Kendimi daha iyi bir ilişkiye hazırlıyorum!


Göksel, kendi kendine yetebilen, müziğimizin medarı iftiharlarından. Şarkı bulmak için bestecilerin peşinden koşmasına gerek yok. Kimileri gibi işin matematiğiyle de ilgilenmiyor. Formülü gayet net: Yaşıyor ve yazıyor, içinden geldiği gibi bestesini yapıyor ve unutulmaz aşk şarkılarına imza atıyor. Yeni şarkıları hazır, dinledim ama son albümü Bende Bi’ Aşk Var hâlâ öylesine dinleniyor ki, stüdyoya giremiyor bir türlü...


Göksel çok uzun zamandır tanıdığım harikulade bir insan. Zarafetiyle, hayatı yaşayışıyla, sadece dostlarıyla paylaştığı kahkahalı fırlamalığıyla “Dostum” diyebileceğiniz, samimi bir güzellik. Son dönemdeki pozlarıyla kadınlığın zirvesinde olduğunu daha net görebiliyorsunuz zaten.


Göksel 10 Eylül Salı günü müziğin mabedi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde hayranlarıyla buluşacak. Konser öncesi bir nabzını yoklayayım dedim. Gittim bi’ kahvesini içtim. Heyecanı, coşkusu yerinde. Bu aralar konserden konsere koşsa da Harbiye Açıkhava için heyecanlı mı heyecanlı...


1.5 yıl evveline gidelim. Bu son albüm öncesinde kaygıların fazlaydı...

Evet kaygılıydım. Yapı itibarıyla kaygılı bir insanım zaten. Keşke biraz rahat olabilsem.


Bu albümün nesi farklıydı ki?

İki nostalji albümümden sonra yine kendi şarkılarımı söyledim. Ozan Çolakoğlu ile ilk çalışmamızdı. Hem kendimde hem de müzikal anlamda büyük değişiklikler vardı.


Nasıl bir değişiklik?

Toplu bir değişikliğe ihtiyacım vardı aslında. Müzikal olarak da başka bir şey arıyordum. Değişiklik insanda ufak endişeler yaratıyor. İşimle ilgili kaygılarım, özel hayatımdaki kaygılardan daha fazladır zaten.


Neden?

İşim, şarkı yazıp söylemek... Aslında kendimi dünyaya anlatma yöntemim bu. Çocuğum gibi, üzerine fazla titriyorum. Bir yandan da hepsi o kadar iç içe ki, iş ve özel hayatım birbirini etkiliyor.


Özel hayattan kasıt aşk mı?

Sevgililik, arkadaşlık... Öyle bakarsak, bu aralar öncelik işimde.


Zevk alıyor musun işinden?

Şarkı yapma süreci, en keyifli dönemim. İçime kapanıyorum... Sahnedeyken derdimi unutuyorum. Çok güzel bir duygu.


İşe yoğunlaşıyorsun...

Evet ama şarkı yazarken aslında kendime ve hayata yoğunlaşıyorum. Düşünüyorum, hissediyorum.


Aşk ikinci plana düşüyorsa nasıl çıkıyor şarkılar?

Özel hayatım şu anda geri planda... Tabii ki aşk hayatımın merkezinde. Yaşamadığın bir duyguyu anlatamazsın.


Seni birisiyle hiç görmedik, okumadık ...

İnsanlar basında el ele, kol kola kimseyle görmüyor beni. Çünkü hoşlanmıyorum öyle gözükmekten. Ama aşk şarkıları yazan bir kadının aşk yaşamaması mümkün değil.


Aşka kapadın mı kapıları? Hep iş mi var hayatında?

Aşk hep var içimde. Kimse bilmese de olur.


Somut olarak mı?

Sevgili olmak, ilişki yaşamak, âşık olmak aynı şeyler değil. Aşkı seviyorum ama ilişkiyi çözemiyorum.


Bu ne çelişki?

Aşk en başında hep çok güzel... Ama sonrası zor... Karşımızdaki annemiz ya da babamızmış gibi rahatlıyıveriyoruz, çok şey bekliyoruz. Alamayınca öfkeleniyoruz, sonrasında ilişki, sürtüşmeler, kıskançlık, birbirinin ışığını söndürdüğün hastalıklı bir şeye dönüşüyor.


Çok karamsarsın... Motive eden yanı hiç mi yok?

Farkındayım. Duygusal biriyim ben fazla yakınlaşıyorum belki bu yüzden bu aralar kendimi koruma altına aldım. Yoksa ilişkinin güzel tarafları var tabii, yakın olmak, paylaşmak, dostluk, güven.


Çok koruma kendini...

Geçici bir süre için koruyorum. Aslında kendimi daha iyi bir ilişkiye hazırlıyorum.


Umudun var?

Eh bu söyleşiyi seninle 5 yıl önce yapsaydık, evli bir kadın olarak konuşacaktım ve muhtemelen evliliği ve ilişkileri savunacaktım. Şimdi böyle, belki bir-iki sene sonra farklı şeyler söylerim...


“Aşklarım da değişebilir gerçeklerim de” diyorsun...

Hepimiz değişiyoruz, iyi ki! ‘BUNLAR DA SÖYLENMEZ Kİ’


Kendinle derdin ne?

Kendini açıkça anlatan biri değilim. Çekingenim.


Şarkıların cesurca anlatıyor...

Ben bile farkına varmıyorum yazarken. Ne hissediyorsam açıklıkla anlatıyorum, albüm bittiğinde fark ediyorum, saklayacak bir şey kalmamış, “Yani bunlar da söylenmez ki!” diyorum kendi kendime.


Yani şarkılarına bakıp aşk durumunu anlayabiliriz...

Annem anlıyor mesela... Bazen üzülüyor. Bambaşka hayatlarda o kadar benzer şeyler yaşıyoruz ki, ben kendimi anlatırken bir bakıyorum, hiç tanımadığım insanlarla aramda çok sıkı bir bağ oluşmuş.


Hangi şarkın daha çok sevildi?

Yalnız Kuş ve Uzaktan.


Neden?

Yalnız Kuş yazdığım en iyi şarkı. Öyle hissediyorum.


Hikâyesi?

Bir hayal kırıklığı şarkısı. Yalnız Kuş, bir yandan aşkı ararken aslında özgürlüğü de çok seviyor. Böyle hisseden (kadın-erkek) çok fazla yalnız insan var.


Yeterince içten misin yoksa formüllerle mi yazıyorsun?

İçgüdülerimle yaşıyorum. İnsanların şarkılarımı sevmesi ve dinlemesi de içgüdüsel. Formülüm, stratejim yok. Hatta yapmamam gereken şeyleri yaptım.


Asi misin?

Evet, pek belli etmiyorum ama kafamın dikine gidiyor olmam en sevdiğim özelliğim. Sonunda “Doğru yapmışım ya! Değmiş” diyebilmek çok güzel.


Detaylar...

Mükemmelliyetçiyim. Ufacık bir hata görsem yüzüm düşer. Tabii hepsi için ayrı ayrı kaygılanıp en iyisini yapmaya çalışınca bir türlü rahata eremiyorum.


Bu durumundan sevgilin de etkileniyordur...

Dışarıdan bakınca kolay biriymişim gibi görülüyor ama zor bir sevgiliyim.


Sevgilinin yerine koy kendini, neyin hoşuna gitmezdi?

Benim durumumda bir kadınla beraber olmak kolay değil.


Yani?

Mesleğini bu kadar ön planda tutan, ünlü bir kadınla beraberlik zor. Türk erkekleri dünyanın kendi etraflarında dönmesine alışmış ve öyle yetiştiriliyor. Ben ise giderek kendi etrafımda dönmeye başladım.


Sana uyum sağlayacak erkek denk gelmedi mi?

Önce hazır hissetmem lazım.


Belki işi ön planda tutman o erkekleri senden uzaklaştırmıştır... Özeleştiri yapıyor musun?

Söyleşinin başından beri kendimi eleştiriyorum zaten.


İlişki sürerken mi eleştiriyorsun, bitince mi ?

Benim beklediğim bir şey var ve onu tam olarak alamadığımı düşündüğüm zaman kendimi iyice işime veriyorum.


Nedir beklediğin?

Önce sevgi...


Sen veriyor musun peki?

Eskisine göre daha temkinliyim artık.


Sen zorsan karşı tarafında zor olma hakkı var... En büyük zorluğun ne?

Duygudan duyguya geçebiliyorum kolayca. Sebepsiz yere mutsuz ya da birdenbire çok neşeli olabilirim. Bununla yaşamak da çok kolay değil. Anlamakta zorlanıyorlar.


Karşı taraf seni çözmeye çalışırken tökezliyor o halde...

Türk kızlarına fazlasıyla fedakâr olmaları öğretilir. Benim de hayatımdaki herkes için çok fazla fedakârlık yaptığım dönemler oldu. Sadece hayatımdaki adamdan bahsetmiyorum, sevdiklerim için. Tecrübe edindikçe kendimi de düşünmem, sınırlarım olması gerektiğini anladım. Bence tökezledikleri kısım bu.


Hayır” demeyi mi öğrendin?

Evet, sonunda öğrendim.


Çevrendeki ilişkiler nasıl?

Zor yürüyor. Evlilikler daha da zor. Emek istiyor, anne babalarımız kadar sabırlı da değiliz. Bazen insanlar mutsuz oldukları halde, sırf evlilik yürüsün diye duruyor. Bir ömür öyle geçiyor. Verimli olmadığı, iki tarafı da beslemediği sürece ilişki sürmemeli bence.


Böyle bir çıkmaza mı düştün?

Evliliği yaşadım biliyorum, bu yüzden aklım kalmadı. Benim yaşımda olup da evlenmemiş kız arkadaşlarımın aklında kaldığını görüyorum. Halbuki çok bir şey kaçırmıyorlar.


Yaşadığın belki yanlış bir evlilikti, genellemende hatalı olabilirsin...

Genelleme yapmıyorum. Gözlemlediğim; etrafımda mutlu evlilik sayısının az olduğu. Uyum içinde, mutlu çiftler de var tabii.


Karşı mısın artık evliliğe ?

Hayır değilim. Geleneksel bir aileden geldim. Bir tarafım istiyor. Hiç belli olmaz pat diye yine evlenebilirim.


Çocuk düşünmüyor musun?

O konuyla ilgili çok karışık kafam. Bazen çok istiyorum, bazen “Böyle iyiyim” diyorum. Belki cesaret edemiyorum. Şimdilik yeğenim Can’la ilgileniyorum.


Kafan hep karışık?

Biz kafası karışık bir nesiliz. Aşk, özgürlük, evlilik, çocuk... Taşları tam yerine yerleştiremedik.


Çok seçenek var ondan mı acaba?

Kadınlar için değil...


İlişkiye odaklanılamıyor...

Daha çok erkekler için geçerli bu. Kadın daha kontrollü... İnsan ruhunu terbiye etmeli. Dünyada çok lezzetli yiyecekler var, ihtiyacımız olandan fazlasını yersek hastalanırız. Çok eşli yaşayıp da ruhsal olarak sağlıklı ve mutlu birini görmedim. Onlar hepimizden

daha fazla yalnız.


"Kafam karışık"


“Toplum erkeklere daha toleranslı davranıyor"


Kendinle kavgan?

Kendime pek rahat vermiyorum. Böyle sürecek gibi.


Nasıl bir adam var hayalinde?

Dürüst, sevecen, akıllı ve güçlü.


Güç para mı?

Asla değil. Ruhsal olarak güçlü biri.


Cevval adamları mı seviyorsun?

Çalışkan, yaşamla mücadele etme gücü olan insanları seviyorum.


Yalnızlığın zorlukları neler?

Türkiye’de kadın olmak zor. Yalnız kadın olmak çok zor. Ünlü ve yalnız bir kadın olmak çok daha zor.


Ne ki zor olan?

Üstümüzdeki basınç çok fazla. Hep temkinli olmak gerekiyor.


Ne bekleniyor ki?

Sürekli gözetleniyormuşum duygusu çok rahatsız edici. En çok da bu yüzden özel hayatımı rahatça yaşayamıyorum.


Ama bu böyle, şöhretsin. Bu da gülün dikeni... Biraz rahat bıraksan kendini...

Tamamen doğru yazılıp çizilse bir sorun yok. Doğru kelimeler kullanılmıyor bazen. İnsanız hata da yapabiliriz. Bir kadının hata yapabilme şansı erkekten çok daha az. Toplum erkeklere daha toleranslı davranıyor.


"Yıllar bana iyi geldi"


Depresyon zamanlarını nasıl yaşarsın?

Çok ağlarım, çok yerim. Aynı şarkıdaki gibi.


Birilerine mi ağlarsın?

Yok yalnızken ağlarım. Şarkılarımın hüzünlü olma sebebi depresif dönemlerimde daha yaratıcı olmam.


Yani senin madenin depresyon?

Bir bakıma öyle.


Bol bol aşk acısı çekmen gerekiyor?

Çekmesem iyi olur. Yazılmış mutlu aşk şarkısı çok az. Tabii gerçek aşk değil bu, bizim bahsettiğimiz tutku. Gerçek aşk insanı mutlu etmeli.


Ağlak bir kadın olarak mı görülüyorsun?

Eskiden öyle görülüyormuşum. Eski kıyafetlerime, saçlarıma bakıyorum da hakikaten depresyondaymışım. Şimdi yine hüzünlü şarkılar söylesem de eskisi kadar depresif görülmüyorum, öyle de hissetmiyorum zaten.


Son dönemde değiştin ama daha seksi görünüyorsun Kendine güvenin mi geldi?

Evet. Kendime daha fazla güveniyorum eskiye göre, hayata da... Yıllar bana iyi geldi. Kendime güvenmeye başladıkça, hayat bana daha güzel şeyler verdi.


Kendine ne zaman güvenmeye başladın?

Büyük savaşların sonunda.


Nasıl?

Nostalji albümüm öncesi çok karışıktı hayatım. Ruhsal olarak da karışıktım. Sonrasında güzel topladım. Bazen dağılmak iyi gelir. Daha sağlam yapılandırıyorsun kendini.


Son albüm?

En sevdiğim en önemli albümüm, 4 klip çektik. Yeni bir tane daha çekmek üzereyiz. 1.5 yıl oldu albüm çıkalı, sanki yeni gibi, popüler müzik dünyası için oldukça uzun bir süre.


Konserler?

Yeni döndüm turneden. 10 Eylül’de Harbiye Cemil Topuzlu’da İstanbullular için söyleyeceğim.


Yeni albüm?

Kayıtlara başlamadık henüz ama ben yazmaya başladım. Stüdyoya girmeyi çok özledim. Ekimde stüdyoda olurum sanırım.


Şarkılar hazır mı?

Evet yeni şarkılar yazdım, yazıyorum. Neredeyse hazır.


Kendini ve ruhunu nasıl koruyorsun?

Başta kendim olmak üzere hiç kimseye yalan söylemiyorum. İyi bir insan olmaya çalışıyorum. Çalışmaktan zevk alıyorum. Düzenli bir hayat yaşıyorum, spor yapıyorum. En önemlisi müzik, kendimi iyi hissetmemi sağlıyor.


Gece hayatın?

Zaman zaman çıkarım ama geç saatlere kadar kalamıyorum.


Aşk hayatın nasıl peki?

Her zamanki gibi karışık.


İlişkin mi karışık?

Kafam karışık.


Korkuyor musun?

Ne kadar korkarsan kork, bir yerde yakalanıyorsun. O dönemlerde de şarkılarımı yazıyorum.


En iyi kadın şarkıcı ödülleri aldın buyıl...

Albüme başlarken Ozan’a dedim ki “Her şeyi boş verelim sadece müzik yapalım” bu kadar anlaşılabileceğini düşünmemiştim. Mutlu oldum.


Demet Akalın en iyi kadın şarkıcı seçildiğin zaman sana atarlanmıştı?

Kaç ay geçti üzerinden. Artık bu konuyu konuşmayalım.


Gündeme gelmek için polemik önemli bir unsurdur ama...

Herkes için geçerli değil... Ben şarkılarımı yazıp söylüyorum insanlarla bağımı müziğimle kuruyorum. Diğer türlü gündemde kalmak beni mutlu etmez ki.


Önceleri daha mı butiktin?

Nostalji öncesinde yaptığım albümler daha alternatifti. Nostaljiyle beraber daha önce beni dinlemeyen insanlara da ulaşmış oldum. Bu son albümde dinleyici kitlem biraz daha büyüdü.


Sebebi?

Büyük ihtimalle samimiyetinden ileri geliyor. Her yaştan insan “Âşık oluyoruz, özlüyoruz, aşk acısı çekiyoruz” diyor. Sanırım bu duyguları doğru anlattım. Ve tabii müzikal açıdan zengin bir albüm oldu.


Yeni albümde de Ozan Çolakoğlu’yla mı çalışacaksın?

Kesinlikle Ozan’la çalışacağım.


İlk dönemlerinde eski eşin Alper’le (Erinç) çalıştın, şimdi Ozan’la...

Alper’le yaptıklarım o dönem için kıymetliydi. Bugün için en büyük avantajım, şu an ne istediğimi daha net biliyor olmam. O zamanlar yönlendirilmeye açıktım. Şimdi Ozan’a gidiyorum kafamdakileri anlatıyorum. O da çok güzel işliyor.


Eskiden?

Eski eşim ilk 4 albümün aranjörüydü. O albümlerin içinde de çok sevdiklerim var. Alper’den sonra ciddi bir sound değişikliği oldu müziğimde.


Eski eşinle çalışabilirdin yine, memnun değil miydin?

Beraber çok güzel albümler yaptık. Sadece hayatımın toplu bir değişikliğe ihtiyacı vardı. Müzikal olarak yeni bir şey yapmak istedim.

Daha piştin yani?

Kendimi daha iyi anlattım. Beğenilerimi, zevklerimi, duygumu doğru yansıttım.


Yeni sound içine sindi mi?

Tabii ki. Çok mutluyum. Ozan Çolakoğlu çok şey kattı müziğime.


Röportaj:Murat Güloğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.