City of Hope tarafından yürütülen bir araştırmaya göre düşük dozda (82 mg) aspirin kullanımı, kadınlarda meme kanseri riskini düşürüyor. İlk kez aspirin kullanımını risk düşüşü ile ilişkilendiren bu çalışma, City of Hope’tan Prof. Leslie Bernstein tarafından yürütüldü ve Meme Kanseri Araştırmaları dergisinde online olarak yayınlandı.

Bernstein ve ekip arkadaşları, haftada en az üç kez düşük dozda aspirin kullandıklarını söyleyen kadınlarda meme kanseri riskinin yüzde 16 oranında düştüğünü gördüler. Düşük doz aspirin kullanımının bu tür düzenli kullanımı, en yaygın meme kanseri alt türü olan östrojen-projesteron reseptör pozitif, HER2 negatif meme kanseri riskini yüzde 20 oranında düşürdü.

Kaliforniya Kanser Önleme Enstitüsü'nden Dr. Christina A. Clarke konuya ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Araştırma, düşük doz aspirin ile meme kanseri arasında ilginç bir projektif ilişki buldu. İbuprofen ya da acetaminophen gibi ağrı kesicilerde bu tür bir ilişkiye rastlamadık.”

Bu çalışmanın yeri, aspirin ile kanser riski arasındaki ilişkiyi inceleyen diğer çalışmalarından farklı çünkü kadınların kullandıkları aspirinin dozuna odaklanıldı ve normal aspirin değil, düşük doz aspirin kullanımının sıklığı göz önünde bulunduruldu. Ayrıca meme kanserinin alt türleri de detaylı bir şekilde incelenebildi.

Bernstein, “Aspirinin zayıf bir aromataz inhibitör olduğunu zaten biliyorduk; meme kanseri kadınları daha güçlü aromataz inhibitörlerle tedavi ediyoruz çünkü bunlar, post-menopoz dönemindeki kadınların kanlarındaki östrojen miktarını düşürüyorlar” dedi ve şunları ekledi: “Eğer aspirin aromatazı engelleyebiliyorsa, meme kanseri riskini de düşürebilir ve hatta daha fazla aromataz inhibitör alamayan meme kanseri kadınlar için etkili bir yöntem olabilir diye düşündük. Aspirinin inflamasyonuazaltma özelliği dememe kanseri riskini düşürmesindeki mekanizmalardan birisi olabilir.”

Araştırmacılar, çalışma kapsamında 57.164 kadından topladıkları anketlerdeki verileri analiz ettiler. 2005 yılında, katılımcılar, ailedeki kanser geçmişi, aspirin ve diğer steroit yapıda olmayan iltihap önleyici ilaçların kullanımı, regl ve üreme geçmişi, hormon kullanımı, kilo, boy, yaşanılan ortam, beslenme düzeni, alkol kullanımı ve fiziksel aktivite hakkındaki sorulara yanıt verdiler. 2013 yılına dek takip eden yıllarda, katılımcıların 1457’sine meme kanseri teşhisi kondu.

Araştırmacılar, düşük doz ‘bebe’ aspirinine odaklanmayı seçtiler; çünkü bu aspirin yalnızca ucuz ve potansiyel bir önleme aracı olarak halihazırda mevcut olmakla kalmıyor, aynı zamanda da zaten birçok insan tarafından kalp hastalıkları ve hatta kolon kanseri gibi hastalıkların önlenmesi için kullanılıyor.

Dr. Christina A. Clarke son olarak şu ifadeleri kullandı: “Artık elimizde düşük doz aspirini yüksek dozdan ayıran veriler olduğuna göre, düşük doz aspirinin meme kanserinin önlenmesi açısından ne tür bir değer taşıdığını anlamaya dair daha detaylı incelemeler yapılabilir.”