Sanat

İnternetin koskoca bir sanat galerisi olduğunu düşünebiliriz aslında. Hangi sanatçıyı arasanız, hangi eseri sorsanız Google’da var! Belli konulardaki sanat çalışmalarını gösteren web siteleri de her zaman yerimizden kıpırdamadan gezeceğimiz sergi işlevi görüyor. İşte bu tarz 2 sergi: İlki occupyartists.org/ ikincisiyse daha çok posterler konusunda çalışan tasarımcılardan oluşan occupydesign.org/ Gezerken çok eğleneceğiniz kesin.

Unutulmaz konser

İnternetten bulun ya da DVD’sini alın, 1985 yılında gerçekleşen Live Aid konserlerini izleyin ve bir amaç uğruna mücadele ederken müziğin ne kadar güçlü olabileceğini görün. Konserde Elvis Costello, Sade, Sting, Bryan Ferry, Dire Straits, Queen, The Who, David Bowie, Elton John gibi bir daha aynı sahnede asla göremeyeceğimiz isimler var.

Lezzet

Tunceli Dersim’e yolunuz düşerse soğan dolması ve bir hamur işi olan sütlü yumurtalı kumbik yemeden dönmeyin. Antakya’ya giderseniz tabii ki künefe yiyeceksiniz. Erzincan’da yumurta borani, mayasız sac ekmeği ve kaygana tadın mutlaka. Rize’de hamsinin her şeyi var ama en güzeli ormanlı hamsi; yani pazılı, naneli, maydanozlu... İstanbul’da ve Ankara’da bol biberli menemene simidinizi bandırın, ayranınızı ve çayınızı için. Ama bugünden sonra ne olursa olsun Türkiye’yi bolca gezin ve yemekleri tadın.

İzleyin

Dünyayı, Türkiye’yi, bugünü, dünü ve şiddet durmazsa olabilecekleri anlamak için en iyi filmler. Haberleri izlemekten yorulduğunuzda bunları izleyin.

1- Wall Street ile başlayan ve tüm dünyaya yayılan occupy fırtınasını anlatan 2013 yapımı Occupy: The Movie

2- 1925 yapımı, Rusya’da geçen Bronenosets Potyomkin

3- Tarihin en kanlı devrimini anlatan, 1966 yapımı La Battaglia Di Algeri

4- Akıl hastanesinde Jack Nicholson ile isyan! One Flew Over The Cuckoo’s Nest

5- Meksika’nın en meşhur yapımlarından biri, Viva Zapat

Müzik

Haftanın 10 şarkısı

10- Nixon Amerikası’nın politik kültürünü anlatan ve bugün de sokaklarda şarkı sözlerini duyabileceğimiz, Gill Scott Heron – The Revolution Will Not Be Televised

9- Tracy Chapman’ın güzel güzel söylediği Talkin’ Bout A Revolution

8- “Kendi aklımızı kimse değil sadece biz özgürleştirebiliriz” diyen Bob Marley’in Redemption Song’u.

7- Yine Bob Marley’den tabii ki: Get Up Stand Up

6- 1971’den bugüne her özgürlük çağrısında söylenen John Lennon şarkısı Imagine.

5- Punk sevenler için The Clash söylüyor: Clampdown

4- Gelmiş geçmiş en büyük klasik Bella Ciao!

3- Zülfü Livaneli’den Hey Özgürlük.

2- Duman’dan Eyvallah

1- Kardeş Türküler’den Tencere Tava Havası

Felekten Bir Gece sinemalarda

2009’da beyazperdenin ilk “kafası kıyak bir film” Hangover’ı izlerken hepimiz çok güldük. 2011’deki vizyona giren ikinci filmde de kahkahalara boğulduk. Bu hafta gösterime giren Hangover (Felekten Bir Gece) 3 filminde ise görünen o ki sadece “güleceğiz”. Çünkü bu kez daha fazla hayvan, daha fazla gürültü, daha fazla çığlık var.

Filmin hem akıllı hem sersem hem de şaşkoloz kahramanları Phil (Bradley Cooper), Alan (Zach Galifianakis), Stu (Ed Helms) ve Doug (Justin Bartha) ilk iki filmde bekârlığa veda kutlaması için evden uzaklaşmış ve başlarına gelmeyen kalmamıştı. Bu kez yola çıkma amaçları başka. Alan, babasını kaybedince zaten bir tuhaf olan ruh hali iyice arıza veriyor ve ekip olarak bizim kafadarlar duruma müdahale ediyor. Tabii ki olaylar birbirini kovalıyor.

Bu kez filmde maalesef Mike Tyson yok. İlk 2 filmde onu çok sevmiştik oysa ki. Ama çılgın ve iyi kalpli mafya babası Mr. Chow (Ken Jeong) yine var. Onu bu kez “uçmuş” kafasıyla paraşütle atlarken izleyeceğiz. Filmin sürprizlerinden biri ilk bölümdeki striptizcinin artık büyümüş olan çocuğuyla çıkagelmesi. Çocuğun babasının kim olduğu belli değil ve Alan, “Ben senin babanım” diyerek zavalı çocuğu da aralarına katıyor. Sonuç mu? Nihayet seri bitiyor!

Cazcı kardeşler

3 film boyunca kardeş gibi olan 4 kafadardan her biri başka bir müzik aleti çalıyor. Boş zamanlarında da birlikte doğaçlama caz yapıyorlarmış. Artık birlikte çalışmayacakları için de birlikte müzik yapmayı çok özleyeceklerini söylüyorlar.

Haber: Heja Bozyel