Diyabet yani şeker hastalığı, günümüzde hızla artış göstererek, beraberinde başka hastalıkları da tetikleyebiliyor. Diyabet özellikle meme, kolon, pankreas, karaciğer ve rahim kanseri riskinin artmasına sebep oluyor. Central Hospital’dan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Rafet Yiğitbaşı, Dünya Diyabet Günü sebebiyle diyabet hastalığı ve önemi hakkında bilgiler veriyor.


Diyabet; günümüzde giderek artan kronik bir hastalıktır. Diyabet hastalığındaki bu hızlı artış pek çok komplikasyona neden olduğu gibi, beraberinde başka hastalıkları da tetikleyebiliyor. Özellikle diyabet hastalığı ile kanser arasındaki ilişki uzun zamandan bu yana tıp dünyasının ilgisini çeken bir konu. Nedenleri hakkında pek çok çalışma yapılıyor. Yapılan araştırmalarda diyabet hastalarında kansere yakalanma riskinin, diyabet hastası olmayan kişilere oranla iki kat fazla olduğu görülmüştür.


Kansere bağlı ölüm riski yüzde 40’dan fazla


Diyabet hastalarında kanser görülme sıklığında artış olduğu bilinmektedir. Diyabet hastalığı; özellikle meme ve kolon kanseri riskini arttırırken, var olan kanserlerin iyileşme seyrini de olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca karaciğer, pankreas ve rahim kanserlerinde de bu risk artışı, diyabet hastası olan kişilerde yaklaşık 2 kat kadar fazladır. Araştırma sonuçlarına göre kontrol grubundaki bireylere diyabet tanısı konulmadığı dikkate alınırsa, kanser riskinin daha yüksek olduğu tahmin edilebilir. Bilinen diyabeti olan hastalarda ise, kansere bağlı ölüm riskinin yüzde 40’dan daha fazla olduğu görülmüştür.



En sık rastlanan karaciğer ve pankreas kanseri


Diyabet hastalarında en sık rastlanılan kanser tipi, karaciğer kanseridir. Diyabetli hastalarda karaciğer yağlanması sık olarak görülür ve böylece karaciğer kanserine eğilim artar. Çünkü karaciğer yağlanması hastalığın bir sürecidir. İlerlediğinde önce hepatit yani karaciğerin kronik iltihabı, sonrasında da siroz ile sonuçlanabilir. Sirozda karaciğer kanseri görülme ihtimali yüksektir.


Pankreas kanseri diyabet hastalarında sık rastlanılan diğer bir kanser türüdür. Risk grubuna girmeyen bir hastada yeni konulan diyabet tanısı, yüzde 15 olguda gizli bir pankreas kanserinin habercisi olabilmektedir. Ayrıca pankreasın nadir tümörlerinden olan glukagonoma, yüksek kan şekeri düzeylerine (diyabet) neden olan bir endokrin doku tümörüdür.


Prostat kanseri görülme riski daha az


Prostat kanserindeki durum ise karaciğer kanserinin tam tersi yönündedir. Diyabetli olan hastalarda prostat kanseri görülme riski normale göre daha az saptanmıştır. Prostat kanserinin gelişimi testosteron hormonuna bağlıdır. Diyabet hastalarındaki erkeklik hormonunda düşüklük olması prostat kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır. Ayrıca diyabet hastalarının kullandığı ilaçlar da bu duruma katkıda bulunuyor.



İnsülin düzeyinin yükselmesi kanser oluşumunu başlatabilir


Diyabet hastalarında kanserin daha fazla görülmesi ve risk faktörü oluşturmasının birçok sebebi vardır. Bunlardan biri, kan şekerinin kronik olarak yüksek seyrederek, kandaki insülin düzeyinin yükselmesidir. Ve bu yükselme tüm dokularda kanser oluşumunu başlatabilir ya da ilerlemesine katkıda bulunabilir. Belli bir doku ya da organa özgü olarak şeker metabolizmasında oluşan değişiklikler de kansere yatkınlığa sebep olmaktadır.


Kilo fazlalığı ve obezite en önemli nedenler arasında


Diyabetli hastalarda metabolize edilemeyen glikoz fazlalığı depo edileceğinden, kilo fazlalığı ve obezite ortaya çıkmaktadır. Tıp literatürü de, obezite ile kanser gelişimi arasındaki ilişkiye dikkat çeken bilgilerle doludur. Diyabetli hastalarda genellikle çok fazla tıbbi sorun bir arada olduğundan, bu sorunlara yoğunlaşılıp, kanser taramaları aksayabiliyor. Ayrıca insülin direnci ve diyabet tedavisinde kullanılan yüksek doz insülinin de kanser riski artışına katkıda bulunabileceği gözlenmiştir.


Rutin kanser taramaları özenle yapılmalı


Olası kanserlerin engellenmesi için insülin direncinin önlenmesi, bunun için kilo kontrolü, sağlıklı beslenme ve egzersize mutlaka önem verilmelidir. Bu durum diyabetin seyrini olumlu etkilemekle birlikte diyabete bağlı gelişen diğer organ hasarlarını da önler. Bununla birlikte, diyabetin tedavisinde kullanılan birtakım ilaçların kanser gelişim riskini azalttığı da görülmüştür.


Ayrıca tüm diyabet hastaları, uygun erken tanı yöntemleriyle yakından takip edilmeli ve kanseri olan hastaların diyabet tedavisi, mutlaka bu durum göz önüne alınarak tekrar düzenlenmelidir. İleri yaşlarda ortaya çıkan yeni diyabet durumunda ise, ilk 5 yıl içerisinde rutin kanser taramalarının daha özenle yapılması önerilir.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.