“Bir erkeğin bir kadına, bir şeyi ondan daha iyi bildiğini ve anladığını düşündüğünü gösterecek bir biçimde açıklama yapması”
“Bir şeyin bir erkek tarafından, bir kadına, küçümseyici veya tepeden bakan bir şekilde açıklanması.”
Türkçe’de “erbilmişlik” ve “erilleme” olarak da bilinen bu terime dair “Mansplaining ne demek?” ve "Manterrupting ne demek?" diye soranlar için sözcüğün anlamı Oxford sözlüğü gibi çeşitli kaynaklarda kısaca böyle izah ediliyor. “Mansplaining yapan erkeklere nasıl davranmalı?” diye soranlar için bazı tavsiyeler olduğu kadar “mansplainer” olan ve bu davranıştan uzaklaşmak isteyenler için de bazı öneriler bulunuyor.
Küçük bir “mansplaining” örneği
“Otuz beş yaşından büyük bekar kadınların sorunu ne, biliyor musun?”
Dylan ile ilk randevumuzdu. Restorana gelmemizin üzerinden çok zaman geçmemişti ki hava durumu, restoranla ilgili gözlemler ve benzeri şeyleri atlayarak doğruca konuya girdi. Konu demişken, bekar kadınları eleştiren ve uzun bir açıklama gerektiren bir soru sormamıştım. Yani ortada henüz bir konu bile yoktu. O ise devam ediyordu.
- Otuz beş yaşlarındaki bütün kadınlar çaresiz kalır.
- Bütün kadınlar mı? diye sordum. Önemli tespitlerine bir yenisini ekledi;
- Hayır, bütün kadınlar değil. Sadece çocuk isteyenler.
- Sadece çocuk isteyenler mi? Peki ya istemeyenler?
- Eh, her zaman çocuk istemediklerini söylerler ama aylar geçince aslında istediklerine dair ipuçları vermeye başlarlar. “Bir tanecik olsa fena mı olurdu?”, “Bak, ne tatlı” falan filan… Otuz beş yaşın üzerindeki kadınlar tek bir şeye önem verir; bebekler.
Kollarım refleks olarak, sarılır gibi kapandı. Yumurtalıklarımı hayal ediyordum. Yumurtalıklarımın bu kadar çalışmaları benim için yeterliydi. O ise konuşmaya devam ediyordu.
- Otuz beş yaşın üzerindeki çoğu kadın 35-45 yaşındaki bir erkeği hala elde edebileceğini düşünüyor ama bu adamlar aslında sadece yirmili yaşlardaki kadınları hayal ediyor.
Bunun sadece bir giriş olduğunu bilemezdim. Dylan, sözde teorisini desteklemek için seçtiği bazı bilimsel çalışmalardan bahsetti. Erkeklerin şansının daha yüksek olduğundan vs… Bu haliyle ne kadar itici olduğunun elbette ki farkında değildi.
Yazar Carlyn Beccia, “Bir mansplainerı ehlileştirmek için 6 adım” adlı yazısında böyle anlatıyor.
"İstemeden yapılan küçümseyici tarzda açıklama" yeterli bir tanım mı?
Manterrupting gibi terimlerin de ortaya çıkmasını sağlayan “Mansplaining” terimi ilk kez Rebecca Solnit’in 2008 yılında yazdığı “Erkekler bana bir şeyleri açıklıyor” adlı blog makalesinde dikkat çekmişti. Terim daha sonra 2014 yılında Erkekler Bana Bir Şeyleri Açıklıyor kitabı haline geldikten sonra sosyal medya ve pop kültüründe hızla yayıldı. Solnit makalede şöyle diyordu;
“Hayatımın çoğunda kendimden şüphe edip geri adım attım. Halk arasında bir tarih yazarı olarak yer almak bu duruma dayanmama yardımcı oldu, ancak çok az kadın bu desteği elde etti ve milyarlarca kadına, bu altı milyar kişilik gezegende, kendi hayatlarına dair bir şey bilmedikleri söylendi. Gerçeklerin şimdi ya da hiçbir zaman kadınların mülkiyetinde olmadığı... Bu, ‘Erkekler açıklıyor’ durumunun çok ötesine geçiyor, bunun ancak kibir ile ilgisi var.”
“Erkekler hala bana bir şeyler açıklıyor. Ve hiçbir erkek benim bildiğim ve onların bilmediği şeyleri yanlış bir şekilde açıkladığı için benden özür dilemedi.”
Mansplaining yapan bir erkeğe nasıl davranmalı?
Özellikle söylemek gerekiyor ki, “Mansplaining yapan bir erkeğe nasıl davranmalı?” sorusunun cevabı, bir erkeğin egosu etrafında dolaşmak zorunda olmak anlamına gelmiyor. Ancak mansplaining’in farkında olmak bile her kadının kendi cevap mekanizmasını da geliştirmesi için yeterli oluyor.
İstemeden yapılan bir açıklama, özellikle de konunun uzmanına yönelik yapılıyorsa ve küçümseyici bir tona sahipse bunun mansplaining olduğu aşikâr. Elbette ki bu durum, o erkeğin konuşmaya katkıda bulunacak değerli bir bilgiye sahip olmadığı anlamına gelmiyor. Yine de bir üslubuyla “mansplainer” yani “erbilmiş” haline gelmiş biriyle karşılaşırsanız şunlar öneriliyor;
- Yanlış bilgi verdiğini tespit ederseniz doğru bilgileri önüne sermekle uğraşmayın. Başka bir deyişle, geri tepme etkisi yaratmaktan kaçının. Karşınızdaki mansplainer yani “erbilmiş”, inançlarıyla çelişen kanıtları reddetmek üzere direnç geliştirecektir.
- Fikrini değiştirmeye çalışmayın ve kendi yaşadığınız şeyden bahsedin.
- İddia ettiği konuda örnekler isteyin. Kendi yaşamından veya birebir gördüğü, ilk elden tanık olduğu örneklerin neler olduğunu sorun. Büyük ihtimalle sessizleşecektir.
- Yetkili olduğu şeyleri sormak, daha çok savunmaya geçmesine sebep olabilir. Konuşma “Sen yanılıyorsun ve ben haklıyım” arenasına dönmemelidir.
- Benzer bir “izahatı” ona yapın.
Peki mansplaining cinsiyetçi bir terim mi?
Mansplaining ifadesinin cinsiyetçi bir terim olduğuna yönelik eleştiriler de bulunuyor. Ne var ki kadınların gözlemleri böyle bir gerçeğin varlığını değiştirmiyor gibi görünüyor. İngiliz the Guardian Gazetesi’ndeki blog yazısında Jessica Valenti şöyle diyor: “Bu sorunun bir kısa bir de uzun cevabı var. Kısa cevap: Hayır, değil.”
“Mansplaining” teriminin teknik tanımı, “bir erkeğin bir kadına, kadının zaten bildiği bir şeyi genellikle küçümseyici bir tonda açıklaması” şeklinde yapılıyor. Manterrupting de erkeğin bunu söz keserek yapmasının kısa tanımı. Valenti, yazısında cinsiyet terimin cinsiyetçi olduğuna dair eleştirileri, örneğin her şeyi kapsayıcı olmadığını kabul ediyor, ancak Deborah Tannen tarafından yazılan cinsiyet bilgisi teorisine de atıfta bulunuyor. Dilbilim profesörü Tannen, 1980'lerin başında “erkek” ve “kadın” olarak adlandırdığı iki iletişim stilini tanımlamak için cinsiyetbilim teorisini ortaya atmıştı. Yazar Valenti ise bu iletişim tarzlarına “rekabet stili” ve “bağlantı stili” adlarını vermeyi tercih ettiğini söyleyerek devam ediyor;
“Rekabet tarzı iletişimde en uzun ve en yüksek sesle konuşan kişi ‘kazanır’. Konuşmacılar daha fazla konuşabilmeleri ve böylece ‘kazanabilmeleri’ için konuşmayı uzmanlık/rahatlık alanlarına taşımaya çalıştıkça konular daha sık değişir.
Bağlantı tarzı iletişimde ise konuşmacı başkalarıyla bağlantıları derinleştirerek ‘kazanır’. İnsanlar bu bağlantıları keşfetmek için konu üzerinde daha uzun süre kalmaya eğilimlidirler ve mikrofonu başkasına verirler/soru sorarlar.”
Alternatif tanım: Rekabetçi iletişim
“Daha önce herhangi bir öğretim/konuşma/grup veya kamp liderliği yaptıysanız, herkesin dikkatini çekmeniz gerektiğinde muhtemelen her iki stili de yani ‘rekabetçi tarz’ ve ‘bağlantı kuran tarz’ iletişimi kullanmışsınızdır. Çoğu insan bu iletişim tarzlarından birini öncelikli olarak kullanır. Bu da o kişinin çatışma tarzına çok benzer.”
“Mansplaining” konusunda tartışmalar olsa da bir kişiye sadece kadın olduğu için açıklama yapmak, bazı erkeklerin gerçekten de farkında olmadan gösterdiği bir davranış olarak dikkat çekiyor. Bu da oldukça cinsiyetçi bir davranış… “Mansplaining” hem ikili ilişkileri hem de grup dinamiklerini büyük ölçüde etkiliyor. Üstelik sosyal medya da mansplaining için oldukça uygun bir ortam sunuyor. Cinsiyetçi bir terim olmadığını iddia edenler olsa da cinsiyetçi güç dinamiklerini desteklediği konusunda çoğu kişi hemfikir.
“Mansplaining” davranışı, erkek olmaktan kaynaklı bir hiyerarşi düşüncesinden doğarken; güç farkını vurgulayan ve zenginlik, beyaz ırktan olma, heteroseksüel olma gibi özelliklerle birlikte açıklama yapma dürtüsünü anlatan “richsplaining” “whitesplaining” “hetsplaining” gibi kelimeler de bulunuyor.
“-splaining” durumuna düşmemek için bunlara dikkat edin
Cinsiyetten bağımsız olarak “-splaining” yapmaktan ve açıklama davranışına kapılmaktan çekiniyorsanız bazı tutum ve davranışlarınıza özen göstermeniz gerekebilir. Bu davranışlar sizi bir “-splainer” haline getirebilir, dikkat!
Birinin duygularını reddetmeyin veya küçümsemeyin
Bazen başkalarının aşırı tepki verdiğini düşünebiliriz, ancak duyguların yoktan var olmadığını hatırlamak önemlidir. Hatta insanların kendilerini korumak için bize gerçekte hissettiklerinin yalnızca küçük bir kısmını gösterdiğini de unutmamak gerekir. Dolayısıyla karşınızdaki kişinin duygularının farkına varmak sizi “mansplaining” yapma ihtimalinden bir adım uzaklaştırır.
Hemen konuyla ilgili bir anı anlatmaya başlamayın
Bazen birisiyle bağlantı kurma umuduyla benzer hikayeleri veya deneyimleri paylaşırız. Bunu çoğunlukla bir anda yapmaya başlarız ve farkına varmadan konunun değişmesine sebep olabiliriz. Konunun değişmesini ise diyalogda olduğumuz kişi henüz istemiyor olabilir. Bu nedenle bunun uygun zaman olup olmadığını kontrol etmek en iyisidir.
Çekişmeye girmeyin
Birçok insan tartışmayı sever, ancak her konuşmanın bir şeytanın avukatına veya aksi bir bakış açısına ihtiyacı yoktur. Karşınızdaki kişinin bir konuda sizden daha bilgisiz olduğunu en baştan varsaymak çok tepeden inme bir yaklaşım olabilir. Doğrudan çekişmeye giriyorsanız bu davranışınızın sebebi konusunda düşünmeniz iyi olabilir.
Eyvah! Bir “-splainer” olmuşum. Peki ne yapmalıyım?
İstemeden de olsa bir "-splainer" haline geldiyseniz işte size ipuçları:
- Fark ettiğiniz an durun. "Üzgünüm, bu konu beni çok etkiledi" deyin ve tabiri caizse mikrofonu geri verin. Basitçe "Bana daha fazlasını anlatabilir misin?" diye sorabilirsiniz. Farkındalığınızı kaybetmemek için sohbet esnasında ne kadar konuştuğunuzu takip edin. Bunu sağlamak için daha fazla soru sorabilirsiniz.
- Bir başkasının duygularına gelince, duyguların bir sebebi olduğunu hatırlayın. Bu, duyguların nadiren yoktan var edildiğini görmenize yardımcı olacaktır. Aslında, duygular bir şeye tepkidir. Tepki eğer aşırı gibi görünüyorsa, bu durumu bilmediğiniz başka bir şey tetikliyor olabilir. Bunu göz önünde bulundurun.
- Bir konuşma esnasında güç dinamiklerini hızlıca gözden geçirin ve dengesiz bir durum varsa tespit edin. Tüm olası -izmleri (ırkçılık, cinsiyetçilik, sınıfçılık…) yakalayın. Bazen varlığınız, bu güç dinamikleri nedeniyle başkalarının kendilerini ifade etmelerini engelleyebilir, bunu kabul edin. Başkalarının konuşması için alan açarak daha kapsayıcı bir ortamı teşvik etmeye çalışın.
Derleyen ve çeviren: Senem Tahmaz
Referanslar: "Men explain things to me" Rebecca Solnit (2008) Şuradan alındı: https://www.guernicamag.com/rebecca-solnit-men-explain-things-to-me/
“Is the term mansplaining sexist?” Jessica Valenti (2018) Şuradan alındı: https://www.theguardian.com/commentisfree/2018/jun/06/is-the-term-mansplaining-sexist-google-autocomplete
"6 steps to tame a mansplainer" Carlyn Becca. (2021) Şuradan alındı: https://medium.com/fearless-she-wrote/6-steps-to-tame-a-mansplainer-f6548049d2b8
YORUMLAR