Bugün Dünya AIDS Günü. Yıllardır kesin çaresi bulunamayan, insanların korkulu rüyası bu hastalığa karşı farkındalık geliştirmek hayati önem taşıyor. Korunmasız cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaşan HIV enfeksiyonu bir kere vücudunuza girdi mi onu ömür boyu taşıyorsunuz. Ancak HIV enfeksiyonu taşıyan insanlardan "vebalı" gibi kaçmanıza gerek yok. Bu son derece bilinçsiz ve karşınızdaki kişiye karşı da anlayışsız bir tutum olur.
Bir örnek vereyim. Yaklaşık 1 buçuk yıldır tanıdığım ve çok sevdiğim eşcinsel bir arkadaşım var. Erkek arkadaşından HIV enfeksiyonu kapmış ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki tedavisine devam ediyor. Normal hayatını sürdürüyor- tabii sağlığına ve bağışıklık sistemine dikkat ederek. Yani AIDS olan herkes ölmüyor! Yanına yaklaştınız diye de size bulaşmıyor. Tıp bu hastalıkla yaşamanıza devam edebilmenizi sağlayacak kadar gelişti. Arkadaşım da tedavisinde her geçen gün ilerleme kaydediyor. Bu röportajı da onun vesilesiyle yapıyorum.
AIDS ve Türkiye'deki tedavi koşullarıyla ilgili tüm merak ettiklerinizi İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim dalı doktorları Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Doç.Dr. Bilgül Mete yanıtladı.
“İlk başta grip benzeri belirtiler görülür”
HIV enfeksiyonunun belirtileri nelerdir? Belirtiler ne kadar süre sonra görülmeye başlar?
HIV enfeksiyonunun belirtileri hastalığın evresine göre değişkenlik gösterir. Virüsle ilk karşılaştıktan yaklaşık 2 hafta-2 ay sonra, yani HIV enfeksiyonunun başlangıç evresinde, hastaların yaklaşık yarısında grip benzeri belirtiler (ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, yoğun kas ve eklem ağrısı, lenf bezlerinde şişme, karın ağrısı, ishal, döküntü vb.) görülebilir. Ancak diğer yarısında hiçbir belirti görülmeyebilir. Eğer bu dönemde tanı koyulmaz ise hastalık uzun bir dönem sessiz seyreder, hiçbir belirti görülmez.
Bu süre, hastadan hastaya değişmekle birlikte yaklaşık 5- 10 yıl sürer. Bu süre boyunca tanı koyulmaz ve hastalığa yönelik tedavi başlanmaz ise hastada enfeksiyonlar (zona, ağızda pamukçuk, ishal vb.) gelişebilir. Süre uzadıkça normal kişilerde beklenmeyen ancak bağışıklığı baskılanmış hastalarda gözlenen nadir görülen enfeksiyonlar (verem, uzun süreli ishal, zatürre, zayıflama vb.)ortaya çıkmaya başlar. Hastalık ilerledikçe kanserlere de zemin hazırlar.
HIV enfeksiyonu neden ölümcül bir hastalık?
Virüs, bağışıklık sisteminin “orkestra şefi” konumunda olan temel hücrelerinin ölümüne dolayısıyla sayısının azalmasına yol açar. Eğer doğru zamanda HIV enfeksiyonuna yönelik tedavi başlanmaz ise bu hücrelerin sayısı tedricen azalır ve sayı azaldıkça vücut, dış tehditlere karşı savunmasız bir konuma gelir. Sonuçta hasta, enfeksiyonlar ya da kanserler nedeniyle kaybedilir.
"HIV kapan kişi bunu ömür boyu taşır”
Bir kere HIV ile karşılaşınca ömür boyu o virüsü taşır ve potansiyel tehlikeye mi dönüşürüz?
HIV ile enfekte olunca kişi, bir ömür boyu virüsü taşır ve gerekli önlemleri almazsa bulaştırır.
Hastalık ortaya çıktığından beri oldukça zaman geçti. Tıp bu konuda ne kadar ilerlemiş durumda? Hala bu kadar korkulan bir hastalık olmasına bir çare bulunamadı mı?
Hastalığa karşı ilaçların ilk kullanılmaya başlandığı yıllarda hastalar, her gün bir avuç dolusu ilaç kullanırken günümüzde günde tek tablet ile tedavi mümkün. Ayrıca HIV enfeksiyonu erken tanı, düzenli izlem ve gerektiğinde tedaviye başlanması durumunda artık korkulan bir hastalık değil kronik bir hastalık olarak kabul ediliyor.
Erken tanı ve tedavi ile artık hastalarda 50 yıla varan bir yaşam beklentisinden söz edilebiliyor. Hastalar evlenebilmekte ve hasta olmayan çocuklara sahip olabilmektedir.Elimizdeki ilaçlarla virüsü yok etmek günümüzde mümkün olmasa da virüsü vücuttan tamamen yok etmeye yönelik ilaçlar üzerinde çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor.
Tedavi süresince kişinin hayat kalitesi düşüyor mu? Nelerden uzak durması ne yapmaması gerek?
Tedavi süresince hastanın hayat kalitesi düşmez. Kullanılan bazı ilaçlara bağlı yan etkiler gelişebilse de yan etkileri azaltmaya yönelik müdahalelerde bulunulur. Eğer yan etkiler hastanın hayat kalitesini etkiliyorsa ilaç değişimine gidilir. Hastaya sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımından kaçınması ve düzenli egzersiz yapması önerilir.
"HIV sadece korunmasız cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaşır"
AIDS'li biriyle arkadaşlık ederken nelere dikkat etmek gerek? Bulaşma ihtimali cinsel ilişki dışında mümkün değil mi?
HIV günlük yaşamdaki olağan davranışlarla (el sıkışma, dokunma, sarılma, öpüşme, hastanın kullandığı çatal, bıçak, bardak, telefon kulaklığı gibi eşyaları kullanma, aynı tuvaleti, duşu kullanma, vb.) bulaşmaz. Bulaşma,sadece korunmasız (prezervatifsiz) cinsel ilişki ya da kan yoluyla olmaktadır. Bu nedenle hasta kişinin kanı kimseye nakledilmemeli ve ortak kan temasına yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır.
Örneğin, diş fırçası, jilet, kan taşı,tırnak makası, uygun koşullarda dezenfekte edilmemiş manikür ve pedikür aletleri, lensler ortak kullanılmamalı, enjektör paylaşımı yapılmamalıdır. Hasta kişi,açık ya da sızıntılı yaralarını kapatmalıdır. Tüm önlemlere rağmen temas (prezervatif yırtılması, hastaya kullanılan enjektörün diğer bir kişinin eline batması vb.) söz konusu olduğunda, bulaşmay ıengellemek için temasa uğrayan kişiye 72 saatiçinde 1 aylık koruyucu tedavi uygulanmaktadır.
Tedavide ne kadar geç kalınması hayati tehlike taşır?
Virüsün hedef aldığı bağışıklık sisteminin temel hücrelerinin sayısının belli bir seviyenin altına düşmesi tedaviye yanıtı olumsuz yönde etkiler. Hücrelerin sayısı ne kadar düşükse o kadar geç kalınmıştır. Bu süre kişiden kişiye değişmekle birlikte hastalıkla ilk karşılaştıktan yaklaşık 5-10 yıl sonrasını kapsar diyebiliriz.
"Devlet tüm tedavi masraflarını karşılıyor"
Türkiyedeki tedavi koşulları ne durumda? Bulunamayan ilaçlar var mı? HIV enfeksiyonlu birinin tedavisinin ne kadarını devlet karşılıyor?
Türkiye’de tedavi koşulları iyi durumda. Birkaç ilaç dışında neredeyse tüm ilaçlar mevcut. Ayrıca geri ödemeyi bekleyen yeni birkaç ilaç var. Tedaviye dirençli bazı olgularda kullanılması gereken ancak Türkiye’de bulunmayan ilaçlar Eczacılar Birliği aracılığıyla yurt dışından getirtilebiliyor. Devlet, HIV enfeksiyonlu bir hastanın tedavisini tümüyle karşılıyor.
Türkiye’deki ilk AIDS vakası ne zaman görülmüş?
Türkiye’de ilk vaka 1985 yılında görüldü.
Röportaj: Özge Mine Sarıçam - osaricam@haberturk.com
YORUMLAR