Bugün başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istedim. Nasip ve duanın ne muhteşem, ne karmaşık bir yazgı olduğunu anladığım günden söz edeceğim. Sohbetlerde defalarca anlatmışımdır.


Çoğu zaman olduğu gibi, pazar mesaisinde çalışanlarım ile birlikte işyerinde idim. İnternette sayfalar arasında keyifsizce dolaşıyordum. Saate baktım, yemek vakti yaklaşıyordu. Yemeği pazar günü dışarıdan sipariş veriyorduk. Sipariş verdiğimiz reklam-tanıtım kartlarına göz gezdirirken ne siparişi vereceğime karar veremedim. Arada gözüme -görünüşü mükemmel olan fakat gerçekte farklı gelen- cantık takıldı (Bu yöreye özgü olduğundan, bilmeyenler için: Yuvarlak, küçük, kıymalı pide.) Normalde 2-3 tanesi ile doyulur. Öğrencilik yıllarımda 5 taneye kadar çıkmışlığım vardır. Bütün bunlar aklımdan geçerken tutkulu bir iştahla 3-4 tane yiyebileceğimi hissettim. Çalışanların yanına gidip o resmi gösterdim. Fakat onlar ağız birliği etmişçesine lahmacun istediler. Oysa cantık daha pahalıydı. Ayrım yapmak istemedim. Pahalı olanı kendime, ucuzu onlara yedirmek hoş olmaz, diye düşündüm. İsteksizce 2 lahmacun da kendime sipariş ettim. Aynı duygularla, aklımda cantık, lahmacunu keyifsiz yedim.


10-15 dakika geçmişti ki bir arkadaşım aradı. Sesi bozuktu, “Dedem öldü, memlekete gideceğim, haber vereyim” dedi. Anne babasını da iyi tanıdığımdan sordum: ”Akşam geri dönecek misin?” “Yarın iş var, mecbur döneceğim” cevabı alınca, “Geçerken beni de al” dedim. Köy üç saatlik bir mesafede idi ve arkadaşımın anne babası, çok sevdiğim, saydığım insanlardı. Kötü günde yanlarında olmak gerek, dedim. Arkadaşım geldi hemen ve hızla yola koyulduk. Arabayı ben kullandım, arkadaşım üzgün ve dalgın görünüyordu.


İkindi namazından önce köye vardık. Taziyemi ilettim. Cenaze öncesi ikindi namazını kılarken şeytan iş başında idi. “Karnın da acıktı, taziye evinde yiyecek bir hazırlık göremedin, yollarda da yemek için duramazsın, düğün değil ki cenaze evi... Gece yarısına kadar açsın bu halde” diye kulağıma fısıldıyor. Namaz bitiminde Allah'a bu durumu ilettim. “Sen kısmet eder isen olur” diye duamı bitirdim.


Cenaze defin işlemi bitti mezarlıktan ayrılmak için kapıya doğru yürüyorum. Kapıda bir kalabalık. Yaklaştım... Gördüğüme inanamadım, üç ayrı noktada cantık, ayran dağıtılıyor. Sıcak cantık kokusu, mezarlıklara özgü o mistik küf kokusuna karışıyordu. Sonradan öğrendim, arkadaşımın babası sipariş vermiş. Ondan habersiz, ölen dedenin damadı da sipariş vermiş. Bir de ilçe belediyesi göndermiş. Her yer cantıkla dolu. Köy nüfusu, diyelim 200 ise köye birbirinden habersiz gelmiş 1200 cantık. Ve Allah uzaklarda bir yerde cantık yiyemediği için kederlenen bu kulu için aynı anlarda 300 kilometre uzaklıkta, üç ayrı işletmede,1200 cantık hamurunun karılması emrini vermişti bile.


Kaç tane yediğimi hatırlamıyorum bile, gözyaşları içinde şükür ederken bir köşede. Yanımıza da aldık. Ertesi gün onları da yedim.


Allah'a her isteğiniz için dua edin içtenlikle. Mutlaka yerine ulaşır. Eğer nasibinizde varsa o sizindir. Hiç kimse ve hiçbir şey engel olamaz.


15.11


Meserifi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.