Okulumuzun her yıl düzenlediği mezunlar gecesine son birkaç yıldır programımı düzenleyemediğim için katılamamıştım. Bu yılki mezunlar gecesi davetiyesini aldığımda etkinliğin kamp yaparak gerçekleşeceğini okudum. Üstelik Sapanca’da yapılacaktı. Bu yılki fikir çok hoşuma gitmişti. Zaten kız arkadaşımdan da ayrılmıştım, ruh halim berbat bir haldeydi. Bu geziyle belki üzerimdeki bıkkınlığı atabilirdim. Organizasyonu düzenleyenlere katılacağımı bildiren bir mail attım.


Nihayet iple çektiğim cuma günü gelmişti. Öğlene kadar ofiste işlerimi halledip öğleden sonra yola çıktım. Yol boyunca okul yıllarım gözümün önünde canlandı. “Çok eğlenceli zamanlardı” diye geçirdim içimden. Ve tam o anda Vera aklıma düştü. O yemyeşil gözleri kumral teniyle kusursuz bir şekilde arz-ı endam etti gözlerimin önünde. “Acaba gelecek mi?” diye düşünmeye başladım. Sanki üniversite yıllarıma geri dönmüştüm. Adını hatırladığımda toy bir delikanlı gibi heyecanlandığımı hissettim.


Kamp alanına geldiğimde neredeyse herkes oradaydı. Tam son çadırı kurarken ortalık gülüşmelerle şenlendi bir anda. Seslerin olduğu yöne dönüp baktığımda tüm ihtişamıyla oradaydı, gelmişti Vera. Güzeller güzeli, platonik aşkım... Vera’yı gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Kimseye çaktırmamaya çalışıyordum. Bunca yıldan sonra aynı heyecanı duyacağımı düşünmemiştim ama kalbim sanki yerinden çıkacaktı. Her şey hazırlandı, ateşler yakıldı. Yakılan ateşin etrafında çok eğleniyorduk. Gecenin sonunda hepimiz çadırlarımıza çekildik ancak Vera’yı düşünmekten bir türlü uyuyamıyordum.


Sabah oldu, kahvaltı edildi ben bir ara gruptan ayrılıp göl kenarına doğru yürüdüm. Biraz yürüyüşün ardından gruptan birkaç kişinin oturup sohbet ettiğini gördüm. Yanlarına gitmeye karar verdim. Yaklaştıkça Vera’nında orada olduğunu gördüm. Her şey çok güzeldi, vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Kamp alanına döndüğümüzde ateşin etrafında toplanıp yemeklerimizi yerken sohbetimize devam ettik. İlerleyen saatlerde herkes çadırlarına çekilirken bir anda ateşin başında Vera ile yalnız kaldığımızı farkettim. Heyecandan ellerim terlemişti, ne yapacağını bilemeyen ergene dönüşmüştüm adeta...


Vera’yı deli gibi istiyordum, gözlerinin içinde kaybolmuştum. “Böyle olmayacak” diyerek o konuşurken tüm cesaretimi toplayıp dudaklarından öptüm. Önce çok şaşırdı ne yapacağını bilemiyordu ama geride çekilmemişti. Bundan cesaret aldım ve ona iyice yaklaşıp tekrardan öptüm. Bu sefer öpücüklerim karşılık buluyordu. Karşılık verdiğini görünce daha da ateşlendi öpüşmemiz. Onu öyle çok arzuluyordum ki hiç düşünmeden “Seni istiyorum” dedim. Gözlerimin içine bakıp ateşli bir şekilde beni öptüğünde çadırıma doğru yürümeye başlamıştık bile. Çadıra girdiğimizde her şey daha da alevlenmişti, üzerimizde ne var ne yoksa soğuğa aldırmadan çıkarıp ateşimizle yanmaya başlamıştık. Bedenlerimiz artık tek vücut olmuş, arzularımızın içinde alev almıştık. Adeta altımızdaki karlar ateşimizden eriyordu. Gece boyunca arzularımızın esiri olup, birbirimizi doyuma ulaştırmıştık. Vera bütün çıplaklığıyla kollarımda yatarken, onun kokusunu içime çekerek üniversite yıllarım boyunca ona duyduğum özlemimi, arzumu gidermiştim. Sanırım Vera’ya olan platonik aşkım bu gece gerçeğe dönüştü.


Rumuz: Kar tanesi


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.