemiyoruz, çünkü adeta bir rock operası söyler gibiyiz” diyor ve ekliyor “Başta bu müzikalde sadece 1 sene yer almayı düşünüyordum. 4 sene oldu!”


300 farklı kostüm

Sahne arkasının kraliçesi, kostüm sorumlusu Tiziana Magris. Başta konuşmak istemiyor, utanıyor ama ilgime karşı koyamayıp başlıyor anlatmaya: “300’den fazla kostüm var. Her karakterin en az 4 alternatif kostümü hazır bekliyor. Quasimodo hem en zor kostümün sahibi hem de her zaman öncelik onun. Akrobatlar en dağınık, en haylaz, en eğlenceli ve en hareketli ekip. Dansçılar daha bağımsız. Çok yardım istemiyorlar.” Tiziana’nın dikiş makinesi muazzam derecede düzenli olan kostüm bölümünün arkasında duruyor. Makinenin kenarında ailesinin fotoğrafları var. “Oyun başladığı zaman mutlaka makineyle birlikte sahne kenarında bekliyorum. Oyuncular ya da dansçıların kıyafetleri yırtılabiliyor. Çok hızlı bir şekilde dikmem gerekiyor bu durumlarda. Çok titiz olduğum için benimle çalışan herkesten bunu bekliyorum. Gittiğimiz her şehirde oradan bir kızın bize yardımcı olmasını istiyoruz. Akrobatların giyinmesine yardım ediyor gelen kişi. Maalesef akrobatlar çok şakacı olduğu için onların şakalarına maruz kalıyor ve iyi bir iş deneyimi oluyor. Adrenalin dolu. Oyun bitince bizim işimiz bitmiyor. Çıkan kirli kostümleri ve havluları toplayıp yıkamaya götürüyoruz. Yıkayıp kurutulan eşyalar, ertesi gün aynı düzende, oyundan en geç 1 saat önce hazırda bekliyor.”


Bu işi yaptıktan sonra evde tekrar çamaşır yıkamaya gücü kalıyor mu diye soruyorum “O kadar temizlik ve düzen delisiyim ki hem burada hem de evde temizlik yapmaktan, çamaşır yıkamaktan zevk alıyorum” diyor. Tiziana karşımda, insanın sadece sevdiği işi iyi yapabileceğinin ispatı gibi duruyor.


10 film, sayısız tiyatro oyunu

Victor Hugo’nun hikâyesi, bugüne dek 10 farklı versiyonla filme çekildi. En ünlülerinden biri, 1996 yapımı Disney’in animasyon versiyonu. İlk kez 1836’da sahnelenen operasıyla tanındı. O zamandan beri gotik rock, rock müzikali, klasik bale gibi farklı versiyonlarla sahneye taşındı.


Türkçe üstyazılı

Müzikalin İngilizce olması gözünüzü korkutmasın. Türkçe üstyazılı olarak sahneleniyor ve yazılar her yerden rahatça okunuyor. Ancak maalesef oldukça zor olan çeviri işi, müzikalin eksik puan almasına yol açabilecek tek noktası...


Gelecek sene

Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde (PSM) gelecek sene Phantom of The Opera ve Beauty and the Beast müzikalleri sahnelenecek. Phantom of the Opera’yı Türkiye’de izleyecek olmak büyük bir şans! Londra’da bu müzikale gidebilmek için aylar önceden bilet almak gerekli. Beauty and the Beast de Broadway’in en romantik hikâyelerinden sadece biri.



Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.